Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan Devlet Başkanları 1. Zirvesi ve Türk Dünyasına Etkisi
Türkiye-Azerbaycan müttefikliği rol model olarak görülmüştür. Bu durumun yarattığı heyecan 2009 Nahçivan Anlaşması ile kurulan Türk Konseyi’nin 2021 İstanbul zirvesinde Türk Devletleri Teşkilatına dönüşmesine vesile olmuş ve bu kongrede Türk Devletleri Teşkilatının stratejik rehberi niteliğindeki Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi kabul edilmiştir.
Prof. Dr. Mehmet YÜCE
Türk dünyasına karşı Ermenistan üzerinden yürütülen vekalet savaşının Türkiye ile Azerbaycan arasındaki işbirliği sonucu akamette uğratılarak 44 günlük vatan muharebesi sonucu gelen zafer, genel anlamda küresel güçlerde ve Batı dünyasında özel anlamda ise Türk Dünyasında yeni paradigmaların oluşmasına yol açtı. İkinci Karabağ Savaşı sürecinde her türlü meydan okumalara ve tehditlere rağmen Türkiye ile Azerbaycan arasında açık bir şekilde gerçekleşen çok yönlü yoğun işbirliği ve bu işbirliğinin dünya harp tarihine geçecek bir başarı ile sonuçlanması ve bunun akabinde Şuşa Beyannamesi ile iki kardeş ülke arasında stratejik müttefiklik ilişkisinin kurulması, Türk Dünyasında yeni bir diriliş hareketine neden olmuş, bu ülkelerin Sovyet mirası olarak devraldıkları sorunların çözümünde Türkiye-Azerbaycan müttefikliği rol model olarak görülmüştür. Bu durumun yarattığı heyecan 2009 Nahçivan Anlaşması ile kurulan Türk Konseyi‘nin 2021 İstanbul zirvesinde Türk Devletleri Teşkilatına dönüşmesine vesile olmuş ve bu kongrede Türk Devletleri Teşkilatının stratejik rehberi niteliğindeki Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi kabul edilmiştir. Böylece 1992 yılında Ankara’da başlayan Türk Cumhuriyetleri Devlet Başkanları Zirvesi, 2009 Nahçıvan Zirvesi ile Türk Konseyine ve nihayet 2021 İstanbul Zirvesiyle Türk Devleti Teşkilatına dönüşerek Avrasya’nın kalbinde yükselen yeni bir stratejik güç olarak dikkatleri üzerine çekmiştir.
Türk Devletleri Teşkilatının önemli üç üyesi olan Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan arasında (üç ülke TDT içinde nüfusun %60, GSMH’ın %67’i, Dış Ticaret Hacminin %56’ına sahiptirler) 13-14 Aralık tarihlerinde gerçekleşen “Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan Devlet Başkanları 1. Zirvesi”nde imzalanan protokoller ve alınan kararları münferit olarak değerlendirmek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Bu zirve yalnız başına da çok önemli olmakla birlikte bu zirvenin asıl önemi Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi, Semerkant Bildirisi ve 2022-2026 TDT Stratejisi’nin uygulamaya geçirilmesine ilişkin somut örnek teşkil etmiş olmasıdır. Bu zirvede Asya’yı Avrupa’ya bağlayan Hazar Geçişli Uluslararası Doğu-Batı Orta Koridorunun batı ucundaki üç ülke arasındaki yapılacak işbirliği ile atılacak somut adımlar söz konusu belgelerde planlanan hedeflerin realize edilmesinin önünü açacaktır.
Bilindiği üzere Semerkant Bildirisinde Hazar Geçişli Uluslararası Doğu-Batı-Orta Koridorunun potansiyelinden istifade edilerek bölgesel bağlantıyı güçlendirmek, ticari ilişkileri geliştirmek, bölgesel ve uluslararası konularda mevcut işbirliğini güçlendirmek hususu vurgulanmış ve bu konuda 27 Haziran 2022’de Bakü’de düzenlenen Azerbaycan-Kazakistan-Türkiye Dışişleri ve Ulaştırma Bakanları Birinci Üçlü Toplantısında ve 2 Ağustos 2022’de Taşkent’te düzenlenen Azerbaycan-Türkiye-Özbekistan Dışişleri, Ticaret/Ekonomi ve Ulaştırma Bakanları Toplantısında sağlanan başarıları memnuniyetle karşılandığı ifade edilmiştir. Semerkant Zirvesinde sonra 25 Kasım’da Kazakistan, Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan’ın dışişleri ve ulaştırma bakanlarının Hazar Denizi kıyısında yer alan Kazakistan’ın Aktau kentinde bir araya gelerek Orta Koridor’un altyapısını güçlendirmek amacıyla somut işbirliği unsurları içeren 2022-2027 Yol Haritası’nı hazırlamış ve Trans Hazar Uluslararası Ulaşım Koridoru’nun potansiyelini artırmak için atılacak adımlar konusunda anlaşma imzalamışlardır.
Semerkant Bildirisinde karşılıklı ticareti ve yatırımı kolaylaştırmak için gerekli adımları atarak üye ülkeler arasında elverişli koşullar yaratılması ve ilgili makamları, üye ülkeler arasında ticari tamamlayıcılığı arttırmayı ve tarife ve tarife dışı engelleri ortadan kaldırmayı amaçlayan yeni girişimler hazırlamaya teşvik edilmesi; diğer önlemlerin yanı sıra, ticaret ve gümrük prosedürlerinin basitleştirilmesi ve uyumlaştırılması yoluyla, üye ülkeler arasındaki ticaret rakamlarını arttırmak ve ayrıca ticaret maliyetlerini azaltmak ve malların TDT üye ülkelerinin sınırlarından geçişini hızlandırmak için “TDT Ticaretin Kolaylaştırılması Stratejisi”nin kabul edilmesi hususlarına vurgu yapılmıştır.
Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan Devlet Başkanları 1. Zirvesinde Avaza Kongre Merkezi’nde gerçekleşen törende, ticaret, bilim, eğitim, kültür, gümrük, enerji ve ulaştırma alanlarındaki anlaşmalar imzalanmıştır. Bu süreçte gerek devlet başkanlarının beyanları gerekse imzalanan protokoller dikkate alındığında yukarıda zikredilen TDT belgelerinde dile getirilen söz konusu hususların üç ülke tarafından müzalere edildiği görülmektedir. Diğer taraftan devlet başkanlarının beyanlarındaki vurgu üç ülkenin aynı tarih, medeniyet, etnisite ve dine sahip olduğu ve dolayısıyla aralarında kardeşlik ilişkisinin bulunduğu, kardeşlik bağlarıyla güçlenen ilişkinin, sahip olunan stratejik avantajlar temelinde yapılacak işbirliği ve kurulacak müttefiklik ilişkisi ile daha da güçleneceği şeklinde olmuştur. Bu bütünlük içinde Avaza Liderler Zirvesi değerlendirildiğinde TDT’nin büyüme ve derinleşme modelini ortaya koymaktadır. TDT, Avrupa Birliği’nden faklı olarak Birlik bünyesinde ulusüstü makamlarca alınan kararların üye devletlere baskı yoluyla dayatma modelinin aksine üye devletler arasında ikili, üçlü ya da çoklu düzeyde kurulacak mekanizmalarla geliştirilen işbirliğinin zamanla diğer üye ülkelerine de yayılarak Teşkilat politikası haline gelmesi yöntemi izlemektedir. TDT’nin kendine mahsus bu yöntemi benimsemiş olması Teşkilat üyesi ülkelerinin egemenliğine saygı anlamına geldiği gibi ülkeler arasında eşitlik ilişkisinin bozulması ya da alınan kararların bazı üye ülkelerin nezdinde hoşnutsuzluk yaratılmasının önüne geçilmiş olmaktadır.
Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan Devlet Başkanları 1. Zirvesinin özelinde dikkat çekici bazı hususlardan da özetle bahsetmekte fayda vardır. Her şeyden önce bu zirvenin özel hassasiyetleri bulunan ve bu nedenle TDT üye olmak konusunda bazı çekinceleri sahip gözlemci üye Türkmenistan’da yapılmış olması bu ülkeyi TDT’ye tam üye olması konusunda cesaretlendirecektir. Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında oluşan yeni dönemde önemi daha da artan Hazar Geçişli Orta Koridora işlerlik kazandırılması yönünde atılacak adımlara ilişkin eylem planının hazırlanması, bölgede oluşturulacak lojistik merkezinin önünü açarak bölgede yeni bir jeopolitik-jeostratejik bir konum oluşturacaktır. Ayrıca gaz rezervleri bakımından dünyada dördüncü sırada yer alan ancak sahip olduğu doğalgazı sadece Rusya ve Çin’e pazarlayabilen Türkmenistan gazının TANAP boru hatları vasıtasıyla Azerbaycan-Türkiye üzerinden Batı pazarına ulaştırılması enerji arz güvenliği yanında enerji fiyat istikrarı açısından da büyük önem taşımaktadır. Bu oluşuma Özbekistan ve Kazakistan’ın katılımı sağlanması halinde ise enerji haritası değişecek ve bölgede yeni bir jeostratejik yapı oluşacaktır. Diğer taraftan enerji çeşitliliğin sağlanması üzere doğalgaz sevkiyatı yanında ilk kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeme getirdiği Türkmenistan ve Azerbaycan’dan Türkiye’ye elektrik nakli yapılması teklifi de oldukça önemlidir. Ekonomik işbirliği yanında yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeme getirdiği “Gençlere Azerbaycan ve Türkmenistan’da Tatil ve Eğitim İçin İş Birliği”nin gerçekleştirilmesi sosyo-kültürel açıdan devrim niteliğinde bir adım olup, bunun realize olması halinde Türk Dünyasının geleceğini şekillendirecek bir proje niteliğindedir. Bu proje “Büyük Öğrenci Projesi”nde sonra Türk Dünyasından eğitim alanında ikinci büyük proje olacaktır. Sonuç olarak bu zirve 21. yüzyılın bir Türk asrı olması için atılmış stratejik bir adımdır.
[TÜHA Haber Ajansı, 19 Aralık 2022]