Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında dış aktörlerin rolü

UHA HABER / SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörlüğü Araştırma Asistanı Mehmet Çağatay GÜLER, AZerbaycan-Ermenistan sınırındaki çatışmalarda ülkelerin pozisyonları ve çatışmanın geleceğine dair öngörüler konusunda da açıklamalarda bulundu.
Mehmet Çağatay GÜLER, Öncelikle bölgede en önemli aktörlerden biri olan
Türkiye’nin pozisyonunun Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünden, bölgede siyasi çözüm, kalıcı barış ve istikrardan yana olduğunu söyledi.
Ermenistan tarafından yirmi altı yıldır işgal altında bulunan ve bu süreç içerisinde uluslararası hukuka aykırı olarak atılan her adımın bölgedeki barış ve istikrarın sağlanmasının engellendiğine dikkat çeken Mehmet Çağatay GÜLER, Türkiye’nin her fırsatta söz konusu duruşunu ortaya koyduğunu ve bölgede kalıcı barışın tesis edilebilmesi için Dağlık Karabağ ihtilafının Azerbaycan’ın egemenlik hakları ve toprak bütünlüğü bağlamında çözülmesi gerektiğini ifade ettiğinin altını çizdi.
Mehmet Çağatay GÜLER, “Dahası Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde ikili anlaşmazlıklar çözülse dahi Dağlık Karabağ meselesi çözülmeden iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşemeyeceği tüm platformlarda dile getirilmektedir.
Bölgedeki istikrarın ve kalıcı barışın temeli bu noktada yatmaktadır. Aksi takdirde bölgedeki istikrarsızlık uzun vadede devam edecektir” dedi.
Türkiye’nin Azerbaycan ile ikili ilişkilerinin Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi düzeyinde bulunduğunu hatırlatan Mehmet Çağatay GÜLER, aynı zamanda her iki ülkenin de Türk Konseyi üyesi olduğunu hatırlattı.
Mehmet Çağatay GÜLER, Türk Konseyi dahil tesis edilen çoklu mekanizmalar sayesinde siyasi, ekonomik ve askeri başta olmak üzere birçok alanda iş birlikleri gittikçe artttığını açıklayarak, “Bakü yönetiminin içinde bulunduğu çatışma hali ve Ankara ile olan yüksek iş birliği göz önünde bulundurulduğunda Azerbaycan’ın Türkiye’den silah ve diğer muhtelif savunma sanayii ürünlerini ithal etme ihtimali oldukça yüksektir. Çünkü Bakü yönetimi artık envanterlerinin genişletilmesi ve Moskova yönetimine olan bağımlığının azaltılması gerektiğinin farkındadır” dedi.
“Nitekim Azerbaycan Savunma Bakanı Orgeneral Zakir Hasanov 22 Haziran’da Bakü yönetiminin Türkiye’den silahlı insansız hava araçları (SİHA) satın alma
yönünde çabalarının devam ettiğini ve olumlu sonuçlar elde ettiklerini açıklamıştır” diyen Mehmet Çağatay GÜLER, “Dolayısıyla ilerleyen
günlerde Azerbaycan’a insansız hava aracı (İHA) ve SİHA satışının gerçekleşeceğini öngörebiliriz. Aslında bu iş birliğinin yalnızca bahse konu araçlar ile sınırlı kalmaması, Bakü ve Ankara yönetimleri arasında savunma sanayii alanında daha ileri bir ticari angajmana girilmesini de gerektirmektedir” şeklinde ifade etti.
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörlüğü Araştırma Asistanı Mehmet Çağatay GÜLER, Rusya –benzeri kriz alanlarında yaşandığı gibi– iki tarafla da görüşüp çatışmayı bitirmeye çalıştığına dikkat çekerek, Süreç içerisinde Rus Dışişleri Bakanlığı ve Kremlin üst düzey yetkililerinin iki taraf ile görüşerek ara buluculuk yapmış, tarafları çatışmayı bitirmeye ve itidalli olmaya çağırdığını hatırlattı.
Mehmet Çağatay GÜLER, Çatışmanın uzamasından ziyade ara ara tekrar etmesi Moskova’nın bölgedeki çıkarları için yeterli bulunduğunu,.yukarıda açıklandığı gibi bölgede çatışmanın sürmesinin Rusya’ya askeri, ticari ve siyasi nüfuz
sağladığını, aynı zamanda Batı ülkelerinin ve kurumlarının bölgede etkin olmalarının, nüfuz sahibi olmalarının engellendiğini ifade etti.
“Bu minvalde Rusya hem milli güvenliğini ve büyük güç statüsünü tahkim ederken hem de çıkarlarını maksimize etmektedir” diyen Mehmet Çağatay GÜLER, diğer ülkelere bakıldığında bunlarda Türkiye ve Rusya benzeri bireysel bir pozisyon veya inisiyatifin olmadığının görüldüğünü ve bu iki ülke dışında başka
herhangi bir ülke –ara buluculuk rolü dahil– konuya müdahil olacak bir görev yüklenmediğini açıkladı.
Mehmet Çağatay GÜLER, “Zaten söz konusu ara buluculuk rolü daha çok uluslararası kurumlar aracılığıyla yürütülmektedir. Bu noktada AGİT tarafından kurulan ABD, Fransa ve Rusya’nın eş başkanlıklarını yaptıkları Minsk Grubu aracılığıyla başta Batılı devletler olmak üzere diğer ülkelerin konuya dahil olduğunu görmekteyiz. AGİT gibi kurumlar üzerinden yüklenilen misyondan ötürü birçok devlet bireysel olarak konuya müdahil olmamaktadır” dedi.
Minsk Grubu’nun son saldırı sonrası yalnızca ateşkes ihlallerini kınadığını, tarafları gerginliği tırmandırmamaya ve doğrudan iletişim kurmaya davet ettiğini hatırlatan Mehmet Çağatay GÜLER, Sorunun ortaya çıktığı ilk günden beri varlığını koruyan Minsk Grubu’nun ne bir somut çözüm ne de bu amaçta bir yol
haritası elde edebildiğine vurgu yaptı.
SONUÇ
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörlüğü Araştırma Asistanı Mehmet Çağatay GÜLER, sonuç bölümünde de Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında dış aktörlerin rolü hakkında bilgi verdi.
Mehmet Çağatay GÜLER, günümüzde Ermenistan’ı siyasi çözüme zorlayacak
şartların mevcut olmadığını hatırlatarak, Uluslararası kamuoyu ve kuruluşların bu sorun için gerekli mesaiyi harcamadığını, sorunu göz ardı etmediğini ve gerekli yaptırımları uygulamadığını ifade etti.
“Ermenistan’ın hukuka aykırı attığı adımlar için bir caydırıcılık söz konusu olmadığı için fiili işgali bırakıp siyasi çözüme gitmesi zor görünmektedir” diyen Mehmet Çağatay GÜLER, bölge ülkeleri tarafından caydırıcılık sağlayacak
askeri bir inisiyatifin de bulunmadığını, dolayısıyla Erivan yönetiminin yirmi altı yıldır uluslararası hukuka aykırı olarak işgal altında tuttuğu Dağlık Karabağ bölgesini bırakması için hiçbir neden olmadığının altını çizdi.
Mehmet Çağatay GÜLER, “Dolayısıyla Ermenistan siyasi çözüme yanaşmayarak elde ettiği kazançları koruma ve bölgedeki varlığını tahkim etme gayesi
içerisindedir. Ancak bu sayede yukarıda belirtilen bölgedeki hedeflerini gerçekleştirebilecektir” dedi.
“Diğer çatışmalardan farklı olarak bu defa Azerbaycan lideri İlham Aliyev’in retoriği sertleşmiş ve halk daha önce görülmeyen şekilde meydanlar, sokaklar, caddeler ve Meclis önünde toplanıp protestolar gerçekleştirmiştir” diyen Mehmet Çağatay GÜLER, Lakin bu çatışmanın da diğerleri gibi daha fazla büyümeden sonlanması beklendiğini ve 2016’da çok daha sert geçen dört günlük çatışmanın bu konuda önemli bir emsal teşkil ettiğini açıkladı.
Mehmet Çağatay GÜLER, Yakın zamanda yeni bir çatışma yaşanma ihtimalinin düşük olsa da orta ve uzun vadede çatışmaların yaşanacağının öngörülebileceğini ve İki ülke arasında yıllardır Tovuz’dakine benzer şekilde devam eden çatışmanın ilerleyen dönemde de süreceğinin altını çizdi.
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörlüğü Araştırma Asistanı Mehmet Çağatay GÜLER, Bölgedeki gerginlik azalsa ve mevcut çatışma dursa da Dağlık Karabağ’daki ihtilafın Azerbaycan’ın egemenlik ve toprak bütünlüğü bağlamında çözülmediği sürece iki ülke arasındaki gerginliğin devam edeceğini ve Sonuç
olarak da Dağlık Karabağ’ın donmuş çatışma statüsünü korumaya, Rusya da bölgedeki gücünü ve nüfuzunu tahkim etmeye devam edecek gibi göründüğünü kaydetti.
MEHMET ÇAĞATAY GÜLER
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörlüğü’nde araştırma asistanı olarak çalışmaktadır. Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunudur.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Avrasya Çalışmaları Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini birincilikle tamamlamıştır. Roma La Sapienza Üniversitesi’nde
Siyaset Bilimi eğitimi almıştır. Hamburg Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde tez araştırmalarında bulunmuştur. Building a Nuclear Empire: Nuclear
Energy as a Russian Foreign Policy Tool in the Case of Turkey adlı kitabın yazarı olan Mehmet Çağatay İtalyanca, Rusça ve İngilizce bilmektedir. Rus iç ve dış
politikası, Kafkasya, Orta Asya siyaseti, Avrasya jeopolitiği, enerji ve su politikaları konularında çalışmaktadır.
[TÜHA Haber Ajansı, 26 Temmuz 2020]