Türkiye’de Yasaklar Yeniden Gündeme Gelecek mi?

TÜHA HABER / Türkiye’de Corona salgınında yeni vaka sayısının iyileşen hasta sayısından daha yüksek olması üzerine sokakta maske takılması zorunlu il sayısı 41’e yükseltildi. Vatandaşlarsa ”hem normalleşme devam etmeli hem de hastalık kontrol altına alınmalı” çelişkisini yaşıyor.
Ankaralılar yeniden yasaklar getirilmesi konusunda ne düşünüyor?
VOA Türkçe’nin olası yasaklar konusunda mikrofon uzattığı Ankara’daki vatandaşlar ise oldukça çelişkili duygular içinde. Bir yandan iş yerleri, sosyal mekanlar açık kalmalı görüşü savunulurken, bir yandan da hastalıkta artış nedeniyle endişe duyuluyor. Bazıları, Corona virüsü ile mücadele için gerekirse yeniden sokağa çıkma yasakları uygulanmalı görüşünü dile getiriyor.
Emekli bir vatandaş, “Normalleşme çok hızlı bir şekilde oldu. Yavaş yavaş normalleşmek gerekirdi. Vaka sayısı 800’lerdeydi, şimdi 1500’lerin üzerinde. Herkes özellikle gençler sokağa fırladı. Ulus’ta şimdi vatandaşlar birbirine girmiş durumda. Maske takacaksın mesafe olacak, mesafe şart. Otobüste metroda iç içeyiz bulaşmaz diye bir şey yok yani. Ben 75 gün evdeydim bir 15 gün daha evde kalırım yeter ki sıfıra düşsün vaka sayısı” diye konuştu.
Adını paylaşmayı uygun görmeyen bir vatandaş ise kendisini de maske konusunda eleştirerek, “İnsanların yarısı maske takıyor yarısı takmıyor ben bile bazen maskemi aşağı indiriyorum. Vaka sayısı normalleşmeyle birlikte arttı. İşi olan da olmayan da sokağa çıkıyor. Mesafe yok sayılıyor, artması normal. Her yeri açtılar şu anda oteller açık, dükkanlar açıldı. Kapatmak lazımsa normalleşmenin anlamı da kalmıyor o zaman” görüşünü dillendirdi.
Taksi sürücüsü Mahir Kelleci, “İnsanlar kurallara uymuyor, baksana kalabalığa, hiç işi olmayanların dışarı çıkmasından dolayı. Kimse sokağa çıkmasa hastalığı aza indiririz, daha çabuk bitiririz hastalığı” ifadesini kullandı.
Akraba ziyaretleri, cenazeler, asker uğurlamaları eleştiriliyor
Serbest meslek sahibi Murtaza Dursun, maske konusunda Sağlık Bakanı’nın çağrılarına uyulmadığını belirterek, “Beyefendinin biri maskeyi şöyle indiriyor, böyle olmaz ki. Maske neyse odur, ben bir buçuk aydır torunumu görmemişim, gitmiyorum yanına bayramda vs. O yasaklarda millet ne güzel uydu ama sonra herkes sokakta zannettiler ki hastalık geçmiş. Hastalık kendinde, kendi elinde, kişisel temizliğine dikkat edeceksin. Bir cenazeye, bir asker uğurlamasına gidiyorsun bir anda kapıyorsun bilmiyorsun karşındakinin hasta olup olmadığını. Adam maske kullanmıyor hayatını tehlikeye atıyor” dedi. Dursun, dolmuşlarda kişi sayısı sınırlamasına uyulmadığını da sözlerine ekledi.
İnşaat işçisi Adil Varlı da akraba ziyaretleri gibi sosyalleşmeleri eleştirerek, “Normalleşme süreci Eylül, Ekim’e kadar sürer, ben bu durumdan korkuyorum. Örnek vereyim, bizim köyde bir kişi cenazeye gitti, 30-40 kişiye virüs bulaştırdı. Bir kişi 30-40 kişiye bulaştırıyorsa ben gerisini düşünemiyorum. Birinin cenazesi oluyor oraya gidiliyor, bunun bir de yemeği oluyor, oraya da gidiyorlar. Vaka sayısı yükseliyor. Ben inşaat sektöründe çalışıyorum, günlük yevmiye alıyorum. Bu hastalık bitecekse sokağa çıkma yasağından yanayım. Çıksın ki insanlar birbirlerinden teması kessinler” dedi.
Kimisi hafta sonlarındaki kısmi sokağa çıkma yasağı uygulamasını savunurken, kimisi de 65 yaş üstüne uzun süreli yasak uygulanmasına halen tepkili.
Kahveci Sebahattin Aktaş, “Şimdi yine hafta sonları yasağının gelmesini istiyorum. Toplumda mesafe diye bir şey kalmamış. Virüs bende varsa karşımdakine de geçecek. Mesafe kuralı yok, Sağlık Bakanımız sürekli söylüyor; mesafe, mesafe, mesafe. Yok, buyurun kalabalığa bakınız” diye konuştu.
Serbest meslek sahibi Selçuk Aras ise, “Bir söz var ya ‘Tedbirsizce tevekkül cehalet alametidir’ diye, sen önlemlerini al, gerisini Allah’a bırak. Maskeni tak, tedbirini al, gerisini Allah’a bırak, yapabileceğin bir şey yok zaten. Vatandaşı çok bunaltmamak lazım, örneğin 65 yaş üzerini 15 gün yasakla, bu işin içinden çıkamazsın. Örnek veriyorum, 65 yaş üzeri Pazar günü sabah sekiz-akşam sekiz bulunduğu şehirlerde semtlere gidebilir, ziyaretlere gidebilir ama o insanlara sürekli eve kapat, kapat, bunaltamazsın. 15 gün eve kapatmak uygun bir şey değil çünkü o insanı bir anda salıyorsun, aslanı kafesten saldığını düşün nereye gideceğini şaşırır. Bunaltmadan komşusuna, oğluna, kızına gitsin akşam sekizde çıksın evine gelsin” görüşünü aktardı.
HABER : Yıldız YAZICIOĞLU & Ankara (VOA)
[TÜHA Haber Ajansı, 21 Haziran 2020]