Ukrayna Savaşı Rusya’yı Zorlayacak Mı?
ANKARA – TÜHA HABER / Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ev sahipliğinde, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la, Ukrayna Dışişleri Bakanı Dimitro Kuleba görüşmesinden barış yönünde olumlu sonuç çıkmamasıyla birlikte uzayan savaşın, Rus halkına vereceği zararı da arttıracağı vurgulanıyor.
Antalya Diplomasi Forumu kapsamında geçtiğimiz Perşembe günü 1,5 saatlik üçlü toplantı ardından Lavrov’un Rusya’nın yaptırımlara da meydan okuyacağı mesajıyla “işgal değil ülke güvenliğini koruma” olarak tarif ettiği Ukrayna savaşının devam ettirileceğini söylemesi gündemde.
Ukrayna’nın işgali nedeniyle Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in tutumuna yönelik tepkilerin yanısıra “etnik, tarihi ve dini ortaklıkları olan Ukrayna halkına zarar verildiği” görüşüyle Rusya içerisinde tepkilerde de artış olacağı görüşü ön planda. Ukrayna’nın milis güçleriyle birlikte özellikle yerleşim yerlerindeki direnişiyle savaş sürecinin uzamasının ve ekonomisine yönelik yaptırımların Rusya’yı sıkıntıya düşüreceği belirtiliyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN) Başkanı Prof. Dr. Salih Yılmaz ve Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Başkanı, Emekli Tümgeneral Doç. Dr. Güray Alpar’a göre, Putin’in tüm taleplerini kabul ettirebilmesi olasılığı, savaş uzadıkça azalıyor. Uzmanlar, Lavrov’un “Rusya halkı tarihi boyunca zorluklarla mücadele etti” ifadesiyle yaptırımlardan kaynaklanan olumsuzluğu reddetmesi ve Avrupa dışında doğalgaz satışı için pazar ülkeler bulunduğunu söylemesiyse Moskova açısından gerçeği yansıtmıyor.
“Savaş uzadıkça Rusya’da toplumsal rahatsızlık artacaktır”
RUSEN Başkanı Prof. Dr. Salih Yılmaz, Rusya’nın hali hazırda ekonomik yaptırımlardan zarar gördüğünü belirterek “Rusya belki en az 30 yıldır elde ettiği kazanımlardan çoğunu kaybetti. Süreç bu noktaya gelmişken, taleplerini kabul ettirmeden geri dönmesini ne yazık ki beklememek lazım. Rusya’yı da tanımak lazım ve artık barış olacaksa, Kremlin (Putin) ile askeri diplomasiyle çözmek mümkün olacaktır” görüşünü paylaştı. Batı’yla Moskova arasındaki temel anlaşmazlığıysa “Rusya, Ukrayna’yı bağımsız – egemen bir devlet olarak görmüyor, yönetimi de darbeyle gelmiş kişiler olarak görüyor” şeklinde değerlendiren Yılmaz, bu nedenle Rusya’nın masada kesinlikle Kırım’ın konuşulmayacağı bir müzakereyle, Ukrayna’nın tümüyle kendi çizgisinde hareket etmesi talebinde ısrarcı olacağını ifade etti.
Yılmaz, “Ancak kısa vadede Rusya kazanıyor gibi görünse de uzun vadede Ukrayna’da direnişçilerce mücadeledeki artış, ülkeye yabancı savaşçılar girmesiyle savaş uzadıkça ve askerler öldükçe hem ekonomik zorluklar hem de psikolojik açıdan Rusya içerisinde toplumsal huzursuzluk artacaktır. Ukrayna’ya dış destek durmayacağı gibi savaş alanı yabancı paralı askerlerle birlikte burası Afganistan gibi çok uzayan bir savaş tablosu yaratabilir. Rusya’nın talepleri ne Ukrayna ne de Avrupa Birliği ne de NATO açısından da kabul edilebilir gözükmüyor” dedi.
“Rus halkı savaş uzadıkça daha da rahatsız olacaktır”
SDE Başkanı Doç. Dr. Güray Alpar, “Görüşmeler devam ediyor çünkü oradaki halk açısından kritik, Rusya açısından da yaptırımlardan kaynaklı zorlamalar var. Her ne kadar Lavrov’un ‘Biz artık böyle bir duruma bir daha düşmeyeceğiz, bizi ekonomik bakımdan çökertmek istiyorlar biz aynı durumu tekrar yaşamayacağız’ dese de şu anda yaptırımlardan Rusya’nın etkilediğini söyleyebiliriz. Rusya, harekatı uzun sürdükçe verdiği zayiat artıyor, karşı tarafaysa bir moral veriyor, direniş de artıyor. Ki (Rus Ordusu) 8. Alay’ın zayiat vermesi ve komutanını kaybetmesi de böyle bir şey” yorumunu aktardı.
Lavrov’un doğalgaz konusunda Avrupa’ya rest çekme tutumuna da Alpar, “Biz yaptırımlardan etkilenmiyoruz demek günümüzdeki küreselleşen dönemde mümkün değil. Hepimiz etkileniyoruz. Yoksa burada Ukrayra’yla Rusya savaşırken Afrika’nın enerji bakımından fakir ülkeleri, enerjisi olmayan ülkeler neden etkileniyor? Veya Türkiye, Avrupa neden etkileniyor? Bu şekildeki bir kriz ortamı savaş ortamı ve ortamdaki yaptırımlar herkesi etkileyecektir. Hali hazırda enerji fiyatları çok arttı. Rusya’nın tabii ki bazı hazırlıkları var, daha önce de ambargolara, yaptırımlara maruz kaldılar. Ama bu seferki biraz daha farklı. Öyle kısa vadelerle alınacak tedbirlerle çözüm bulunmasını mümkün görmüyorum. Rus halkı da etkileniyor ki belli bir süre bunu karşılayabilir elindeki stoklarla, ama burada iki nokta var. Birincisi Rus halkının tamamı zaten iktidara (Putin’e) destek sağlamıyordu, Rusya’da. Bu noktada aynı ırktan olan, komşusu aynısı olmasa da dil benzerliği olan anlaşabildiği bir ülkeye saldırıyı Rus halkı da desteklemez. Bizim konuştuğumuz birçok Rus, bu saldırıya karşı olduğunu açıkça ifade ediyor. Zayiat verdikçe özellikle dışarıdan eğitimli askerlerin, gönüllülerin ve Ukrayna’ya verilen tanksavar silahlarının ki bunlar çok etkili, bu zayiatların Rus kamuoyunu çok fazla etkileyeceğini ve iktidar üzerine bir baskı yaratacağını değerlendiriyorum. Rusya da Ukrayna da bizim komşumuz ve biz bölgede bir çatışma olmasını istemeyiz. Türkiye çaba gösteriyor. Umarız böyle bir barış gerçekleşir” diye konuştu.
“Rusya’nın tutumu çelişkili”
Prof. Dr. Salih Yılmaz, Putin’in Ukrayna savaşı için “Bizim varoluş mücadelemiz” sözüne dikkat çekerken ancak “Rusya’nın güvenliği tehdit altında ve bizim kültürel, dinsel haklarımız korunmalı” yaklaşımıyla bir başka ülkeye askeri operasyon yapmasının, uluslararası kabul edilmiş coğrafi sınırlar bakımından sıkıntılı olduğunu vurguladı. Suriye örneğinde Rusya’nın tutumunu “çelişkili” olarak yorumlayan Yılmaz, Türkiye’nin de terör örgütlerine karşı kendi güvenliğini sağlamak üzere Suriye’de olduğunu anımsattı.
Lavrov’un Avrupa dışında doğalgaz için başka pazarları olduğu ifadesini de değerlendiren Yılmaz, Rusya kendisine pazar bulsa da o zaman gazını daha ucuza satmak zorunda kalacağını belirterek Çin’in de Rus gazını daha ucuza satın alma avantajına sahip olacağını belirtti.
Rusya’nın tutumuna “Pirus zaferi” benzetmesi
Ukrayna Dışişleri Bakanı Kuleba’nın “teslimiyet listesi” dediği Rusya’nın taleplerine ilişkin sorumuz üzerine Emekli Tümgeneral Alpar, “Bu taleplerde biraz daha gerçekçi olmak gerekiyor. Rusya zayiat verdikçe, direniş arttıkça böyle bir şeyi söyleme yetisinden giderek uzaklaşacaktır. Dolayısıyla bir ülkeyi ya da bir toplumu bir şeye zorlarken bunun o toplumu rencide etmemesi gerekiyor. Savaşta bir Pirus Zaferi tabiri vardır, ne zayiat verirse verilsin devam etmektir. Pirus savaşı kazanmıştır ama şöyle demiştir ‘Romalılara karşı böyle bir savaşı daha kazandığımızda biteriz.’ Bu çok anlamlıdır. Burada her şeye rağmen kazanma düşüncesi Rusya’yı çok zor bir duruma düşürür ileride. Dolayısıyla karşı tarafı rencide etmeyecek onurlu bir barış olması gerekiyor. Israr etmek hatada devam etmektir ve sadece iki ülke halklarını değil bütün bölgeyi etkileyecektir. Böyle bir şeyin olması da böyle bir dönemde kimsenin istediği bir sonuç değildir” değerlendirmesini yaptı.
“Türkiye’nin önemi artacak, Kıbrıs’ta belki çözüm olabilir”
Bu arada Batı açısından Türkiye’nin öneminde artış olacağını da belirten RUSEN Başkanı Yılmaz, İsrail’le ilişkilerde iyileşmeyle birlikte Türkiye’nin Avrupa için doğalgaz kaynaklarında yine güvenilir transit ülke olduğunu vurguladı.
Almanya Başbakanı’nın Türkiye ziyaretini olası Kıbrıs konusuna çözüm arayışı açısından bir girişim olarak da yorumlayan Yılmaz, özellikle Avrupa Birliği’nin (AB) kapısındaki Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Türkiye’ye yöneldiği ve daha fazla yöneleceği görüşünde. Yılmaz, EASTMED bağlamında Kıbrıs adasında iki devletli konfederasyon çözümü olabileceğini ifade etti.
[TÜHA Haber Ajansı, 14 Mart 2022]