SAMP-T bir kez daha Ankara’nın radarında
ANKARA-TÜHA HABER / Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın G-20 Zirvesi sonrasında “SAMP-T konusunda olumlu adımlar atacağız.” açıklaması yeni bir sürecin habercisi. Uzmanlar, Türkiye’nin Avrupa ile atacağı bu adımın farklı alanlarda önemli sonuçları beraberinde getireceği görüşünde…
Türkiye son yıllarda cumhuriyet tarihinin en hızlı dış politika süreçlerinden birini yaşıyor. Ve bu baş döndürücü trafiğin en kritik halkalarından biri, belki de en önemlisi, savunma sanayii üzerinden ortaya çıkan yeni dinamikler oluyor.
İtalya’nın ev sahipliğinde düzenlenen G-20 Zirvesi, Ankara açısından benzer bir tablo varken gerçekleşti. Hem Suriye, hem ABD ile F-35 ve yeni F-16 alım süreci, S-400’ün NATO içerisinde yarattığı etki, Yunanistan ve Fransa’nın askeri yakınlaşması gibi pek çok başlık masadaydı.
[Cumhurbaşkanı Erdoğan, G-20 Zirvesi’nde liderlerle kritik konuları görüştü. Görsel: TRT Haber]
Füze savunmasında yeni adresi Avrupa mı?
Zirvenin son gününde Cumhurbaşkanı Erdoğan kameralar karşısına geçtiğinde hemen herkes ABD Başkanı Biden ile görüşmeye ve haliyle F-35 – yeni nesil F-16 alımı konusuna dikkat kesildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konularda olumlu bir hava sezdiğini söyledikten sonra başka bir soruya verdiği yanıtla pek de beklenmeyen bir sürecin başladığını da ilan etmiş oldu.
Erdoğan çok net bir ifadeyle Türkiye, Fransa ve İtalya’nın SAMP/T Hava Savunma Füze Sistemi konusunda olumlu adımlar atacağını açıkladı.
Bu kimsenin beklemediği bir açıklamaydı çünkü Türkiye hem S-400 süreci hem de ABD’ye son dönemlerde ilettiği ‘Pahalı da olsa Patriot alabiliriz’ mesajıyla yönünü belli etmişti. Kaldı ki zaten hali hazırda yerli ve milli olarak sürdürülen füze savunma sistemi projeleri vardı.
Haliyle SAMP-T konusunun bir anda gündeme düşmesi ‘Füze savunmasında yeni adres Avrupa mı?’ sorusunu beraberinde getirdi.
Biz de hem bu sorunun izini sürmek hem de diğer merak ettiklerimize yanıt aramak üzere Savunma Analisti Hakan Kılıç’ın kapısını çaldık.
[Türkiye’nin SAMP-T füze ailesi yolculuğu uzun yıllardır masada olan ve konuşulan konulardandı.]
Türkiye SAMP-T’ye yabancı değil
Hakan Kılıç’ın yanıtlarına geçmeden önce küçük bir parantez açalım ve konuya yabancı olanlar için bazı satır başlarını hatırlatalım.
SAMP-T, İtalya ile Fransa’nın ortaklaşa kurduğu ve bir süre sonra ‘Avrupa’nın füzesi’ ismiyle anılan bir füze savunma sistemi. Sahip olduğu özelliklerle kendi alanında ‘dünyanın en iyilerinden biri’ olarak kabul ediliyor. Aslında SAMP-T füze ailesi 2008 yılında da Türkiye’de gündem olmuştu.
O dönem bazı siyasi tercihler, Çin savunma sisteminin ağırlık kazanması, ardından ABD ve diğer ülkelerin açıklamaları sonrası gelişen kimi durumlar ile hem SAMP-T hem de Çin füzeleri buzdolabına kaldırıldı desek yanlış olmaz.
Sadece İtalya ve Fransa’nın savunma envanterinde bulunan SAMP-T, bir lançerde 8 füze taşıma kapasitesine sahip. Radarı ile 360 derece izleme yapan SAMP-T, 100 kilometre mesafe ile 20 kilometre yükseklikteki balistik füzelere, 30 kilometre yükseklikteki hava soluyan uçak gibi hedeflere karşı angajman kabiliyetine erişebiliyor.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı ile ASELSAN, EUROSAM ve Roketsan arasında 5 Ocak 2018 tarihinde, “Uzun Menzilli Hava ve Füze Savunma Sistemi (LORAMIDS) Tanımlama Çalışması” sözleşmesi imzalandığını da hatırlatalım ve asıl konumuza dönelim.
“Son derece olumlu bir gelişme”
Hakan Kılıç, savunma sanayiini takip edenlerin yakından tanıdığı bir isim. SAMP-T konusunda 2008’den bu yana “Tercih etmemiz gereken sistem bu.” diyenlerden.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın SAMP-T ile ilgili “Olumlu bir süreç yürüteceğiz.” cümlesini soruyoruz Kılıç’a… Lafı hiç dolandırmadan “Son derece olumlu bir hamle.” diyerek konuya giriyor. SAMP-T’nin Türkiye için öteden beri en ideal çözüm olduğu görüşünün bir kez daha altını çiziyor.
‘Neden?’ diye araya giriyoruz… Anti balistik özelliğine dikkat çekiyor Kılıç ve “Türkiye, TF-2000 ismini verdiği hava savunma muhribi yapmayı planlayan bir ülke. Deniz Kuvvetleri’nin hali hazırda bir hava savunma muhribi yok. TCG Anadolu açık denizlere çıktığında onu koruyabilecek bir hava savunma muhribine sahip değiliz.” diyor.
İlgili gemilere bu sistemi kuracağız
Görev gücünü koruyacak bir muhrip olmadığı için haliyle diğer seçeneğin yani ilgili gemiye bir hava savunma sistemi konulmasının öne çıkacağını anlatıyor Kılıç.
Hisar ve Siper gibi yerli/milli olarak üretilen projelerin zaten bu gemiler için hazırlandığını söylüyoruz. Kılıç bize katılmakla birlikte, “Evet ama bunların anti balistik özellikleri yok.” uyarısında bulunuyor.
Dünyada da deniz konuşlu balistik hava savunma sisteminin bir ‘trend’ halini aldığını söyleyen Hakan Kılıç, “Örneğin bir savaş durumunda TF-2000 muhribinizi Boğazlarda veya Marmara’da konuşlandırıp balistik füze savunması yapabilirsiniz.” diyerek değerli bir ihtimalden bahsediyor.
[TF-2000 hava savunma muhribinin silah/sensör sistemlerinin neredeyse tamamı yerli ve milli.]
NATO sistemine entegre olabilecek
Türkiye’nin S-400 tercihi halen savunma sanayii çevrelerinde tartışılıyor… Hakan Kılıç da S-400 üzerinden SAMP-T mevzusunu ele alıyor ve “S-400 mevcut sayısı ve NATO ile Türk hava savunma ve balistik füze savunma sistemlerine entegre olmadığı için anti-balistik yönüyle ihtiyacı karşılayamayacak. Zaten bu yönü ile ‘pifpaf teknolojisine’ sahip Aster-30 daha önde. SAMP-T tüm sistemlere entegre olabilecek ve bu kapsamda Türkiye’nin anti balistik füze eksikliğini kapatabilir. Bu ne kadar alınacağı ve üretileceğine de bağlı” bilgisini paylaşıyor.
“Ama bunun da ötesinde bir anlam daha var.” diyor Kılıç ve devam ediyor:
“Hem Rusya yapımı S-400 hem de ABD üretimi Patriot için bir diğer sorunumuz da ‘teknoloji transferi’ talebimizin kabul görmemesiydi. SAMP-T ile bir niyet anlaşmamız vardı daha önce. Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarını duyunca aklıma bu niyet anlaşmamız geldi…
Eğer SAMP-T projesinde İtalya ve Fransa ile olumlu bir adımdan bahsediliyorsa bence sürecin içinde ortak üretim ya da teknoloji transferi gibi son derece değerli detayların masada olması muhtemel. Daha net bir ifadeyle Türkiye, Avrupa’dan SAMP-T için ‘direkt alım’ yoluna gitmeyebilir.”
[Hatırlanacağı üzere ABD’nin Patriot tutumu nedeniyle Ankara, Rusya’dan S-400 sistemi almıştı.]
Türkiye gibi bir müşteriyi kaybetmek istemezler
Savunma Analisti Hakan Kılıç, Türkiye ile İtalya-Fransa ortaklığının daha önce Aster 30 Blok1 NT1 versiyonu için ‘Birlikte çalışabiliriz’ dediğini hatırlattıktan sonra söz konusu modelin 1.500 kilometre menzilli balistik füzelere karşı etkili olduğunun altını çiziyor.
S-400 ile Patriot meselelerine göre SAMP-T konusunun çok daha kritik olduğunu söyleyen Kılıç, madalyonun diğer yüzünü de çeviriyor ve karşı taraf için Ankara gibi bir ‘alıcının’ ne anlama geldiğini yorumluyor:
“Fransa ve Almanya’nın çok da fazla müşterisi yok bu projede. Türkiye’nin de orta ve uzun menzilde milli hava savunma sistemleri çalıştığını biliyoruz. Yani Fransa ve İtalya tarafı ‘Ankara zaten bunu yapacak, biz bu arada satış yapalım’ diye düşünüyor olabilir.
Türkiye anti balistik füzesi öyle ya da böyle 10 yıl içinde yapacak… Fırsat varken satmak isteyeceklerdir. Bence bizim de bunu kendi içimizde bir fırsata çevirip mutlaka ilerlememiz lazım.
Son olarak Yunanistan unsuruna da bir cümleyle de olsa değinmek gerek. Ankara ile Atina özellikle savunma sanayii konularında ‘biri ne alırsa diğeri de aynısını ya da çok benzerini alan’ iki başkent. Yunanistan’ın yakın zaman önce SAMP-T projesinden bazı talepleri olduğu ve Fransa’nın satacağı kamuoyuna yansıdı. Bence bu durumun da Türkiye için bir etkisi olmuştur.”
SAMP/T nedir?
Surface-to-Air Missile Platform/Terrain (SAMP/T) kara konuşlu, orta irtifa, uzun menzilli, hava ve kısa menzilli balistik füze savunma sistemi olup; uçak, helikopter, insansız hava aracı (UAV), seyir füzesi (CM), anti radyasyon füzesi (ARM), subsonic ve supersonic hızda seyir edebilen gemi ve kara konuşlu gemisavar füzesi (AShCM) ve kısa menzilli balistik füze (SRBM) gibi geniş bir hedef zarfına sahiptir.
[TÜHA Haber Ajansı, 04 Kasım 2021]