enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:10 Şubat 2025’teki seçimlerden sonra Almanya’da neler değişecek?
00:05 Hollanda’da, son günlerde adları en çok anılan başarılı Türk girişimciler -2-
00:04 Bakan Fidan, Alman mevkidaşı Baerbock ile görüştü
00:04 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye halkını hiçbir zaman kaderine terk etmedik
00:04 Prof. Dr. Murat ERCAN, “İsrail, Suriye’nin doğusundaki enerji kaynakları ve lojistik hatlarını da hedef alıyor”
00:03 Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres: “Dünya’daki Yangına Çare Yenilenebilir Enerji Devrimi”
00:03 Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Suriye halkına mektup
00:03 Önce Sen İyi Ol podcast serisinin ilk bölümü yayınlandı
00:02 Teknoloji sektörü için ekosistem ekonomisi seferberliği başladı
00:02 Suriye ve duvarın yıkıldığı an
00:02 Analiz: Suriye’de Yaşanan Rejim Değişikliği ve Türkiye…
00:02 Akçansa, sektöründe CEO Water Mandate’i imzalayan ilk Türk şirketi oldu
00:01 Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Debik’ın Mektubu Macaristan’da
00:01 Lawrence’tan Colani’ye Suriye trajedisi-1/2- İngiltere Vehhabileri tercih ediyor…
00:01 İzmit Belediyesi’nin düzenlediği, İzmit Oyuncak Müzesi’ni bugün Kapanca Sokak’ta açıyor.
00:01 Bir Asırlık Kardeşlik: Türk Macar Dostluk Antlaşması (18 Aralık 1923)
00:01 Lawrence’tan Colani’ye Suriye trajedisi -2/1- Suriye’de kumpasın hızlanması
20:28 Kocaelispor İsmet Taşdemir ile prensip anlaşmasına vardı
19:44 Nizip Ticaret Odası (NTO) Başkanı Mehmet Özyurt GAİB İhracatın Yıldızları Ödül töreni’ne katıldı
15:11 Kocaelispor’da Ertuğrul Sağlam görevinden istifa etti…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

“Siyasi Ayak” Oyunları

“Siyasi Ayak” Oyunları
20.03.2020
A+
A-

FETÖ’nün Türkiye’yi hedef alan eylemlerinin, bu örgüt liderinin 1999 yılından beri yaşadığı ABD’nin Türkiye’ye yönelik politikasından bağımsız olmadığını hatırlamak gerekir..

Türk siyasetinde yeniden garip bir şekilde başlatılan “siyasi ayak” tartışmasını dış politikadan bağımsız olarak düşünmek mümkün değildir.

Güncel tartışmanın fitilini ateşleyen de eski bir Genelkurmay Başkanı olduğuna göre, meselenin darbe boyutu da çok önemli.

FETÖ’nün 17-25 Aralık ve 15 Temmuz’daki darbe girişimlerinin Türkiye’nin bağımsız dış politika arayışlarıyla yakından ilgili olduğu açık bir gerçektir. Şimdi siyasi ayak polemiği üzerinden FETÖ’ye karşı mücadelede en ön safta yer alan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan saldırının da aynı şekilde Türkiye’nin dış politikadaki bağımsız çizgisinde ısrar etmeye devam etmesiyle çok yakından ilgisi var.

İstanbul, Ankara ve İzmir gibi Türkiye’nin en büyük şehirlerinin belediye başkanlıklarını kazandığı bir seçimden sonra muhalefetin 2023 seçimlerini demokratik kurallar çerçevesinde kazanmaya yönelmek yerine, yeniden geçmişteki hataya düşüp, hangi yolla olursa olsun Tayyip Erdoğan’ı iktidardan devirmek arayışına girmesi anlaşılır gibi değil.

Tayyip Erdoğan’a FETÖ ile yeterince mücadele etmediği iddiası üzerinden muhalefet etmek, iktidar mücadelesini yeniden zayıf olduğu alana çekmek demektir. Herkes Erdoğan’ın FETÖ ile mücadelesinin ne kadar kararlı olduğunun şahidi. Hatta bazı kesimler bu mücadelenin çok sert olduğunu ileri sürerek onu eleştiriyorlar.

17-25 Aralık darbe girişiminden sonra FETÖ ile mücadeleyi çok sert yürüttüğü gerekçesiyle Erdoğan’ı eleştiren ve bu mücadeleyi baltalamaya yönelik siyasi adımlar atan muhalefetin şimdi FETÖ’nün siyasi ayağı polemiğinde onu itham etmesi, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki “kontrollü darbe” söylemi kadar anlaşılmaz bir taktik hatası.

Muhalefetin, FETÖ’nün Türkiye’nin bağımsızlığı ve güvenliğine yönelik bir tehdit olduğunu artık kabul edip, meseleyi sulandırmadan, hükûmetin bu tehdide karşı attığı adımları ve Türkiye’nin bağımsızlığını koruma konusundaki çabasını takdir eden bir çizgiye gelmesi hem kendisi hem de Türkiye için en doğru yol olacaktır.

FETÖ’nün Türkiye’yi hedef alan eylemlerinin, bu örgüt liderinin 1999 yılından beri yaşadığı ABD’nin Türkiye’ye yönelik politikasından bağımsız olmadığını hatırlamak gerekir. 2009 yılından itibaren Türkiye’nin özellikle Orta Doğu politikasında Washington’u rahatsız edecek düzeyde bağımsız hareket etmesi, ABD’nin elindeki bütün araçlarla Türkiye’nin “kayan eksenini” yeniden yerine oturtmaya çalışmasına yol açtı.

Bu çerçevede başvurulan araçlardan biri de Fetullah Gülen örgütü oldu. Başta ordu, emniyet ve yargı olmak üzere Türkiye’deki önemli kurumlara yerleştirilen örgüt elemanları “ekseni kayan” AK Parti hükûmetini devirmek için harekete geçti.

17-25 Aralık, saldırının açıktan yürütülen ilk aşamasını oluşturdu. Bu dönemde muhalefetin, ABD merkezli bu saldırıya karşı Türkiye’nin bağımsızlığını savunmak yerine, bunu AK Parti hükûmetini devirmek için bir fırsat olarak görüp desteklemesi halk tarafından affedilmedi ve ardından 30 Mart 2014’te yapılan seçimler muhalefetin hezimetiyle sonuçlandı.

Muhalefet partilerinin Türkiye’nin güvenliğini ve bağımsızlığını hedef alan saldırılarda hükûmetin arkasında durup, doğrudan iç siyaseti ve hizmetleri ilgilendiren konulara yoğunlaşmaları başarılı olmalarının anahtarıdır.

AK Parti döneminde, dış politikanın bağımsız çizgiye çekilmesi, terör örgütleriyle mücadele ve darbelerin önlenmesi konusunda elde edilen kazanımların geriye döndürülmesine yol açacak bütün adımları halkın cezalandıracağını görememek muhalefet açısından ciddi bir basiretsizlik olacaktır.

Meşru hakkı olan iktidara gelme hedefine, halkı ikna ederek demokratik yollardan ulaşmak yerine, eskiden olduğu gibi, darbe gibi yöntemlerden medet umarak ulaşmaya tevessül etmesi ve Erdoğan’ı devirmek için bir araya gelen gayrimeşru aktörlerle birlikte hareket etmesi muhalefetin yapacağı en büyük hata olacaktır.

Son dönemde şahit olduğumuz “siyasi ayak” ve “darbe” tartışmaları muhalefetin geçmişteki hatalarından maalesef ders almadığını gösteriyor.

kemal inat ile ilgili görsel sonucu

Prof. Dr. Kemal İNAT & SETA Enerji Araştırmaları Direktörü

[TÜHA Haber Ajansı, 20 Mart 2020]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.