Su Güvenliğinde Doğal Çevrenin Önemi Çok Büyük

Su güvenliğinde doğal çevrenin önemi çok büyüktür. Doğal çevre, suyun kalitesini ve miktarını doğrudan etkileyen bir sistemler bütünüdür.
-Dursun YILDIZ-
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
Dursun YILDIZ, Politikaları Derneği Başkanı
Doğal çevrenin su güvenliği açısından önemi su kaynaklarının ve su kalitesinin korunması ,iklimin düzenlenmesi, biyoçeşitlilik ve ekosistem dengesinin sürdürülmesi ve afet risklerinin azaltılması gibi ana başlıklarda ele alınabilir.
Doğal çevre öncelikle su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilirliği konusunda çok önemli bir işlev görür. Bu kapsamda doğal çevremizdeki ormanlar, sulak alanlar ve doğal bitki örtüsü, yer altı ve yer üstü su kaynaklarını korur. Bu alanlar yağış suyunun toprağa süzülmesini sağlar. Ayrıca yer altı su seviyesinin korunmasına katkıda bulunur ve su havzalarını besler. Böylece kuraklık riskini azaltır.
Doğal çevrenin, su kalitesinin korunması konusunda da önemli bir işlevi vardır. Doğal çevre, suyun kirlenmesini engelleyen bir filtre görevi görür. Bunun yanısıra ormanlar ve bitki örtüsü erozyonu engeller, böylece toprak suya karışmaz. Sulak alanlar, tarım ilaçları ve ağır metaller gibi kirleticileri doğal yollarla filtreleyebilir.
Doğal ekosistemler, su döngüsünün sağlıklı işlemesini destekler, buharlaşma ve yağış dengesini sağlar, mikroklima oluşturarak, yağmur rejimini etkilerler. Doğal çevre içindeki sucul ekosistemler kuraklık ve sel gibi aşırı iklim olaylarının etkisini azaltırlar. Sağlıklı bir doğal çevre, su ekosistemlerini destekler ve milyonlarca canlıya ev sahipliği yapmasına sağlar. Bu canlılar ekosistemin devamlılığı ve suyun kendini yenilemesi açısından önemlidir.
Doğal çevre insanlığın yıkıcı etkisinden uzak kalabildiği sürece , su taşkınları ve seller gibi felaketlerin etkisini azaltma konusunda da önemli bir işlev görürler . Ayrıca doğal çevrenin en önemli unsurlarından olan ormanlar suyu emerek, yüzey akışını yavaşlatır. Bunun yanısıra sulak alanlar taşkın sularını tutarak insanlığın su havzalarını işgal ederek düzensiz bir şekilde oluşturdukları yerleşim yerlerini korur.
Özet olarak doğal çevre olmadan sürdürülebilir bir su güvenliği sağlamak mümkün değildir. Bu nedenle ormansızlaşma, betonlaşma ve doğal alanların tahribatı, uzun vadede hem suyun miktarını hem de kalitesini tehlikeye atar. Doğal çevre güvenliği ve su güvenliği arasında birbirini besleyen çok sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Bu durum su güvenliği ve çevre güvenliği sağlama politikalarının nehir havzası ölçeğinde bütünleşik bir anlayışla uygulanmasını zorunlu kılmaktadır .
***
Yazar hakkında
Dursun YILDIZ, Su Politikaları Derneği Kurucu Üyesi ve Başkanı, Su Politikaları Uzmanı, Akademisyen, İnşaat Mühendisi.
1958 yılında Samsun’da doğdu. İTÜ İnşaat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Devlet Su İşleri’nde çalışmaya başladı, kurumun çeşitli daire başkanlıklarında yöneticilik yaptı. Bu süre içinde Hollanda’da Uluslararası Hidrolik Enstitüsü’nde 1 yıl lisans sonrası, ABD’de ise 3 aylık uygulama eğitimleri aldı. Daha sonra Hacettepe Üniversitesi Hidropolitik ve Stratejik Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde Su Politikaları alanında Yüksek Lisans çalışmasını tamamladı. Bu arada Ankara Üniversitesi ATAUM’da AB Uzmanlığı ve Uluslararası İlişkiler Uzmanlık diploma eğitimlerini de tamamladı. Yıldız DSİ’de çalıştığı süre boyunca üniversitelerde de ders verdi.
Su ve Toprak Yönetimi, Su Güvenliği, Su Sorunları, Orta Asya Suları, Orta Doğu Suları, Su Savaşları gibi konularda 15 adet kitabı ve çok sayıda rapor ve uluslararası dergilerde yayınlanmış makalesi var. TEMA Bilim Kurulu üyesi olan Yıldız, Uluslararası Su Yönetimi ve Diplomasisi dergisinin editörlüğünü yapıyor ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün Uluslararası Su Kaynakları Bölümü’nde Su Politikaları dersi veriyor.