Türkiye’nin cumhurbaşkanları…
TÜHA HABER / YENİ ŞAFAK Gazetesi Yazarı Hüseyin Likoğlu, köşesinde kalema aldığı ‘Türkiye’nin cumhurbaşkanları’ başlıklı yazısıyla Türkiye’nin bugüne kadar gelmiş ve geçmiş Cumhurbaşlarını değerlendiriyor.
Yazarı Hüseyin Likoğlu, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri 12 cumhurbaşkanının görev yaptığına dikkat çekerek, görev yapan cumhurbaşkanlarından 4’ünün partili, 4’ünün asker, 3’ünün partisiyle ilişkini kesmiş, 1’inin de bürokrat olduğunun altını çiziyor.
“Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı aynı zamanda partisinin de genel başkanıydı” diyen Hüseyin Likoğlu, Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’nün hem CHP Genel Başkanı sıfatını, hem de Cumhurbaşkanı sıfatını aynı anda taşıdığını, Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın, Demokrat Parti Genel Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı sıfatını aynı anda taşıyan üçüncü isim olduğunu açıkladı.
Yazarı Hüseyin Likoğlu, 27 Mayısın, Türkiye’nin ve Türk demokrasinin istikametini tersyüz ettiğini hatırlatarak, “4’üncü Cumhurbaşkanımız darbeci Cemal Gürsel, 5’inci Cumhurbaşkanımız da o iklimin devamı olarak Cevdet Sunay oldu. 1965 yılında millet iradesi yeniden boy gösterdi ancak 12 Mart Muhtırası’yla milletin iradesi tekrar hizaya getirildi. 6’ncı Cumhurbaşkanımız Fahri Korutürk de o hizanın neticesinde seçildi. Netekim 7’nci Cumhurbaşkanımız 12 Eylül darbesi neticesinde Kenan Evren oldu” ğunu söyledi.
“Kenan Evren’den sonra cumhurbaşkanlarımızda sivilleşme başladı” diyen Yazarı Hüseyin Likoğlu, 8’inci Cumhurbaşkanının Turgut Özal, 9’uncu Cumhurbaşkanının da Süleyman Demirel olduğunu ve 10’uncu Cumhurbaşkanının ise nihayet Ahmet Necdet Sezer’in sivil olmakla birlikte 28 Şubat postmodern darbesinin eseri olduğuna vurgu yaptı.
Yazarı Hüseyin Likoğlu, “Bugün parlamenter sistem naraları atanlar 2007’de sivil cumhurbaşkanlarından çok bıkmış olmalıydılar ki düzenledikleri cumhuriyet mitinglerinde “Ordu Göreve” pankartları açarak, parlamentonun yeni bir sivili cumhurbaşkanı seçmemesi için yeri göğü inletmişlerdi. “367” garabetiyle Türk demokrasisine büyük bir iyilik yaptılar. Parlamentonun cumhurbaşkanı seçmesini engelleyelim derken, milletin cumhurbaşkanı seçmesinin önünün açılmasına hizmet ettiler” dedi.
11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de kendisinden önce seçilen Özal ve Demirel gibi partisinden istifa ederek seçilen isimler arasında yer aldığını söyleyen Yazarı Hüseyin Likoğlu, 2014 yılında halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı olarak tarihe geçen Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2017 Anayasa değişikliğinden sonra Atatürk, İnönü ve Bayar’dan sonra partili 4’üncü Cumhurbaşkanı olduğunu ifade etti.
Yeni ittifak arayışları
YENİ ŞAFAK Gazetesi Yazarı Hüseyin Likoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Milli Görüş siyasetinin duayen isimlerinden Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret etmesi ve ardından yapılan açıklamaların, “İttifaklarda değişiklikler mi oluyor” yorumlarına neden oldu.ğunu hatırlatarak, şöyle devam ediyor:
*Saadet Partisi, Cumhur İttifakı’nda yer alır mı onu zaman gösterecek ancak Saadet Partisi’nin Fetö’nün arzu ettiği bir ittifakın içinde yer almaması konusunda Milli Görüş geleneğinden gelen herkesin müttefik olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
*Refah Partisi’nin kapatılmasının üzerinden 23 yıl geçti, önümüzdeki ay da 28 Şubat’ın 24’üncü yılını geride bırakmış olacağız.
*O karanlık yıllarda Pensilvanya’da yaşayan karanlık ruhlu elebaşının nerede durduğu ve neler söylediği hâlâ hafızalarda tazeliğini koruyor.
İttifakların geleceğini biraz da bu gözle değerlendirmekte yarar var.
Yemin komiserliği ve Kılıçdaroğlu
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ‘sözde Cumhurbaşkanı’ ifadesini savunmak için meseleyi daha da berbat bir noktaya taşıdığını ve “Seçimle cumhurbaşkanı olunmaz” dediğini aktaran Yazar Hüseyin Likoğlu, “Kılıçdaroğlu’na göre, seçim tek başına bir anlam ifade etmiyor, ardından yemin edilmeli ve tabii yemine sadık kalınmalı. Kılıçdaroğlu, kendini yemin komiseri ilan ederek, edilen yemine sadık kalınıp kalınmadığına karar verici olarak gösteriyor kendini” dedi.
YENİ ŞAFAK Gazetesi Yazarı Hüseyin Likoğlu, ““Muhalefet işte” deyip geçebiliriz normal şartlarda” diyor ve devam ediyor; “2007 yılında Meclis’e ve milletvekillerine cumhurbaşkanı seçtirmeyen zihniyetin, bugün halkın seçtiği cumhurbaşkanını meşru görmemesine kimsenin şaşırmaması gerekir. 2007’de “parlamento cumhurbaşkanı seçemez” diyenlerin, bugün güçlendirilmiş parlamenter sistemi demesine nasıl şaşırmıyorsak, aynı anlayışın bugün millet iradesini hor görmesine de şaşırmıyoruz. Ancak burada üzerinde durulması gereken başka bir konu var: Sayın Kılıçdaroğlu madem kendini yemin komiseri ilan etti, o halde kendisine şöyle bir soru yöneltme hakkımız doğuyor: Kapalı kapılar arkasında ittifak yaptığınız HDP’li vekillerin yeminlerine sadık kaldıklarını düşünüyor musunuz?” ifadesine yer verd.
Onun mümine, muvahhide ve mücahideliğine şahidiz
Yazar Hüseyin Likoğlu, yazısını şöyle noktalıyor:
“Başörtülü olduğu için zulümle daha İstanbul Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde öğrenci iken tanıştı. Mezun olup öğretmenliğe başladıktan sonra da zulme uğramaya devam etti. Ama o hiç pes etmedi. Evet, Hakk’a kavuşan öğretmen Zekiye Yağmurcu’dan bahsediyorum. Meslek hayatımın ilk yıllarıydı, İstanbul’un her eğitim yuvasında zulüm vardı ve tabii direniş. Zekiye öğretmeni kimi zaman Beyazıt Meydanı’ndaki direnişte, kimi zaman Cerrahpaşa’daki hak arama mücadelesinde, kimi zaman Marmara İlahiyat önünde, kimi zaman Küçükköy İmam-Hatip Lisesi’nin önündeki mücadelede görüyordum. Onun mümine, muvahhide ve mücahide olduğuna sadece gözlerim değil, beyaz fotoğraf makinemin objektifi de şahittir”.
HABER : Ataner YÜCE & Emekli TRT Muhabiri
[TÜHA Haber Ajansı, 19 Ocak 2021]