Türkmenistan Ziyareti ve Türk Dünyasında Entegrasyon Arayışı
ANKARA-TÜHA HABER / SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, “Normalleşme, güç denkleminin değişmesi ve rekabet halindeki güçlerin sınırlarını görmesi ile olur. Türkiye, Suriye, Libya, Dağlık Karabağ ve Doğu Akdeniz’de sert-yumuşak güç kullanarak etki oluşturdu. Bu altyapının BAE dahil diğer aktörleri yeni hesaplamalara ittiği açık. Büyük güçler rekabetinin yoğunlaştığı bir dünyada gerektiğinde sert güce başvuramayan bir dış politika realist bir seçenek oluşturmuyor” dedi.
Prof. Dr. Burhanettin Duran, ‘Türkmenistan Ziyareti ve Türk Dünyasında Entegrasyon Arayışı‘ yazısını, (TÜHA) TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı‘ndan Ataner YÜCE’ye değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta sonu Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın 15. Zirvesi için gittiği Aşkabat gezisiyle ilgili olarak,“Birlikte Geleceğe” teması ile düzenlenen zirvede 2025 vizyon belgesi ve ticaretinin 100 milyar dolara taşıma hedefinin öne çıktığına dikkat çeken Prof. Dr. Duran, Erdoğan’ın zirve konuşmasında Türkiye’den Azerbaycan, İran, Orta Asya ve Pakistan’a uzanan ulaşım hatlarına dikkat çektiğini söyledi.
Prof. Dr. Burhanettin Duran, Erdoğan’ın ayrıca ticaretin yanı sıra terörle mücadeleye, bölgesel işbirliğinin ve mülteci krizinin önlenmesi için Afgan ekonomisinin ayağa kaldırılmasına vurgu yaptı.
Erdoğan’ın, Türkmenistan dönüşü uçakta arasında kendisinin de gazetecilerle sohbetinde bulunduğunu belirten Prof. Dr. Duran, Erdoğan’ın, son dönemde Türk Cumhuriyetleri liderleri ile artan buluşmalarından duyduğu memnuniyeti gizlemediğini söyledi.
Prof. Dr. Burhanettin Duran, 12 Kasım’da Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda yapılan Türk Devletleri Teşkilatı sekizinci zirvesini de hatırlatarak, Erdoğan’ın Türk Cumhuriyetleri ile artan işbirliğini şu cümlelerle övdüğünü aktardığını ifade etti: “… Dünyada çok farklı bir oluşumu gerçekleştirmeye doğru gidiyoruz. Bunlar tabii bizim için hakikaten gurur vesilesi oluyor. 2013 senesinde benim bir ifadem vardı, ’21. yüzyıl Türkiye’nin yüzyılı olacak’ demiştim. Bu aynı zamanda tabii dünyada Türklerin böyle bir yüzyılı inşa edeceklerinin bir ifadesiydi. Biz bunu şu anda yakalamış vaziyetteyiz.”
Türkiye’nin Artan İlgisi
Ankara’nın son dönemde Kafkaslar ve Orta Asya hattına özel bir önem verdiğinin altını çizen Prof. Dr. Duran, bu ilginin bölgede karşılık bulmasının ve Türk Cumhuriyetleri arasında entegrasyon hareketinin hızlanmasının arkasında değişen jeopolitik gerçeklerin bulunduğunu açıkladı.
Prof. Dr. Burhanettin Duran, şunları söyledi:
“Entegrasyon arayışında tarihi, kültürel ve etnik bağların yardımcı olduğu doğruysa da asıl etken ideoloji (milliyetçilik, Turancılık) değil. Dağlık Karabağ zaferinin ve ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin getirdiği değişim öne çıkmakta. Malum, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi sonrasında Taliban’ın hızla iktidarı ele geçirmesi Orta Asya bölgesinde yeni bir güç denklemi oluşturdu” dedi.
Taliban’ın zaferinin radikal hareketleri ve terörü teşvik etme ihtimalinin Afganistan’a komşu ülkeleri endişelendirdiğini dile getiren Prof. Dr. Duran, bu endişenin Türk Cumhuriyetleri’nin Türkiye ile yakınlaşmasını hızlandırdığının söylenebileceğini, ve ayrıca, bölgede etkin Türkiye, Rusya’nın da dengelenmesine katkı sağlayacağını hatırlattı.
SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, Türkiye’nin Rusya ile Kafkaslar’da rekabet-işbirliği denkleminde yeni bir ilişki tarzını götürebilmesinin istikrar oluşturucu bir faktör olarak görüldüğünü ifade etti.
“Bu itibarla Ankara’nın Kafkaslar ve Orta Asya’ya artan ilgisini Rusya’ya ya da İran’a karşı görmek doğru değil” diyen Prof. Dr. Duran, “Nitekim, son dönemde Rus medyası “Türkiye, eski Sovyet Cumhuriyetleri’nde nüfuz oluşturuyor, neredeyse içişlerimize müdahale edecek” söylemleriyle dolu olsa da Erdoğan, Türk dünyasındaki entegrasyonu Rusya’yı rahatsız edecek bir husus olarak görmüyor” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Burhanettin Duran, Erdoğan’ın Putin ile yürüttüğü lider diplomasisini de hatırlattığını belirterek, “Yeni bir düzensizliğe giden dünyada Kafkaslar-Orta Asya hattında istikrarın, ticaretin ve güvenliğin sağlanması hem Rusya ve Türkiye hem de diğer bölge ülkelerinin lehine. Orta ölçekli güçlerin etraflarındaki krizlerde inisiyatif alması ve işbirliği hamlelerinde bulunması gereken bir dönemdeyiz. Bunu ilk gören ülkelerden birisi Türkiye” olduğunu kaydetti.
Geleneksel Dış Politika…
Türkiye ve BAE arasındaki normalleşmeyi geleneksel dış politika yaklaşımına dönüşün zorunluluğunun işareti olarak okuyanların olduğunu ifade eden Prof. Dr. Duran, gerilimlerde diplomasiyi öncelemenin vazgeçilmez bir yöntem olduğunu, ancak “herkesle görüşelim kimseyle gerilmeyelim, müzakere edelim” demek milli çıkarları korumak için yeterli olmadının altını çizdi.
Maksimalist taleplerle gelenlerle mücadelenin kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Burhanettin Duran, “Normalleşme, güç denkleminin değişmesi ve rekabet halindeki güçlerin sınırlarını görmesi ile olur. Türkiye, Suriye, Libya, Dağlık Karabağ ve Doğu Akdeniz’de sert-yumuşak güç kullanarak etki oluşturdu” şeklinde aktardı.
Prof. Dr. Duran, bu altyapının BAE dahil diğer aktörleri yeni hesaplamalara ittiğinin de açık olduğunu belirterek, büyük güçlerin rekabetinin yoğunlaştığı bir dünyada gerektiğinde sert güce başvuramayan bir dış politikanın realist bir seçenek oluşturmadığını kaydetti.
HABER : Ataner YÜCE
[TÜHA Haber Ajansı, 02 Aralık 2021]