Siyonistler yeryüzünü cehenneme çevirmekten vazgeçmeyecekler

ABD’nin eski başkanlarından Franklin Delano Roosevelt’in dünya siyasetini anlamak açısından yol gösterici mahiyette çok önemli bir sözü vardır. Kendisi der ki; “Siyasette hiçbir şey tesadüf değildir. Bir şey vuku buluyorsa, o şeyin önceden planlandığından emin olabilirsiniz.”
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
Yazar Av.Hamit Serdar Yılmaz
Dolayısıyla etrafımızda gerçekleşen hadiselere bu açıdan da bakmak gerekir. Gerek Suriye gerekse Suriye münasebetiyle gündemden silinmeye çalışılan Gazze’deki ilhak ve katliam konularını buna göre de düşünmek gerekir. Zira biliyoruz ki İsrail’in ibrani takvimine göre 2024 yılı itibariyle 5784.yıldır devam eden Arz-ı Mev’ud şeklinde Siyonist bir ideal var. Bu idealin gerçekleşmesi için Siyonistler yeryüzünü cehenneme çevirmekten vazgeçmeyeceklerdir. Diğer yandan ise özellikle bu Siyonistlere bağlı olarak ortaya çıkan evanjelikler ve onların da dünya hakimiyeti için bekledikleri Mesih’in gelmesi için Armagedon dedikleri Kıyamet Savaşı için Tanrı’yı kıyamete zorlamak şeklindeki sapık ve batıl inançları ile siyonistlerden geri kalır yanları yoktur. Hal böyle olunca şuur Müslüman için en temel esas olmaktadır.
Bu pencereden baktığımızda bize kahraman gibi gösterilmeye ve kabul ettirilmeye çalışılan IŞID artığı HTŞ’nin başı Coulani daha önceden ifade ettiğimiz gibi İsrail’e, ABD’ye ve diğer batılı devletlere olumsuz bir söz söyleyemiyor. Tam aksine takım elbise ve kravat takarak şirin görünüyor. Açıklamalarıyla da artık uslu bir çocuk olduğunu, ABD’ye ve İsrail’e kendisinden bir zarar gelmeyeceğini deklare ediyor. Hatta ABD geçtiğimiz günlerde Heyet Tahrir Şam (HTŞ) silahlı örgütünün lideri Ahmet Hüseyin eş-Şara, yaygın bilinen adı ile Muhammed Colani’nin başına önceki senelerde konulan 10 milyon dolarlık ödülü geri çektiklerini bildirdi. Ama aynı Colani sözkonusu İran ve Hizbullah olunca çekinmeden düşman ilan edip konuşabiliyor. Coulani’ye geçmişte IŞID saflarında Irak’ta Müslümanlara yaptığı katliamlar sorulduğunda ise; kusura bakmayın, gençtim diyerek geçiştiriyor. Binlerce mazlumu öldürmesinin sorumluluğunu genç olmasına yüklüyor. Irak’a sözde ABD’ye karşı savaşmak için giden şahıs nasıl bir düşünce evrimi geçiriyorsa ABD’ye saldıracağı yerde Müslümanlara saldırıyor ve elini, katlettiği Müslümanların kanına boyuyor. Müslümanı katletmenin bu kadar kolay olduğunu itiraf ediyor. Böyle bir kafa yapısı şuan Şam civarının merkez olduğu Orta Suriye’nin başına getirilmiş durumda.
…
Bir diğer açıdan bu şahsın başında olduğu HTŞ, halen terör örgütü olarak ülkemizce de kabul edilmektedir. Nitekim İç İşleri Bakanlığı’nın linkini verdiğim https://www.terorarananlar.pol.tr/terorarama/ara/%E2%82%AC4eicCBOyrQpVbWgWZbIdKA== sayfasına 25/12/2024 tarihi itibariyle girdiğinizde onlarca HTŞ’li teröristin kırmızı, sarı, turuncu, gri listelerde Türkiye tarafından arandığını görebiliyorsunuz. Üstelik bunlara ödül konularak aranan kişiler.
Şuan HTŞ yanında öne çıkarılan diğer isim ise defakto özerk olan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin silahlı gücü Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı diye tanıtılan Türkiye ve İslam düşmanı Mazlum Abdi. İslam inancını Suriye için tehdit olarak gören bir isim. Kendisi Amerika Birleşik Devletleri Özel Harekat subaylarının da yer aldığı ekipte bulunan bir isim.
2018’de Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı sözcüsü Albay Robert Manning, basın toplantısında Mazlum Abdi hakkında “IŞİD‘den kurtarılan bölgelerde general Mazlum’u ve Suriyeliyerel güvenlik güçlerini desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullanarak desteklerini belirtmişti.
20 Ocak 2025 günü Washington’da yapılacak ABD Başkanı Trump’ın resmi yemin törenine davet edilerek ABD desteğinin devam ettiği ve ABD için ne kadar önemli bir isim olduğu da gösterilmiş oldu.
Kendisi basına verdiği mülakatta HTŞ’den bahsederken “artık ortak sınır çizgilerimiz var” diyerek Suriye’nin bölündüğünü de ilan etmiş oluyor. Akabinde ise“Suriye’nin tüm halkları arasında yapıcı bir diyaloğa ve bu siyasi sürecin sonucu olarak herkesin haklarının anayasal zeminde saygı göreceği yeni bir Suriye’ye yol açacak gerçek ve temsili bir siyasi sürece ihtiyacı var” ifadelerini kullanarakadem-i merkeziyet ve kanton istekleriyle bölünmenin kesinlikle olacağını belirtiyor.