Türkiye ile Yunanistan: Erdoğan’ı Almanya mı ikna etti?
* Savaşın sürekliliğinden dönen Türkiye ile Yunanistan müzakere masasına oturuyor.
* Peki Erdoğan’ı, “benim için yok” diyen Mitsotakis ile görüşmek için kim ikna etti? Uygulanacak eylem planı neler içeriyor? İşte yanıtlar: (II)
TÜHA / TÜRKUAZ Europe İnternational News Agency
Erdoğan’ı Almanya mı ikna etti?
“Almanya’nın Türkiye ile arasındaki arabuluculuğu yeni değil” diyen Meinardus, 2020 yılında Doğu Akdeniz’de tırmanan gerilimin iki ülkede askeri bir ihtilafın Yunanistan’a ulaştığını anımsattı, “Dönemin Şansölyesi Angela Merkel’in güçlü siyasi müdahalesi sonucunda durum sakinleşti” dedi.
Olaf Scholz döneminde de Doğu Akdeniz ve Ege’de gerilimin tırmanmasını önlemenin, Ankara ve Atina arasında kalıcı bir yumuşama sağlamanın, Alman dış politikasının hedeflerinden biri olmaya devam edeceğini vurgulayan Ronald Meinardus, Berlin’in sonunda geçen Aralık ayında Brüksel’de bir geldiğini, bu sayede diyaloğun yeniden başlatıldığını söyledi.
[Scholz hükümeti, Türkiye ile Yunanistan arasında gizli görüşmeler yürüterek kolaylaştırıcı rol oynuyor.Fotoğraf: Michael Kappeler/dpa/resim ittifakı]
Alman uzman, “Berlin, Erdoğan’ın ‘Benim için artık Mitsotakis yok’ politikasını geride bırakmasına ve komşuların yeniden kullanıma başlatılmasına önemli bir katkı bulundurduğu bilgisini paylaştı.
Uluslararası Adalet Divanı seçeneği masada mı?
Her iki taraflı ulusal politikalara müdahale edilmesine karşı bunlar Almanya’nın müzakerelerinin içeriğine, çıkışın nasıl çözümlenmesinin hiçbir şekilde müdahil olmaya özen gösterdiğine vurgu yapan Meinardus, “Berlin’in her iki taraflı da müzakerelerin içeriğine oturması ve ortaklaşa dostane çözüm aramasıdır” aktarıldı.
Ronald Meinardus, bu nedenle, Türk-Yunan sorunlarının çözümü hakkında görüş vermekten imtina ettiğini, bununla birlikte Berlin’de tahkim yoluyla, örneğin Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’na giderek sağlanacak bir çözümün iyi bir gelişmenin konuşulduğunu kaydetti.
[Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı.Fotoğraf: Peter Dejong/AP Fotoğraf/resim ittifakı]
Alman uzman, “Ancak böyle bir prosedürün gerçekleşebilmesi için uzun hazırlık çalışmaları ve Ankara ile Atina arasında zorlu müzakereler yapılması gerekmekte. Ve bu konunun 5 Eylül’de yapılacak dışişleri bakanları toplantısında önemli bir temel olması muhtemel” dedi.
Almanya neden normalleşmeye büyük önem veriyor?
Ronald Meinardus’a göre bu sorunun çözümü çok net. Avrupa’nın lider ekonomik gücü Almanya’nın geleneksel olarak parti toplantılarında önem atfettiğini vurgulayan Alman uzman, göç sorunuda mevcut olduğu gibi, Avrupa’nın dış sınırlarıdaki istikrarsızlığın tüm kıtayı olumsuzluklara işaret etti. Güneydoğu Avrupa ve Doğu Akdeniz’in Almanya için önem taşıdığının ölçüsünü çizen Meinardus, “Ukrayna’daki savaşla bu bölgenin önemi daha da arttı. Yunanistan ve Türkiye bu savaşta cephe devletleri olarak devam ediyor. İşbirliği yapmaları, NATO faaliyetlerine aktif çalışmaları, Batı’yı güçlendiriyor Bu nedenle de Berlin geriliminin kalıcı olarak azalmasına önem veriyor” diye konuştu.
İki ülkenin görüş ayrılıklarını aşmaya yönelmeleri, üst düzey siyasi diyaloğun ilerlemesi, iyimserliğin arttırılması da, hızların temel görüş ayrılıklarını aşmayı başarıp başaramayacaklarını önümüzdeki süreçte.
“Önemli bir ilerlemenin sürdürülmesi fazla iyimser olur”
Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Altuğ Günal, ülkelerdeki seçimleri kazanan Erdoğan ile Mitsotakis’in arkalarındaki güçlü halk desteği ile çözümü ya da en az sayıda kişinin tekrar normalleşmesi yönünde umut veren adımları attıklarını söylemekle birlikte, “Temel sorunlar üzerinde önemli bir ilerleme beklemek fazla iyimser olur” dedi.
Günal, 5 Eylül’de Fidan ve Gerapetritis’in yapacakları kritik görüşmelerde yakınlaşmayı sağlayacak adımlar ve üst düzey toplantıların gündemlerini belirleyeceklerine işaret ederken, “İki bakan arasında iyi bir ilişkinin kişisel olarak geçtiği ve bu sayede bazı meselelerin güçlendirilmiş olarak iyileştirildiğiden çözüldüğü Gerapetritis tarafından yakın zamanda ifade Hakan Fidan, siyaset bilimi üzerine ABD’de lisans okuyan ve uluslararası ilişkiler üzerine yüksek lisans ve doktorası olan, akademisyenler de eğitim görmüş bir isim. Yunanistan’ın yeni Dışişleri Bakanı Gerapetritis de benzer şekilde, Oxford’dan doktorası olan, LSE ve Harvard Üniversitelerde görev yapan bir hukukçu akademisyen, AB hukukunu çok iyi biliyor. Dolayısıyla burada iyi bir şekilde eşleşmiş gibi görünüyor” diye konuştu.
[Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Altuğ Günal.Fotoğraf: Özel]
Gerapetritis’in bakanı olmadan önceki konuşmalarının tonunun daha sert ve geleneksel Yunan tezlerini temizleyen nitelikte olduğunu, bakanın sonraki konuşmalarının ise daha yumuşak olduğunu söyleyen Günal, “Ancak iki tarafında da, olumlu ve barışçıl söylemlerin kendi bilinen tezlerini koruduğunu ve aslında yeni dönemlerde de onları takip edeceklerini belli ettikleri açıkça görülebiliyor” kaydetti.
“İki yanlısı milliyetçi kesim güçlü”
Günal, normalleşme sürecinde ticaret, ekonomi, sivil koruma, turizm gibi ortak çıkarların olduğu olumlu gelişmelerin yaşanabileceği ve bu alanlarda ilerlemenin de zaten olması durumunu ifade etti, temel konuların çözümü konusunda neden ihtiyatlı olduğunu şu sözlerle açıkladı:
“Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunları iki taraf için de değerlendirebilecek milli davaya dönüşebilmekte ve toplumsal bir bölümün çözüm olarak diğer kesim vatana ihanet olarak edilebilmektedir. riskleri ortadan kaldırmak.”
“Yakınlaşmayı engelleme çabalarına dikkat edilmelidir”
İsveç’in NATO’nun başlamasının engeli kaldırmasının ardından Türkiye’nin ABD ve AB ile ilişkilerinin normalleşme yolunda girmesi halinde Türk-Yunan ilişkilerinin gelişimini daha açık gelişimini anlatan Altuğ Günal, bunları şöyle tamamladı:
“Yunanistan’ı dev bir askeri üs haline getiren ABD ile gelişmesi mutlaka Yunanistan ile Türkiye arasında yakınlaşmaya katkı sağlar. AB’nin kabul edilmesi konusunda bir Türkiye, veto hakkına sahip üye Yunanistan ile devamında daha fazla uzlaşmaya açık hale gelmesi, Yunanistan da Türkiye’nin AB’sinden kopup daha sert politikalar izlememesi için uzlaşmaya daha açık olabilir. Nitekim Mitsotakis, Türkiye ile büyümek en zor dönemde bile Batı’yla karşıt bir Türkiye’nin, Yunanistan’ın indirme çıkarlarına uygun olmadığını bir çok kez kabul etti. Bununla birlikte Türk-Yunan uzatma sayesinde ,ABD’nin bile sonunda Yunanistan’ın en büyük silah tedarikçisi haline gelen ve özellikle sattığı Rafale savaş uçakları ve FDI sınıfı FDI sınıfı fırkateynler sayesinde kâr rekorları kıran Fransa’nın bu yakınlaşmayı engelleme çabalarına yönelik de dikkatli olmak gerekir.”
Gazeteci* Değer AKEL, DW