Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır: Uzay çok stratejik bir alan
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Uzay, Türkiye’nin teknolojide tam bağımsızlık yolculuğu için öncelikli bir alan.” dedi.
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
Bakan Kacır, Türkiye’nin ikinci astronotu Tuva Cihangir Atasever’in de içinde bulunduğu “VSS Unity” yörünge altı aracını taşıyan uçağın, New Mexico’daki Spaceport tesisinden havalanmasının ardından, TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi’nde soruları yanıtladı.
Bu görevde de tıpkı Alper Gezeravcı’nınki gibi bilimsel araştırma projeleri icra edildiğini belirten Kacır, 7 farklı deney gerçekleştirildiğini ve bunların bir kısmının Gezeravcı’nın görevinde yürütülen bilimsel çalışmaların devamı niteliğinde olduğunu anlattı.
Kacır, uzay koşullarının özellikle beyindeki kan yayılımı ve omurilik sıvısı dinamiği üzerindeki etkilerinden radyasyon ölçümüne hatta insülin kalemlerinin mikro yer çekimindeki performanslarına kadar, çok farklı eksenlerde küresel bilim literatürüne katkı sunacak çalışmalar gerçekleştirildiğini söyledi.
Bu misyonların en önemli yönünün dönüşten sonra Türk gençliğiyle bu misyonun tecrübesinin paylaşılması olduğunu vurgulayan Kacır, “Alper Gezeravcı dönüşünden bu yana 4 ayda 70’e yakın etkinlikte 100 binlerce gencimiz ve çocuğumuzla bir araya geldi. Tıpkı Alper Gezeravcı gibi Tuva Cihangir Atasever de karış karış Anadolu’yu ziyaret edecek. Gençlerle, çocuklarla bu tecrübesini paylaşacak ki bütün bu çalışmalar onlar için güçlü birer ilham kaynağı olmaya devam etsin.” diye konuştu.
Kacır, uzay çalışmalarının çoğunlukla uluslararası işbirlikleriyle gerçekleştiğinin altını çizerek, şöyle devam etti:
“Daha önce Alper Gezeravcı’nın, bilimsel araştırmalarını yürüttüğü uluslararası uzay istasyonu çok sayıda ülkenin paydaşı olduğu bir altyapıydı. Şimdi o uzay istasyonunun yenilenme projeleri var. Bunlarla ilgili Türkiye’nin bir paydaşlığı söz konusu olabilir. Aynı zamanda Türkiye bölgesel ve küresel düzeyde astronot yetiştirmeye dönük altyapılar kurabilir. Bütün bunları yapabilecek imkan ve kabiliyetlerimiz var. Bütün bunları yapabilecek tecrübeyi de bu misyonlarla kazanmış oluyoruz. Nihayetinde de bu misyonlarda paydaşlık yaptığımız uluslararası kurumlarla, şirketlerle önümüzdeki dönemde atacağımız yeni adımların da hazırlıklarını sürdürüyoruz. Uzayda bugüne dek 3 bine yakın bilimsel araştırma gerçekleştirilmiş. Biz aslında bu yarışa ancak dahil olabildik ama hızlı bir giriş yaptık. Yani 20 farklı bilimsel araştırmayla bu yarışa dahil olmak aslında Türkiye’yi pek çok ülkenin önüne geçirmiş oldu. Tabii bu deneyler Türkiye’nin farklı alanlarda geliştirmekte olduğu uzay sistemlerine yönelik önemli ipuçları veriyor.”
“Türkiye uzayda A takımına girecek”
Uzayda radyasyon seviyesinin ölçülmesine yönelik imkan ve kabiliyetlerin, uydu geliştirme çalışmalarına önemli bir girdi teşkil edeceğine işaret eden Kacır, Türkiye’nin yüksek çözünürlüklü görüntüleme uydularını yapabilen az sayıda ülkeden biri olduğuna işaret etti.
Kacır, 8-14 Temmuz haftasında, ilk milli haberleşme uydusu olan TÜRKSAT 6A’nın uzaya gönderileceğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Böylelikle bunu başarabilen 11 ülkeden biri olacağız. Yani ilk 11’e girecek Türkiye, aslında uzay liginin A takımına dahil olmuş oluyor. Yer sabit yörüngede görev yapacak, 4 bin 250 kilogramlık bir haberleşme uydusundan bahsettiğimizde yaklaşık 250 milyon dolar kıymetinde bir teknolojik üründen, Türkiye’nin bugüne dek ürettiği en yüksek pahaya, en yüksek değere sahip teknolojik sistemden bahsediyoruz. Türkiye, bunları kendi imkanlarıyla teknisyenlerinin gayretleriyle kendi altyapılarıyla geliştiriyor.”
Görüntüleme uydularının stratejik önemi
Türkiye için gelecek dönemde yeni kapılar açılacağına değinen Kacır, yıllık 600 milyar dolarlık küresel uzay ekonomisi olduğunu ve bunun 10 yılda 1,5 trilyon dolara erişeceğinin öngörüldüğünü aktardı.
Kacır, küresel uzay ekonomisinden pay almak istediklerini, bunu yapabilecek iddiaya, imkana ve tecrübeye sahip olduklarını anlattı.
Bu yarışta güçlü şekilde var olmaya devam edeceklerinin altını çizen Kacır, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Yeryüzündeki çalışmalar, uydular tarafından destekleniyor. Görüntüleme uydularını yurt dışından aldığınızda bazı problemlerle karşılaşabiliyorsunuz. Çok yüksek çözünürlüklü kameralar marifetiyle, dünyanın bazı bölgelerinden sürekli görüntü alma kabiliyetiniz olmasını arzu etmeyen ülkeler olabiliyor ve onlar sizlerin bu uyduları tedarik etmenize dönem dönem mani olmaya çalışabiliyor. Türkiye artık yüksek çözünürlüklü görüntüleme uydularını, yerkürenin her bir noktasından görüntü alma imkanını sınırsızca ülkeye sağlayacak bu uyduları kendi imkanlarıyla geliştirebiliyor. Bu Türkiye’nin tam bağımsızlığı ve stratejik teknolojik kabiliyetleri için çok önemli. Haberleşme uyduları, hem sivil uygulamalar açısından çok yaygın etkisi olan teknolojik altyapılar hem de aslında askeri uygulamaları destekleyen altyapılar. Bizim herhangi bir savunma sanayi sistemimiz, gökyüzünde uçarken bulunduğu konumu biz uydular marifetiyle aslında tayin ediyoruz ya da bir akıllı mühimmatınızın yolculuğu uydular tarafından destekleniyor. Dolayısıyla bunlar aslında Türkiye’nin stratejik kabiliyetlerini yükseltmesine imkan sağlıyor.”
“TEKNOFEST’ler dünya için bir örnek”
Kacır, bu çalışmalarla Türkiye’nin sadece savunma sanayisinde değil teknolojinin tüm alanlarında bir sıçrama gerçekleştirmesine vesile olduğunu söyledi.
Türkiye’nin dünyanın pek çok ülkesi tarafından çok yakından takip edilip izlendiğini belirten Kacır, yapılan çalışmaların diğer ülkeler için de ilham olduğunu ifade etti.
Kacır, Türkiye’nin insansız hava araçlarında dünyada 1 numara olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
“Şimdi uzay çalışmalarımız da büyük dikkatle takip ediliyor. Bütün bunları Türkiye’nin kendi teknoloji geliştirme modeliyle icra etmesi dünya için bir ilham kaynağı. Ben buna Türkiye kendi garaj modelini inşa etti diyorum. Çünkü, gerçekten TEKNOFEST’ler ile Türkiye’nin dört bir yanına kurduğumuz 100’den fazla teknoparklar ile buralardaki binlerce teknoloji girişimiyle dünyada eşine rastlanmayacak düzeyde tabana yayılmış bir teknoloji geliştirme ekosistemi inşa ettik. Teknoloji geliştirme süreçlerini demokratikleştirdi, toplumun tüm kesimlerine açmış oldu. Sadece ağzında altın kaşıkla doğanların değil, bu alanda alın ve akıl teri dökmek isteyenlerin de yolunu açtığımız bir ekosistem inşa ettik ve bu dünya için bir örnek. Türkiye, bu örneği transfer etme iddiasına sahip. İstiyoruz ki teknoloji sadece birkaç ülkenin ya da şirketin tek elinde kalmasın. Bunun için elde ettiğimiz tecrübeyi ve deneyimi dostlarımızla, kardeşlerimizle ve Afrika kıtasındakilerde paylaşmaya hazırız.”