TÜBİTAK Marmara Araştırma Gemisi 7 yıldır denizleri arşınlıyor
TÜHA HABER / İnsan eliyle gittikçe daha da kirletilen denizlerin son halini, canlı yaşamını tehdit eden gerçekleri raporlarıyla ortaya koyuyorlar. Tüm bunları, Türk mühendislerin eseri olan TÜBİTAK Marmara Araştırma Gemisi ve personeli yapıyor.
Tamamı Türk mühendislerin eseri olan TÜBİTAK Marmara Araştırma Gemisi, deniz araştırmaları için geliştirildi. Gemi, Türkiye’nin denizlerini arşınlıyor.
2013’te denize indirilen gemi, yılın büyük bölümünü seferde geçiriyor. Sahip olduğu donanım sayesinde, Türkiye’nin tüm kıyılarında ve boğazlarda araştırma yapıyor. Denizdeki kimyasal ve ekolojik durumlar başta olmak üzere birçok çarpıcı araştırmaya imza atıyor.
Kıyıların ne kadar yüzülebilir olduğunu ortaya koyuyorlar
Gemide görevli uzman araştırmacı İbrahim Tan, yabancı bandıralı bir geminin atığını bıraktığını söyleyerek, “Biz atığı tespit ettik, bulduk ama hangi gemiden doğru olarak tespit etmek için uydu verilerinden yararlanarak, onu tespit ederek ceza kesilmesini sağladık” dedi.
İbrahim Tan, yaptıkları araştırmaları ise şöyle anlattı:
“Endüstriyel atık sular, kentsel atık sular gibi baskılar var. Bu baskıları biz ortaya koymak, baskı derecesi su kalitesine ne kadar etki ediyor tespit ediyoruz. Ayrıca kıyılarımızın ne kadar yüzülebilir olduğunu ortaya koyuyoruz. Bu kirliliğin canlılara etkisi ne derecede olmuş? Bunların hepsi bir bütün olarak değerlendirildiğinde ekosistemi oluşturuyor ve bu ekosistemin ne kadar sağlıklı olduğunu ortaya koyuyoruz.”
Besin açısından ne kadar zengin olduğu belirleniyor
TÜBİTAK Marmara Araştırma Gemisi, orta büyüklükte bir oşinografik araştırma gemisi. Kirliliğe dair ilk veriler bizzat gemide analiz ediliyor.
CTD isimli cihazın üzerinde toplam 12 şişe var. Normalde 3 bin metre derine kadar inebiliyor. Her bir şişe farklı derinliklerden su numunesi alıyor ve güverteye çıkıyor. Numunelerin analizi de gemideki laboratuvarda yapılıyor.
Uzman araştırmacı Tan, cihazın belli dip derinliğe kadar indirildiğini ve örnekler aldığını anlattı.
“Yukarı çıkan suda besin tuzu analizi yapıyoruz. Azot, fosfor, amonyak, nitrit, nitrat gibi tuzlar. Bunlar o denizin hem besin açısından ne kadar zengin olduğunu hem de kirlilik olup olmadığını ortaya koymamıza yardımcı oluyor.”
“Marmara Denizi büyük baskı altında”
Geminin son yıllarda elde ettiği veriler; İstanbul, Kocaeli ve Bursa gibi büyük şehirlerle çevrili olan Marmara Denizi’nin büyük baskı altında olduğunu ortaya koyuyor. İbrahim Tan konuyla ilgili şu bilgileri verdi:
“Kıyılarımızı bilinçsiz olarak tahrip ediyoruz bazı yerlerde. Hesaplamadan yapılan dolgular, hesaplamadan yapılan barınaklar gibi yapılar hem orada su sirkülasyonunu bozuyor hem de yapmış olduğumuz derin deniz deşarjlar, bir kısma tabi özellikle arıtma yapmadan, sadece fiziksel arıtmayla deşarj yaptığımız zaman ciddi doğayı tahrip ediyor.”
“Denize at deniz götürür” düşüncesinden sıyrılmalıyız
Sadece denizin derinlikleri değil, yüzeye yansıyan insan kaynaklı atıklar da irdeleniyor. Araştırmacı Hakan Atabay, yüzeyde bulunan mikroplastiklerin örneklendiğini söyledi.
“Büyük boyuttaki plastikler parçalanarak daha küçük, gözle görülemeyecek boyutta mikroplastiklere dönüşüyor. Onları da balıklar yutabiliyor. Yine balıklardan, canlılardan insana kadar taşınabilir bir şeyler. Özellikle körfez bölgelerinde derin deniz deşarjı yapılan alanlarda, nehir girdilerinin olduğu bölgelerde bu plastiklere çok fazla rastlıyoruz.”
Geminin kıyıya yanaşamadığı durumlarda da ekipler botlarla geliyorlar ve numunelerini kıyıdan alıyorlar. Buradan alınan numuneler de bu bölgelerde güvenli olarak denize girilip girilmeyeceğini belirleyen araştırmalar için veri oluyor.
“Denize at deniz götürür” düşüncesinden sıyrılmamız gerektiğini söyleyen İbrahim Tan, “Denize attığımız denizde kalıyor ve bunun etkilerini biz belki göremeyeceğiz ama bizim çocuklarımız görecek” dedi.
TRT Haber: Tayfun Öçal
[TÜHA Haber Ajansı, 06 Aralık 2020]