Uzmanlar Cevaplıyor: Ukrayna Müzakerelerinde Çözüm Çıkmadı
ANKARA – TÜHA HABER / SETA tarafından yayımlanan Insight Turkey dergisinde editör asistanı Gloria Shkurti Özdemir, Trans Atlantik müttefikleri Rusya’nın NATO’nun genişlemesini durdurma çağrısını reddederken Rus temsilciler ise diplomasinin bir ‘çıkmaz’a ulaşmadığını belirtti.
Gloria Shkurti Özdemir, Bu koşullarda yeni bir çatışma riski görünse de durumu daha iyi analiz etmek için konunun uzmanı İstanbul Üniversitesi Ögr. Göv. Prof. Dr. İlyas TOPSAKAL’a müzakerelere ilişkin gözlemlerini sordu.
NATO-Rusya Görüşmelerinin Etkileri ve Perspektifi
Prof. Dr. İlyas TOPSAKAL, NATO-Rusya Konseyi’nin 12 Ocak 2022 itibarıyla son iki buçuk yıl içerisinde ilk defa Brüksel’de toplanarak tarafların birikmiş meseleleri üzerine müzakereler gerçekleştirdiğini belirterek, müzakerelerin en önemli konulardan birinin Vladimir Putin ile Joe Biden görüşmesinde ele alınan iki tarafın kırmızı çizgileri bulunduğunu ifade etti.
“Görüşmelerde Moskova yönetiminin üzerinde durduğu mesele NATO’nun doğu yönüne genişlemesi ve stratejik saldırı silahlarını Rusya’nın batı sınırına yakın stratejik noktalara yerleştirmesiydi” diyen Prof. Dr. TOPSAKAL. “Zira bu hattın Romanya, Polonya ve Bulgaristan ile, kuzeyde geleneksel olarak Finlandiya ile, sonradan güneyde Yunanistan üsleriyle ve arkada ise Batı Avrupa’nın geleneksel destek gruplarıyla ileri itilmesi Rusya’nın algıladığı en büyük tehdit olarak görülüyor” dedi.
Prof. Dr. İlyas TOPSAKAL, aslında meselenin geçmişinin Sovyet dönemine kadar uzandığını belirterek, 1992’de Moskova’nın, Washington yönetiminden NATO’nun doğuya genişlememesinin özellikle Ukrayna ve Gürcistan’ın İttifak üyesi olmamasının yazılı garantilerini istediğini hatırlattı.
“Nihayet geçmişten günümüze her iki devlet diplomatik kanallarıyla isteklerini son iki yıla kadar birbirlerine her fırsatta ve ortamda iletmeyi bir strateji olarak gördüler ve devam ettirdiler” Prof. Dr. TOPSAKAL. “Aynı zamanda ABD ve NATO da Rusya’nın hassas olan bölgelere yakın –yani Ukrayna ve Polonya’nın tehdit olarak gördükleri alanda– askeri tatbikatlar gerçekleştirmesini ve yeni silahları bölgeye sevk etmesini güvenlik alanına yönelik tehdit olarak algılayarak buna karşı yaptırımlar silsilesini devreye sokuyordu” dedi.
Prof. Dr. İlyas TOPSAKAL, bu süreç içinde iki tarafın müzakerelerinde karma heyetlerin görev yaptığını ve genel olarak Dışişleri ve Savunma bakanlıkları yetkililerinin bu görevi üstlendiğine dikkat çekerek, bu hafta yapılan müzakerelerde Rusya’yı Aleksandr Gruşko ve Aleksandr Fomin temsil ettiğini ifade etti.
NATO’nun ise bu görüşmelerde Genel Sekreter Jens Stoltenberg ve otuz üye ülkenin temsilcileriyle yer aldığını hatırlatan Prof. Dr. İlyas TOPSAKAL, “Görüşmelerden sonra ilgili yetkililerden sızan bilgilere göre Rusya’nın kırmızı çizgileri olan Karadeniz ve Doğu Avrupa’daki genişleme hariç bütün önemsiz konularda bir mutabakat olmasına rağmen Moskova yönetiminin kırmızı çizgileri konusunda ise herhangi bir ilerleme sağlanamadı” dedi.
Prof. Dr. TOPSAKAL, bunun üzerine Rus yetkililerinin de Doğu Avrupa’ya yönelik askeri tatbikatların ve özellikle stratejik öneme sahip süpersonik füzelerin konuşlandırmaya devam edeceği iddiasını yinelediğine dikkat çekti.
Rus yetkililerin bu yeni durumun caydırıcılık politikasına uygun olduğunu belirterek bu çerçevede yeni silahların Küba, Venezuela gibi ABD’ye yakın çevreye de yayacağının sinyallerini verdiğine vurgu yapan Prof. Dr. İlyas TOPSAKAL, bu yeni politikanın Rusya Devlet Başkanı Putin’in “Eğer NATO ülkeleri sınırlarımızda stratejik silahları yerleştirmeye devam ederse biz süpersonik füzelerimizi hazır hale getirmek mecburiyetinde kalacağız” ifadesiyle en üst makamda dile getirildiğini ifade etti.
Gerginlikleri azaltma müzakerelerinin Viyana’daki üçüncü etabının 13 Ocak’ta AGİT kapsamında gerçekleştiğini söyleyen Prof. Dr. TOPSAKAL, “İki taraf karşılıklı stratejik konularda anlaşamayınca Rusya’nın AGİT temsilcisi Lukaşeviç ülkesinin güvenlik garantileri konusunda son derece ciddi olduğunu açıklarken ABD’li mevkidaşı ise süreci “şantaj” olarak belirtti. Sonuç olarak taraflar büyük umutlarla başlayan müzakerelerde hiçbir ilerleme kaydedemedi ancak müzakereler Rusya’nın NATO’ya karşı güvenlik stratejisini güncellemesine neden oldu. Bu bağlamda 2010’dan itibaren Rusya’nın güvenlik doktrininde Doğu Avrupa ve NATO tehdidi birinci sırada yer almakta ve İttifak’ın genişlemesine karşı yeni tedbirleri içermektedir” şeklinde dile getirdi.
Prof. Dr. İlyas TOPSAKAL, bu çerçevenin NATO ve ABD başta olmak üzere Batı karşısında Rusya’nın aldığı yeni pozisyon ve bu pozisyonda Türkiye’nin üsteleneceği rolün gelecekte bölgemizi ve ülkemizi ilgilendiren en önemli güvenlik sorunu olarak görülebileceğini hatırlatarak, şunları aktardı:
“Bu nedenle ülkemizin askeri ve güvenlik uzmanları bu rolün çerçevesini çizmek için düşünceler üretmekte, zaman ve şartlara göre Türk-Rus ilişkilerinde meseleye göre anında çözümler üretmektedir. Türkiye ve Rusya’nın devlet başkanlarının kurdukları anlık iletişimler ve karşılıklı sergiledikleri iyi niyetli tavırlar liderlik diplomasisi açısından büyük bir başarı olarak görülmekte ve iki ülke silah laboratuvarına dönen Doğu Avrupa, Ortadoğu, Akdeniz ve Karadeniz’deki süreci başarıyla yürütmektedir. Türkiye’nin merkez olarak milli menfaatleri çerçevesinde oluşturduğu bu yeni konsept, Soğuk Savaş stratejileri perspektifine sahip birçok düşünür tarafından da eleştirilebilmektedir. Yeni dönemin çıktıları olarak güneyde yapılan üç büyük sınır ötesi operasyon ve Astana süreci sonunda bölgedeki savaşın durması, Karabağ meselesinin büyük bir başarıyla halledilmesi, Doğu Akdeniz’de hem sert güç hem de yumuşak güç unsurlarının kullanılması ve Karadeniz’de NATO-Rusya dengesinin sağlanması Türkiye’nin diplomatik ve üstün harekat kabiliyetine bağlı kuvvetiyle mümkün olmuştur. Türkiye’nin başarısı yeni güvenlik stratejileri uygulanırken ortadadır”.
İstanbul Üniversitesi Ögr. Göv. Prof. Dr. İlyas TOPSAKAL, sonuç olarak NATO ile Rusya’nın yeniden sert bir rekabete girmesinin İttifak’ın bölgedeki en büyük askeri gücü olan Türkiye’nin Rusya ile mevcut ilişkilerini olumsuz yönde etkilemesinin mümkün olduğunu, ancak son on yılda Türkiye’nin kazandığı güven, istikrar ve idaresiyle bu ilişkileri yönetmekte zorlanmayacağı gibi ortaya çıkabilecek olası problemli alanları her iki devlet açısından olumluya çevirmeyi de başaracağını kaydetti.
***
Gloria Shkurti Özdemir
[TÜHA Haber Ajansı, 19 Ocak 2022]