Uzmanlar faiz artışını nasıl değerlendirdi?
* Yeni ekonomi yönetimi, ilk sınavına faiz kararı ile çıktı.
* Faiz artışı, piyasa beklentilerinin çok altında kaldı.
* Yeni TCMB Başkanı’nın ilk adımı ‘zayıf ve yetersiz’ bulunurken, enflasyonda yükseliş beklentisi arttı.
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
Ekonomi yönetiminde yapılan değişikliklerden sonra, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), Hafize Gaye Erkan başkanlığında ilk faiz kararını açıkladı. Buna göre faiz indirimine başlanan Mart 2021’den tam 27 ay sonra, politika faizi 650 baz puan artırıldı ve yüzde 8,5’ten yüzde 15’e çıkarıldı.
Faiz kararını DW Türkçe’ye değerlendiren ekonomistlere göre, yeni TCMB Başkanı beklentinin hayli altında kalan faiz artırımı ve enflasyonla mücadele konusundaki zayıf mesajları nedeni ile piyasalar tarafından ‘yetersiz’ bulundu.
Dolar ve Euro’da yeni rekor
Türkiye ekonomi dünyası ve uluslararası yatırımcılar, haftalardır beklenen faiz artışının politika faizini yüzde 20-40 arası bir noktaya taşıyacağını öngörüyordu. PPK’dan çıkan karar ise beklentilere taban seviyesinin de altında bir artışla yanıt vermek oldu. Dolayısıyla büyük ölçüde tahmin ve öngörülerin epey altında kalan bir faiz artırımı gerçekleşmiş oldu.
Faiz kararı, dolar ve euroda yeni rekorların kırılmasına neden oldu. 23,60’lardaki dolar kuru 24,3 TL’nin, 25,80’lerdeki Euro kuru ise 26,7 TL’nin üzerine çıktı. Bu arada Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi de faiz kararı ile birlikte yükselişe geçti ve 510 seviyelerine geldi
Verilen mesajlar yeterli mi?
PPK tarafından yayınlanan faiz karar metninde, faiz artırımı gerekçesi olarak, “Kurul, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması, fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin başlamasına karar vermiştir” ifadeleri kullanıldı. Karar metninde enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırmanın gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirileceği ifade edildi.
Buradaki ‘gerektiği zamanda’ ifadesi, piyasa oyuncuları tarafından ‘Bir sonraki ay faiz artırımı olmayabilir mi?’ şeklinde bir soruyu gündeme getirdi. Bununla birlikte metinde, parasal sıkılaştırma sürecinin başlaması ile para politikasının etkinliğinin artacağı belirtildi.
TCMB’nin karar metninde ihtiyati tedbirlerin sadeleşmesi için de kademeli geçiş mesajı verildi. Konuyla ilgili olarak metinde “Kurul, mevcut mikro- ve makro ihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirecektir. Sadeleşme süreci, etki analizleri yapılarak kademeli olacaktır” ifadeleri kullanıldı.
“İlk hamle zayıf oldu”
Merkez Bankası’nın faiz kararını DW Türkçe’ye değerlendiren Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ege Yazgan, TCMB’nin faiz kararını ‘Zayıf bir hamle oldu’ sözleri ile değerlendirdi.
[Prof. Dr. Ege Yazgan Fotoğraf: privat]
Faiz bundan sonraki aylarda da kademeli olarak artırılacak olsa bile, enflasyonla mücadeleye yönelik beklentilerin yara aldığını dile getiren Prof. Yazgan, bununla birlikte faize ilişkin yapılan PPK açıklamasının da yetersiz ve ikna edici olmaktan uzak bir metin olduğu görüşünü dile getirdi.
“Ekonomide belirsizlik sürecek”
“Tıpkı faiz artırımı gibi sonrasında yapılan açıklama da daha ikna edici, enflasyonla mücadele konusunda daha sert ve kararlı olabilirdi” diyen Ege Yazgan, mevcut durumda ekonomideki belirsizlik halinin devam ettiğini söyledi.
Olumlu taraftan bakılacak olursa, kademeli bir faiz artırım süreci ile reel sektör üzerindeki olumsuz etkilerin hafifletilmesinin amaçlanmış olabileceğine de değinen Prof. Yazgan, “Ama diğer taraftan baktığınız zaman da kararlı ve hızlı müdahale yapmadığınız zaman da sorunların çözümünde etkisi olmuyor. Örneğin net bir ifade ile ‘Enflasyon düşene kadar faiz artıracağım’ demiyor. Bunu net bir şekilde ortaya koymayınca da enflasyonla mücadele konusundaki beklentiler zayıflıyor” diye konuştu.
Enflasyon ne olacak?
Peki TCMB’nin piyasalar tarafından ‘yetersiz’ bulunan faiz artırımı kararı, vatandaşa nasıl etki edecek?
Uzmanlara göre, faiz artırımının beklentilerin altında kalması sonrasında, yeniden hızlı bir yükselişe geçen döviz kurları nedeniyle önümüzdeki aylarda enflasyonda yeniden yükseliş trendi başlayacak. Bu nedenle asgari ücret zamları gibi önlemlere rağmen, hayat pahalılığı ve zam furyası devam edecek.
[Prof. Dr. Sinan Alçın Fotoğraf: privat]
DW Türkçe’ye konuşan Prof. Dr. Sinan Alçın, yüzde 15’e çıkarılan politika faizinin uluslararası kurumların en düşük artış beklentisinin bile altında kaldığına işaret etti. Küresel piyasa oyuncularının TCMB’nin hiç olmazsa faizi yüzde 20’ye çıkarması beklentisi içinde olduklarını ifade eden Prof. Alçın, “Bu sonuç elbette döviz kurlarında hızlı bir yukarı yönlü hareket başlattı” dedi.
“Kapsamlı reform paketi açıklanmalı”
Eğer bu şekilde kademeli bir faiz artışı planlanıyorsa, bunun ekonomiye olumlu etki etmesi için kapsamlı bir yapısal reformun da açıklanması gerektiğini vurgulayan Sinan Alçın, “Bu tür bir yeni ekonomi programı ortaya konmaz ve reform adımları atılmakta geç kalınırsa, olumsuz beklentilerin şiddeti artacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
İlk etapta enflasyonda yeni zirvelere doğru hareket olabileceğini kaydeden Alçın, şöyle konuştu:
“Bu da sokaktaki hayat pahalılığının artarak devam edeceğini gösteriyor. Öte yandan 8,5 ay sonra bir yerel seçim olduğunu unutmamak gerekiyor. Dolayısıyla genel seçim gündemi masada duruyorken, ekonomi yönetimi de sıkı para politikası konusunda daha kontrollü adımlar atmayı tercih edecek gibi gözüküyor.”
Şimşek’ten ‘büyüme’ vurgusu
Bu arada, faiz kararının ardından sosyal medya hesabı üzerinden yazılı bir açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, piyasalara ‘rasyonel politikalara devam’ mesajı verdi.
Ekonomi felsefelerinin temelinin teşebbüs hürriyeti, piyasa ekonomisi, dışa açık serbest kambiyo rejimi, dalgalı kur sistemi ve enflasyon hedeflemesi modeli ilkeleri tarafından belirlenen çerçeveye dayandığını vurgulayan Şimşek, “Bugün Merkez Bankasının aldığı kararı bu çerçevede değerlendirmek gerek” ifadesini kullandı.
Refah ve kalkınma için sürdürülebilir büyümenin vazgeçilmez ön koşul olduğunu vurgulayan Şimşek, bunun bir yandan yatırımlar ve istihdam artışı diğer yandan da verimlilik artışıyla sağlanabileceğini kaydetti.
Gazeteci* Aram Ekin DURAN