YSK: Erdoğan’ın birinci dönemi 24 Haziran 2018’de başladı
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adaylığına yönelik yapılan iki temel itirazı reddeden Yüksek Seçim Kurulu, buna ilişkin kararının gerekçesini açıkladı. Kararda, Erdoğan’ın bu döneminin 2. dönem adaylık olduğu savunuldu.
TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı (TÜHA)’nın ‘Deutsche Welle’den aktardığı Alican ULUDAĞ’ın haberine göre, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı adayı olamayacağına ilişkin yapılan itirazları 30 Mart 2023 tarihinde oybirliğiyle reddeden Yüksek Seçim Kurulu (YSK), gerekçeli kararını kurumun internet sitesi üzerinden açıkladı.
2017’deki referandumla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildiğini anımsatan Yüksek Seçim Kurulu, Erdoğan’ın bu sistemden önceki Cumhurbaşkanlığı’nı “görev süresi” olarak kabul etmedi. YSK, Erdoğan’ın birinci dönem 5 yıllık görev süresinin yeni sistemde yapılan 24 Haziran 2018 seçimleriyle başladığını kaydetti. YSK, Erdoğan’ın diplomasına yönelik itirazları ise “Soyut iddialar. Delilleri araştırma ve toplama görevim yok” diyerek reddetti.
YSK’ya yapılan itirazların temel gerekçesi, Erdoğan’ın ilk olarak 10 Ağustos 2018’de Cumhurbaşkanı seçildiği, ikinci olarak 24 Haziran 2018’de Cumhurbaşkanı seçildiği ve Anayasa’nın 101. Maddesindeki “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmü gereği 14 Mayıs seçimlerinde 3. defa aday olamayacağı iddiası olmuştu.
Ancak YSK’nın kararında, Erdoğan’ın seçildiği ilk dönem, görev süresi hesabında dikkate alınmadı.
‘Başkanlık sistemi’ vurgusu
2017’de yapılan anayasa değişikliğiyle parlamenter hükümet sistemine son verilerek başkanlık sisteminin temel özelliklerini gösteren “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne geçildiği anımsatılan kararda, yeni sistemde Cumhurbaşkanı’nın yürütme yetkisinde “tek başına” ve “tam sorumlu” olduğuna dikkat çekildi.
Yeni sistemde, TBMM ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin “birlikte ve aynı gün yapılmasının zorunlu” olduğu anlatılan kararda; “Anayasa değişikliği öncesinde Anayasanın öngördüğü parlamenter sistemdeki ‘Cumhurbaşkanı’ ile değişiklik sonrasında kabul edilen yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemindeki ‘Cumhurbaşkanı’ – kullanılan lafız dışında – hiçbir bakımdan özdeşlik taşımamaktadır” denildi.
Kararda, Anayasa değişikliğinde 101’inci maddenin son hâlinin, birlikte yapılan ilk TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarih olan 30 Nisan 2018 tarihinde yürürlüğe girdiğine işaret edildi. 24 Haziran 2018 Pazar günü yapılan seçimlerin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içinde Anayasanın 101 ve geçici 21/A maddeleri hükümlerine göre yapılan ilk seçim olduğu kaydedildi.
Anayasa değişikliği raporu ‘delil’ oldu
Kararda, 6771 sayılı Kanun’un TBMM Anayasa Komisyonu Raporunda da değişiklik öncesinde kullanılan “Cumhurbaşkanı” ifadesi ile anayasa değişikliği ile öngörülen yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemindeki “Cumhurbaşkanı” ifadesinin hukuken aynı anlama gelmediğinin anlatıldığına yer verildi. Rapordaki, “Teklif’in kanunlaşması ile getirilen iki dönem seçilebilme imkânında bu düzenlemenin yürürlüğe girmesinden önce görev yapmış Cumhurbaşkanlarının görev dönemlerinin hesaba katılmayacağı tartışmasızdır” ifadesine atıf yapılan kararda, ancak karşıoy bildiren milletvekillerince de bu konuda aksi yönde herhangi bir görüş bildirilmediği anlatıldı.
[YSK, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylığı ile ilgili itirazları reddetmişti. Fotoğraf: Reuters/Presidential Press/M. Cetin muhurdar]
Gül ve Sezer dönemleri de sayılmadı
Kararda, şu değerlendirme yapıldı:
“TBMM Anayasa Komisyonu Raporunda yer alan bu ifadeler karşısında, anayasa değişikliği öncesinde var olan parlamenter sistem döneminde görev yapmış olan Cumhurbaşkanlarının, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi öncesindeki görev dönemlerinin, 6771 sayılı Kanunla değişik 101’inci maddenin uygulanmasında görev dönemi olarak hesaba katılmayacağında kuşku bulunmamaktadır. Buna göre; Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer’in 16 Mayıs 2000 – 28 Ağustos 2007 tarihleri arasındaki, Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün 28 Ağustos 2007 – 28 Ağustos 2014 tarihleri arasındaki, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 28 Ağustos 2014 – 9 Temmuz 2018 tarihleri arasındaki görev süreleri, 6771 sayılı Kanunla değişik 101’inci maddenin uygulanmasında görev dönemi olarak hesaba katılmayacaktır.”
Anayasanın 101’inci ve 6271 sayılı Kanunun 3’üncü maddesine göre Cumhurbaşkanının görev süresinin birlikte yapılan bir önceki seçim tarihi esas alınarak belirleneceği ifade edilen kararda, şu sonuca varıldı:
“Bir başka deyişle, birlikte yapılan ilk seçim 24 Haziran 2018 tarihindeki seçimdir. Buna göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görev süresi Cumhurbaşkanı ve TBMM seçimlerinin birlikte yapıldığı bir önceki seçim tarihi esas alınarak belirleneceğinden ve ‘birlikte yapılan ilk seçim’ tarihi 24 Haziran 2018 olduğundan, birinci dönem beş yıllık görev süresi bu tarihten itibaren başlayacaktır.”
YSK’dan diploma gerekçesi
YSK, Erdoğan’ın yükseköğrenim durumuna ilişkin yapılan itirazı da reddetmişti. Kararın gerekçesinde, Erdoğan’ın “Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü dört yıl süreli lisans diploması”na ilişkin noter onaylı örneğinin YSK’ya verildiği anlatıldı.
İtiraz dilekçelerinde diplomanın sahteliği konusunda somut herhangi bir delil ibraz edilmediği aktarılan kararda, itirazlara konu diplomanın, noter onaylı olduğu vurgulandı.
Noter onaylı diploma örneğinin sahteliğinin ancak mahkeme kararı veya aynı kuvvette başka bir belge ile ispatlanabileceği belirtilen kararda, şu değerlendirme yer aldı:
“Kaldı ki, başvuru sahipleri, diplomanın sahte olduğunu değil, sahteliği konusunda kuşku oluştuğunu, Yüksek Seçim Kurulunun bunu araştırması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Bir başka anlatımla, ibraz edilen diplomanın sahteliğini ortaya koyan somut hiçbir delil sunulmamış, aksine diplomanın sahte olduğu konusunda kuşkular olduğu belirtilerek, bu kuşkunun giderilmesi talep edilmiştir. İddianın soyut olduğu itiraz sahiplerinin kabulünden de anlaşılmaktadır.
298 sayılı Kanun’un 112’nci maddesinde de öngörüldüğü üzere, itiraz eden, delillerini ve gerekçelerini göstermek zorunda olup, seçim kurullarının ve Yüksek Seçim Kurulunun delilleri araştırma ve toplama görevi bulunmamaktadır. Dilekçelerde ileri sürülen hususlara ilişkin olarak yapılan değerlendirmede, Kurulumuzun bu konuda daha önce vermiş olduğu kesinleşmiş çok sayıda kararında da ifade edildiği üzere, iddiaların soyut iddialar olduğu ve hukuken kabul edilebilir nitelik taşımadığı anlaşıldığından, taleplerin reddine karar verilmesi gerekmiştir.”
Gazeteci* Alican ULUDAĞ