St. Petersburg: Tarih ve 21. yüzyılın harmanlandığı ‘kuzeyin Venedik’i
TÜHA HABER / Saint-Petersburg tarih ve 21. yüzyılın başarılı bir şekilde harmanlandığı muhteşem bir şehir. Bir ulaşım merkezi olmasının yanında şehir aynı zamanda gelecek yıldan itibaren Rusya’da uygulanmaya başlanacak elektronik vize (e-vize) sayesinde “tek tuş” yolculuk destinasyonlarından biri haline dönüşecek.
Galina Polonskaya, euronews:
Saint-Petersburg’un Pulkovo Havaalanı Rusya’nın en önemli hava ulaşım merkezlerinden biri. Aynı zamanda e-vize ile yolcuların ülkeye girebilecekleri kapılardan da bir tanesi.
Şehrin eski tarihini hissetmek için en iyi mekan ise Ulusal Tarih Müzesi. Bir zamanlar kraliyet törenlerinin düzenlendiği ihtişamlı Kış Sarayı’nda Rus kraliyet hayatının detaylarını ve çok özel sanat eserlerini görme fırsatı yakalayabilirsiniz.
Galina Polonskaya, euronews:
Müzeyi bu kadar özel kılan nedir?
Devlet Ermitaj Müzesi Müdürü Mikhail Piotrovsky:
“Dünya kültürünün eşsiz müzelerinden biri olması. Bu müze Rusça yazılmış bir ansiklopedi. Ama bu ansiklopedi aynı zamanda Rus Kraliyet Ailesi’nin tarihini de kaleme döküyor. Rusya tarihini oluşturan tüm dev sanat eserleri ve mimari şaheserler bir araya getirilerek saraylara konulduklarında müzenin o eşsiz atmosferi ortaya çıkıyor. Bu da insanları çekiyor”.
Ermitaj Müzesi, Çariçe I. Katerina’nın özel koleksiyonunu saklamak için Kış Sarayı’nın küçük bir uzantısı olarak doğmuş. Şu anda ise listesindeki yaklaşık 3 milyon sanat eseri sayesinde dünyanın en büyük müzelerinden biri. Rembrandt’ın ustalık eserlerinin de bulunduğu bu hazineyi devamlı sergilerde görmek mümkün.
Saint-Petersburg’u Müzik Odası Tiyatrosu Sanat Direktörü Fabio MastrAngello ile birlikte keşfediyoruz. 18 yıl önce şehre taşınan direktör buraya ilk görüşte aşık olanlardan. Şehri esin kaynağı olarak gören Fabio, en sevdiği yerin ise Kazan Katedrali olduğunu söylüyor.
Fabio MastrAndgelo:
“Kazan Katedrali armonisi en yüksek, orantıları mükemmel bir yer. Belki de St. Petersburg’daki en müzikal katedral”.
Fabio’nun esin kaynağı diğer bir yer de Peter ve Paul Kalesi. MastrAndgelo, her yaz düzenlenen “Hep birlikte Opera” Festivali’nin direktörlüğünü yapıyor. Ona göre bu şehre insanların gelmelerinin iki nedeni var: Kültürel zenginlik ve şehrin karakteri.
Fabio ile birlikte “Stackenschneider” restoranına gidiyoruz. Buradaki tüm lezzetli yemeklerde tarihin tadını almak mümkün. Dünyaca ünlü “Suç ve Ceza”nın yazarı Fyodor Dostoyevski’nin bu restoranın müdavimlerinden olduğu biliniyor.
Fabio MastrAndgelo:
“St. Petersburg’u gezip de bir daha bu şehre geri dönmeyeni ile şu ana kadar karşılaşmadım. Hepsi tekrar geliyor”.
Burada şehrin ünlü tarihi lezzetlerini tatmak mümkün.
Galina Polonskaya, eruonews:
Saint Petersburg saraylarında kutlamalar ve bayram resepsiyonlarında servis edilen bir kraliyet yemeği olan mantarlı ve yaban mersini soslu kaz köftesini denemek üzereyim… Nefis.
Şehrin içinden geçen çok sayıdaki kanal ve nehir sayesinde Saint-Petersburg’a Rusya’nın kuzeydeki Venedik’i deniliyor. Restoran sahibi Mirco Zanini şehrin en sevdiği yerlerinden birini gösteriyor.
Mirco Zanini:
“Bu sokak tarihi binalarla dolu. Aziz Nicolas Kilisesi donanma ile bağlantılı. Krukov kanalına bakın ne kadar da romantik”.
Şehrin kalbinin attığı modern mekanlar da bulunuyor. Onlardan biri olan Sevkabel, yaratıcı bir alana dönüştürülmüş eski bir fabrika.
Şehrin turistler için en önemli özelliği, tarih, modern hayat, çağdaş sanat gibi her şeyin bir karışımı olan bu özel atmosferi. Bu modern mekanlarda yaratıcı olan ise şehrin her mevsiminde yeni ve beklenmedik bir şeyleri sunması”.
Yeni Hollanda Adası ise şehrin en yeni turistik destinasyonlarından biri. Asırlardır donanmanın kullandığı bu ada halka kapalıydı. Şimdi ise bu tarihi bölge kamusal alana dönüştürüldü. Ve Saint-Petersbourg’da ziyaret ettiğimiz her yerde olduğu gibi, şehrin sürprizlerle dolu eşsiz atmosferini burada da hissedebiliyoruz.
[TÜHA Haber Ajansı, 08 Aralık 2020]