Yeniden Yeni Anayasa Gündemi
TÜHA HABER / SETA Hukuk ve İnsan Hakları Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Cem Duran Uzun, geçen yılın son aylarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları ile birlikte ekonomi, hukuk ve yargı alanında bir reform gündeminin doğduğunu hatırlatarak, bu alanda önemli mesafelerin katedildiğini, insan hakları eylem planı hazırlığının sonuna gelindiğini ve plan açıklandıktan sonra hızlı bir şekilde düzenlemelerin gündeme geleceğinin açıklandığının altını çizdi.
Prof. Dr. Cem Duran Uzun, ‘Yeniden Yeni Anayasa Gündemi‘ni (UHA) Uluslararası Haber Ajansı’na değerlendirerek, bu gündem ile yakından ilgili bir diğer konu olan yeni anayasanın ise kabine toplantısından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından sürpriz bir şekilde tartışmaya açıldığını söyledi..
Neden yeni bir anayasa?
“Tartışmaların başlamasıyla akıllara gelen ilk sorunun, yapılan onca değişikliğe ve özellikle 2017’deki kapsamlı sistem değişimine rağmen neden halen yeni anayasanın gündemde olduğudur” diyen Prof. Dr. Cem Duran Uzun, “Gerçekten de 1982 Anayasası 19 defa değiştirilmiş ve maddelerinin üçte ikisi bu değişimlerden nasibini almıştı. Ancak bütün bu değişimlere rağmen hala yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
Prof. Dr. Cem Duran Uzun, bunun birinci sebebinin, 1982 Anayasası’nın üzerinde hala 12 Eylül darbesinin otoriter ve anti-demokratik gölgesinin bulunduğunu hatırlatarak, Anayasa değişiklikleri ile bu etkiden kurtulmanın mümkün olmadığının anlaşıldığını, Türkiye 12 Eylül Darbesi ile yüzleşmiş ve darbecileri yargılayarak mahkum ettiğini, Ama hala o darbecilerin hazırladığı Anayasa ile yönetildiğini ve bu utancın aşılması gerektiğini açıkladı.
“İkinci bir sebep de bu kadar anayasa değişikliği sonrası Anayasa’da birbiri ile uyumsuz hükümlerin ortaya çıkmasıdır” diyen Prof. Dr. Cem Duran Uzun, Anayasa’nın farklı dönemlerin ruhunu yansıtan hükümlere sahip olduğuna dikkat çekti.
Üçüncüsü, Anayasa’da hala yenilenmesi ve değiştirilmesi gereken maddeler vardır. Çünkü hiç değişmemiş ve 12 Eylül’ün ideolojik otoriter izlerini taşıyan maddeler olduğu gibi, bazı değişiklikler ise ancak vesayetçi sistemin sınırları dahilinde yapılabilmiştir. Bu maddeler gözden geçirilmelidir.
Prof. Dr. Cem Duran Uzun, “Dördüncü ve sonuncu bir sebep ise Türkiye’nin artık demokratik ve katılımcı bir usulle yeni baştan bir anayasanın yapması gereğidir. Önceki Anayasalarımız savaş ya da darbe gibi olağanüstü durumlarda, herhangi bir toplumsal tartışma ve müzakere olmaksızın, devlet katında hazırlanmıştı. Özellikle 1961 ve 1982 Anayasaları darbe yapan askerler ve onlara eşlik eden bürokrasi tarafından kendi öncelikleri doğrultusunda kabul edilmişti” ifadesini kullandı.
2011 Anayasa Uzlaşma Komisyonu tecrübesi: Yeni Anayasa nasıl hazırlanamaz?
“1982 Anayasası kabul edildikten kısa bir süre sonra eleştirilmeye ve yeni anayasa arayışlarına başlandı”ğına vurgu yapan Prof. Dr. Cem Duran Uzun, Yeni anayasa yapımı konusundaki en ciddi girişimin 2011 seçimlerinden sonra kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu ile olduğunu, ancak oluşan olumlu havaya ve güçlü iradeye rağmen sadece 59 madde yazabilen Komisyonun başarıya ulaşamadığını ve dağıldığını belirtti.
Prof. Dr. Cem Duran Uzun, bu konudaki başarısızlığın sebeplerini Komisyonun kuruluş ve çalışma esaslarına ilişkin ilkelerde görmenin mümkün olduğunu aktardı.
Prof. Dr. Cem Duran Uzun, şöyle devam etti:
“Bu çalışma ilkelerinden birincisi; oy oranı ya da milletvekili sayısına bakılmaksızın tüm partilerin Komisyonda üçer milletvekili ile eşit temsil edilmesi ve Anayasa’nın yazımında eşit güce sahip olmalarıydı. Yüzde elli oy alan bir parti ile yüzde on oy alan partinin eşit temsilinin makul bir açıklaması olamaz.
İkincisi ise, her konuda oy birliği ile karar alma prensibiydi. Buna göre, bir maddenin yazılabilmesi için dört siyasi partinin de o metin üzerinde uzlaşması gerekiyordu. Daha ötesi TBMM aşamasında değişiklik yapmak için de partilerin tam mutabakatı aranmaktaydı. Bazı tartışmalı maddelerde bunun mümkün olmadığı, bu çalışma esaslarının belirlendiği ilk günlerde dahi ifade edilmişti.
Üçüncüsü ise, bir siyasi partinin dahi Komisyondan çekilmesinin Komisyonun dağılmasına sebep olacağı kuralıydı. Böylesine yüzde yüz mutabakat ile yeni bir anayasanın hazırlanması en homojen ve uzlaşmacı toplumlarda dahi mümkün değildir. Nitekim benzer olağan demokratik süreçler içerisinde yeni anayasa hazırlayan hiçbir ülkede anayasanın kabulü için böylesine bir mutabakat aranmamıştır.”
Prof. Dr. Cem Duran Uzun, bu tecrübeden hareketle, yüzde yüz mutabakat gibi imkansız koşullar aramadan mümkün olduğunca en geniş mutabakatla bir anayasa hazırlığının yapılması gerektiğinin altını çizerek, başarısızlığa baştan mahkum yöntemlerle bu enerjinin tüketilmemedi çaba sarfedilmesini ifade etti.
Mevcut siyasi koşullarda hiçbir partinin ya da ittifakın tek başına yeni bir anayasa yapacak sayısal gücünün olmadığı bilindiğini anlatan Prof. Dr. Cem Duran Uzun, ayrıca her iki ittifak grubunun da birtakım kırmızı çizgilerle masaya oturacağının anlaşıldığını ve bu durumda anlaşmanın zor olduğu görünse de umutsuz olmamak, anayasal sorunların tartışıldığı bu zeminin başlı başına değerli olduğunu bilmek gerektiğini belirtti.
Prof. Dr. Cem Duran Uzun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hukuk ve ekonomi alanındaki reformları zirveye taşıyacak yeni bir anayasa hazırlanması önerisi ile yeniden siyasete yön verdiğini ve önemli bir kapıyı araladığının altını çizerek ve bu kapının açık kalması gerekliliğine vurgu yaptı.
HABER : Ataner YÜCE & Emekli TRT Muhabiri
[TÜHA Haber Ajansı, 12 Şubat 2021]