Ülkelerin ve Uluslararası/Bölgesel Örgütlerin Terörizmle Mücadele Siyasalları
Hasan Kalyoncu Üniversitesi öğretim üyesi ve Türkiye’nin saygın, güvenilir bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu olan SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Araştırmacısı Murat ASLAN’ın da editörlüğünü yaptığı, “Türkiye’nin Terörizm ile Mücadelesi | Kavram, Süreç ve Yöntem” isimli kitapda yer alan Serdar yurtsever, “Ülkelerin ve Uluslararası/Bölgesel Örgütlerin Terörizmle Mücadele Siyasalları” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
Konvansiyonel olmayan bir nitelik taşıyan terörizme karşı savaş; “Savaş ne zaman başladı? Düşman kim? Kazanıyor ya da kaybediyor muyuz? Ne zaman bittiğini nasıl bilebiliriz? Bir düşman değil bir faaliyet olan terörizmle savaşta olduğumuzu söylemek mantıklı mı? Birlikleri dünyaya dağılmış olan ve çoğunlukla savaşta olmadığımız ülkelerde yaşayan bir düşmanla nasıl savaşabiliriz?” gibi en temel soruların bile cevaplanmasını zorlaştırmaktadır.1
Modern dünya tarihinde terörizm –geçmişte olduğu gibi– 21. yüzyılda da ulusal ve küresel güvenlik çıkarlarına karşı hayati bir tehdit olmaya devam etmektedir.
Terörizm iş adamlarının kaçırılmasından hava korsanlığına, siyasi liderlere suikastlardan elçiliklerin bombalanmasına kadar çok çeşitli alanlarda evrensel bir kabus olarak karşımıza çıkmaktadır. Teknoloji alanında yaşanan gelişmeler dünyayı modernleştirmekle birlikte terörizmin altyapısı ve lojistik desteğinin de ileri bir boyut kazanmasını sağlamıştır. Birçok hükümet, terörist tehdidin modern toplumlar için kapsamını ve etkilerini öngörmekte başarısız olmuştur.
Bunun bir sonucu olarak Batı demokrasileri de dahil olmak üzere çok sayıda ülke, terörizmle mücadele için güçlü taahhütler geliştirememiş, terörizmi oluşturan unsurlar ortak bir şekilde tanımlanmamış ve ahlaki karışıklığın içerisine düşülmüştür. Her egemen devlet, iç ve dış işlerindeki çıkarları bağlamında terörizmi tanımlamak için politik ve yasal otoritesini etki altında bırakmıştır.
Mehmet Murat Gürel, terörün ortaya çıkışındaki temel sebepler olarak ideoloji, din ve milliyetçiliği saymakta ve bunlara ilave olarak dünya çapındaki hızlı teknolojik gelişmeler ve küreselleşmenin etkisiyle meydana gelen eşitsizlik, adaletsizlik, tatminsizlik ile küreselleşme karşıtlığı gibi nedenlerin de ortaya çıkmaya başladığını; dünyanın modernleşme, teknoloji, iletişim ve ulaşımdaki kolaylıklar nedeniyle küçülmesiyle terörün de yaygınlaştığını, küreselleştiğini, şiddetini ve sıklığını artırdığını belirtmektedir. “Uluslararası terörizm”i ise bir veya birden çok ülke vatandaşlarınca oluşturulan, desteğini içeriden ve dışarıdan, bir veya birden fazla kaynaktan sağlayan organizasyon, kişi veya gruplarca, bir toplum, devlet veya devletler üzerinde baskı oluşturmak suretiyle bazı kazanımlar sağlamak, etnik ve bölgesel sorunları tahrik ederek ülkelerin ulusal menfaatlerine zarar vermek amacıyla şiddet eylemlerine başvurulması olarak tanımlamaktadır.
Çift kutuplu dönemin sona ermesi terör ve terörizm üzerindeki etkilerini iki açıdan göstermiştir. Birincisi ABD gibi gelişmiş bazı ülkeler terör ve terörizmle mücadelede kendilerini daha özgür hissetmişler ve serbest davranmaya başlamışlardır. İkincisi de çift kutuplu dönem sonrasında bu kutuplardan birine dahil olmanın kendilerine sağladığı avantajlardan yoksun kalan ve bu nedenle güvenliklerini daha fazla tehdit altında gören az gelişmiş ülkeler terör ve terörizmi düşük maliyetli bir savaşın aracı olarak görmüş ve terörizme destek vermiştir.
11 Eylül 2001 saldırıları ise tarihin akışında ciddi bir değişim meydana getirmiştir. Ardından yaşanan gelişmelerin değerlendirmesinde Hoffman ve Reinares farklı bir bakış açısı sunmaktadır:
Bu savaşta neden savaştığımızı her zaman bilsek bile, kiminle savaştığımızdan hiçbir zaman tam olarak emin olmadığımız açıktır. Düşman, yalnızca Usame bin Ladin tarafından kurulan ve yönetilen çekirdek El-Kaide örgütü olarak göründüğünde, cevap açıktır. Ancak, gerçek, varsayılan veya şüpheli El-Kaide şubelerinin veya sözde imtiyazlarının, yandaşlarının ve ortaklarının, geçici asalakların veya cihatçı özentiler ve yalnız kurtların çeşitliliğini içerdiğinde, cevap genellikle daha muğlaktır.
11 Eylül saldırıları, uluslararası siyaseti yeniden şekillendirmiş ve uluslararası güvenlik ortamını temelden yapılandırmıştır. ABD’nin diğer devletlere göre siyasi-askeri üstünlüğünü ve dünyanın geriye kalan tek süper gücü olduğu gerçeğini pekiştirmiştir. 11 Eylül’ün ardından stratejik tehditlere nasıl yanıt verileceği konusundaki keskin politika farklılıkları, geleneksel müttefikler Fransa ve Almanya’yı
ABD’den ayırmıştır. Belirli geleneksel ittifak ilişkilerinin bu şekilde kırılması, ABD ile terörle mücadelede ona yardımcı olması gereken bir dizi cephe devleti arasında yeni ortaklıkların ortaya çıkmasıyla birleştiğinde, 11 Eylül’den kaynaklanan diğer bir önemli jeopolitik değişim ortaya çıkmıştır.
Bu çalışma kapsamında ele alınan ana başlıklar ve alt başlıkların her biri müstakil birer çalışmanın konusu olabilecek genişlik ve derinliğe sahiptir. Bu nedenle ana amaç olan terörizme karşı ortak hareket ile mücadele ortamının oluşturulup oluşturulamadığı ve bu mücadelenin yapılıp yapılamadığı konusunu açıklama gayreti ile çalışma içerisinde yer verilecek konu içerikleri mümkün olduğu kadar kısa ve öz tutulmaya çalışılmıştır. Çalışma, terörizm olgusu ile küreselleşme ve terörizm konularına kısa bir bakış sonrasında rastgele seçilmiş olan altı ülke (ABD, İspanya, İngiltere, Türkiye, Hindistan ve Japonya) ve üç uluslararası/bölgesel örgütün (BM, AB ve NATO) terörizmle mücadele politikalarının incelenmesini müteakip genel bir değerlendirmeyi içeren sonuç kısmıyla tamamlanmıştır.
Altı ülke ile BM, AB ve NATO deneyimlerine odaklanan bu bölüm, terörizmle mücadele stratejisi başarısızlıklarına ve başarılarına dair kapsamlı bir inceleme sunmaktadır. Çalışmanın sonucunda bu ülke ve örgütlerin terörizmle mücadele alanında ne yaptıkları, ne yapmadıkları ve ne yapamadıkları ortaya konulmaya çalışılmıştır. [devam edecek-TERÖRİZM OLGUSU]
***
Yazar hakkında
Doç. Dr. Serdar Yurtsever
2 Mayıs 1969 Sinop doğumludur. Memleketi İzmir’dir. 1991 yılında Milli Savunma Üniversitesi, Yönetim Bölümü’nden mezun oldu. 2005 yılında Selçuk Üniversitesi’nde Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalı’nda yüksek lisans, 2007 yılında Gazi Üniversitesi’nde Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Anabilim Dalı’nda yüksek lisans, 2011 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı’nda doktora eğitimlerini tamamladı. 2017 yılında doçent ünvanını aldı.
1991 yılından itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çeşitli kademelerinde görev yapmayı müteakip 2016 yılında Kıdemli Albay rütbesi ile emekliye ayrıldı. Çeşitli maksatlarla; Saraybosna/Bosna-Hersek, Kabil/Afganistan, Bedford/İngiltere, Londra/İngiltere, Oslo/Norveç, Madrid/İspanya, Paris/Fransa, Stokholm/İsveç ve Tel-Aviv/İsrail’de temsil görevlerinde bulunmuştur. İki adet NATO madalyasına sahiptir. 2016 yılından bu yana Akdeniz Karpaz Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Halen aynı üniversitede Hukuk Fakültesi Dekanlığı, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanlığı ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Başkanlığı görevlerini yürütmektedir.
Yüksek lisans ve doktora çalışmaları Türk Kurtuluş Savaşı istihbaratı üzerinedir. “Milli Mücadele Dönemi İstihbarat Faaliyetleri Örnek Olay İncelemeleri (1919-1923)” başlıklı yüksek lisans tezi Atatürk Araştırma Merkezi, “Milli Mücadele İstihbaratı’nda İstanbul’da Gizli Bir Grup: Felah” başlıklı doktora tezi Berikan Yayınevi tarafından yayımlanmıştır. Uluslararası çeşitli yayınevleri tarafından “Libya’s Past, Present, and Vision of the Future”, “Foreign Actors in Libyan Crisis”, “Weak State Behaviour within the Balance of Power”, “The Changing Nature of War and International Relations”, “Relationship between Islamic and Universal Human Rights” ve “The Affects of Religion on Shaping International Relations” başlıklı ortak yazarlı çalışmaları kitap olarak yayınlanmıştır. Bu kitaplardan son ikisi Almanca, Flemenkçe, Portekizce, Lehçe, İtalyanca, Fransızca, Rusça ve İspanyolca olmak üzere sekiz ayrı dile çevrilmiştir. Uluslararası İlişkiler alanında yayımlanmış çok sayıda kitap bölümü, makale, bildiri ve gazete yazıları bulunmaktadır. Türk Kurtuluş Savaşı İstihbaratı, İstihbarat, Güvenlik, Strateji ve Çatışma Çözümü ilgi ve araştırma alanlarıdır. İngilizce ve eski yazı (Osmanlıca) bilmektedir.
Sulhiye Fatma Yursever ile evli, Mustafa ve Kemal adlı iki oğlu vardır.