Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikası ve KKTC

TÜHA HABER / Kıbrıs İlim Üniversitesi Prof. Dr. Ata Atun, Doğu Akdeniz’in, günümüzde, kıyıları ve deniz yatağındaki hidrokarbon yatakları nedeni ile çok önemli bir bölge haline geldiğini açıkladı.
Prof. Dr. Ata Atun, ‘Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikası ve KKTC‘ makalesini (UHA) Uluslararası Haber Ajansı‘na değerlendirmede bulunarak, Doğu Akdeniz bölgesi ile ilgilenen devletlerin sadece kıyıdaş ülkeler ile sınırlı olmadığını, zira enerjiye muhtaç İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya gibi AB ülkeleri ve kendi petrolü ile doğalgazını üreten Rusya, ABD, Suudi Arabistan, BAE ve İran’ın da bölgeye yoğun ilgi gösterdiğini ifade etti.
“Doğu Akdeniz’e kıyıdaş olmayan ülkelerin bölgeye ilgisi ve Yunanistan’ın boyundan büyük talepleri, Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikasının temel taşlarını oluşturuyor” diyen Prof. Dr. Ata Atun, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, kendilerinin Türkiye ile tek başlarına mücadele edemeyeceklerinin farkında olduklarından yanlarına İsrail, Fransa ve Mısır gibi destekçileri alarak bölgeden pay kopartmanın peşine düştüklerini söyledi.
Prof. Dr. Ata Atun, Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikasının önemli temel taşlarından birinin son altmış yıldır sürmekte olan Kıbrıs sorunu ve Yunanistan’ın boyundan büyük talepleri nedeni ile “Bölgesel Güvenlik” durumu olduğuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Ata Atun, makalesinde şunlara yer verdi:
“Peki 2021’de ne mi olacak?
Bana göre; güvenlik gibi önemli bir gerekçeyle bölgeyi kontrol altında tutması elzem olan Türkiye, 2021 yılında Türkiye; Libya ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile imzalanan deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşmaları içeriğince bölgede kendi kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgesinin sınırlarını belirlemiş olduğundan, başka ülkelerin kendi bölgesi içinde faaliyet göstermesini engellemeye ve kendi yetki alanlarının sınırlarını garanti altına almaya çalışacak.
Kendi kıta sahanlığı içerisinde gördüğü bölgelerde sismik araştırma ve sondaj gemileriyle petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine devam edecek. Geçmiş yıllarda yaşanan ambargolar, kısıtlamalar ve engellemelerin sonucu olarak, sismik araştırma ve sondaj gemilerine sahip olması Türkiye’nin bölgedeki gücünü ve varlığını pekiştirecek”.
Prof. Dr. Ata Atun, özetle; Üçüncü Deniz Hukuku’na göre adaların deniz yetki alanlarının sınırlı olacağına dair çok sayıdaki uluslararası yargı kararının bulunması ve yürürlükte olmasının, Türkiye’nin elini güçlendirmiş durumda olduğunu açıkladı.
“O yüzden de Türkiye bu kararları ve uygulama örneklerini kendi lehine kullanma yoluna gidecek” diyen Prof. Dr. Ata Atun, zira Doğu Akdeniz’in doğusunda yaşanmakta olan İsrail ile Filistin arasındaki yetmiş yıllık sorunun, Suriye ve Lübnan’daki iç çatışmalar ve batısındaki Libya’daki Türk varlığının, Türkiye’yi bölgede güçlü olmaya zorladığını söyledi.
Prof. Dr. Ata Atun, bu nedenle Türkiye’nin 2021 yılı içinde savunma sanayiini ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni daha da güçlendirerek, bölgedeki varlığını ve gücünü tartışmasız hale getirme politikasını uygulamaya koyacağını belirtti.
Prof. Dr. Ata Atun, Türkiye’nin bölgede askeri gücünü arttırması, savunma sanayisini geliştirmesi ve Doğu Akdeniz politikasında taviz vermeyeceğini kesinleştirmesi nedeni ile 2021 yılında Doğu Akdeniz’in, günümüzden daha etkin bir şekilde Türkiye’nin hakimiyeti altına gireceğinin altını çizerek, ve Kıbrıs Türklerinin elinin güçlenmesini sağlayacak bu durumun, KKTC’nin statüsünü yükselteceğini ve tanınmanın kapılarını aralayacağını kaydetti..
HABER : Ataner YÜCE & Emekli TRT Muhabiri
[TÜHA Haber Ajansı, 11 Ocak 2021]