Yeni Bir Denge Siyaseti Mümkün mü?
Türkiye ile AB’nin yeni sayfa açması hem Brüksel’in hem de Ankara’nın Washington karşısında elini güçlendirir. Evet, Biden yönetiminin kabineye koyduğu isimler Ankara-Washington hattında YPG ve S-400’ler konularında zorlu bir sürece işaret ediyor. Biden’ın ekibinin Türkiye’yi eleştiren ya da baskılayan bir politikaya girme ihtimali göz önünde bulundurulmalı.
Prof. Dr. Burhanettin DURAN
Ankara, AB ile yeni sayfa açma konusunda ısrarcı bir diplomasi uyguluyor. Gündemde Yunanistan ile gerilimlerin görüşmeler yoluyla dindirilerek uzlaşma aranması, Kıbrıs görüşmelerinin canlandırılması, Doğu Akdeniz Konferansı düzenlenmesi, göç anlaşmasının yenilenmesi, vize serbestliği ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konuları bulunuyor. AB Konseyi ve komisyon başkanları yakında Türkiye’ye gelecek. Avrupa medyası, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB’ye olumlu yaklaşımındaki samimiyeti sorgularken bazı uzmanlar, AB’nin Biden yönetiminin Türkiye politikasına bakarak karar vereceğini ileri sürüyor. Ankara’nın, Washington ve Brüksel’in eşgüdümlü davranmasıyla sıkıştırılacağını ve denge siyaseti yürütme imkânının olmayacağını iddia ediyor.
Hatta bu iddialara “Türkiye artık, ABD ile Rusya arasında da denge tutturamaz” cümlesi ekleniyor. Bu iddialar reel politiği anlamaktan uzak. Hem ABD’nin yeni küresel liderlik politikasının zorluklarını hem Rusya ve Çin’in karşı hamlelerini hem de AB’nin ABD’den farklılaşan jeopolitik çıkarlarını tespitten uzaklar. Büyük güçler arasında yeni bir dengelenmenin geldiği açık. Bu, yeni gerilimler ve fırsatlar üretecek. Ankara son dört yılın hamlelerinin katkılarıyla yeni dengelere uyum sağlayabilecek güçte.
Transatlantik ittifakın parametreleri
Elbette Biden, Trump’ın aksine NATO ve Transatlantik ilişkileri toparlamaya çalışacak. Demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi değerler etrafında Batı ittifakını güçlendirmeye çalışacak. Ancak kritik konu, bu değerlerin ABD ile AB’nin hangi ortak jeopolitik çıkarlarına hitap edeceğidir. Washington ve Brüksel’in hızlıca ortak Çin ve Rusya politikalarına ulaşabileceğini söylemek hayli zor. ABD’nin Rusya ve Çin ile ilgili kendi sınırlandırma politikalarını Avrupa’ya dayatması durumunda AB ülkeleri arasındaki ayrışmalar derinleşecektir.
Sözgelimi Berlin, Kuzey Akımı 2’den vazgeçebilir mi? Ukrayna ve Gürcistan’ı NATO’ya alma hamlesine Rusya nasıl tepki verir? Her iki ülkenin Rus kontrolündeki bölgeleri ne olacak? Doğu Avrupa’nın Rus korkusu nasıl dindirilebilir? Rusya’nın agresif şekilde sınırlandırılması Rus-Çin yakınlaşması getirir mi? Her dosyada sorulacak çok soru var. Aslında AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell, “yeni Avrupa” gerçeğini hatırlatırken Transatlantik ilişkilerde Obama dönemine dönülemeyeceği uyarısını da yapmış oldu. Yeni Transatlantik ittifakının parametreleri kimin daha fazla çıkarına olacak? Bu sorunun cevabında Rusya ve Türkiye’nin politikaları etkili olacak.
ABD ve AB, Türkiye’ye karşı birleşir mi?
Kanaatimce Türkiye ile AB’nin yeni sayfa açması hem Brüksel’in hem de Ankara’nın Washington karşısında elini güçlendirir. Evet, Biden yönetiminin kabineye koyduğu isimler Ankara-Washington hattında YPG ve S-400’ler konularında zorlu bir sürece işaret ediyor.
Biden’ın ekibinin Türkiye’yi eleştiren ya da baskılayan bir politikaya girme ihtimali göz önünde bulundurulmalı. Washington’un bu olası hatalı politikasına Brüksel’in de otomatik katılmasının Avrupa için hayli riskli olacağı görüşündeyim. Zira Türkiye’nin Batı ittifakı bileşenleri ile gerilimlerinden en olumsuz Avrupa ülkeleri etkilenir. Terörle mücadele ve güvenlikten göç ve ticarete kadar…
Sadece Suriye iç savaşının Avrupa’daki popülizmi, terörü ve göçü ne kadar tetiklediğini hatırlayalım. Yine ABD’nin NATO çerçevesinde olası Rusya’yı sınırlandırma hamlesinde Türkiye kritik önemde. Kuzey Afrika’dan Doğu Avrupa, Akdeniz, Karadeniz ve Güney Kafkasya’ya uzanan denklemde Türkiye artık eskisinden daha etkin bir aktör. Biden döneminde gerilim ve türbülans yoğun olabilir ancak kötümserliğe gerek yok.
Önümüzdeki dört yılda da Türkiye, ABD, AB ve Rusya arasında yeni bir denge siyaseti yürütebilecek imkânlara sahip olacak. Belki Trump dönemine kıyasla daha zorlu, ancak mümkün. Benim önerim Türk-Amerikan ilişkilerinin toparlanması olsa da her seçeneğe hazır olunmalı.
[TÜHA Haber Ajansı, 26 Ocak 2021]