5 Soru: Koronavirüs Salgınının Avrupa Hava Yollarına Etkisi
TÜHA HABER / Avrupa’nın önde gelen hava yolu şirketleri hangileridir? AB hava yolları şirketleri Birlik ülkelerinin tahliye operasyonlarında nasıl bir rol oynadı? Avrupa hava yollarının koronavirüs salgınına karşı aldığı tedbirler nelerdir? Koronavirüs salgını Avrupa’daki hava yolları şirketlerini ekonomik olarak nasıl etkiledi? Avrupa’daki hava yolları şirketlerinin geleceğine ilişkin neler öngörülebilir?
1. Avrupa’nın önde gelen hava yolu şirketleri hangileridir?
Hava yollarının büyüklüğünü tespit etmek için birbirinden farklı bazı kriterler göz önünde bulundurulmaktadır. Seçilen kriterlere göre sıralama da değişmektedir. Örneğin uçuş noktaları sayısı karşılaştırma kriteri olarak ele alındığında Türk Hava Yolları’nın (THY) 322 destinasyonla Avrupa hava yolları arasında birinci sırada yer aldığı görülmektedir. 2019 yolcu sayılarına bakıldığında ise İrlanda merkezli özel bir şirket olan Ryanair Hava Yolları toplam 152 milyon yolcuyla birinci sıradadır. Ryanair hava yolları ayrıca Avusturya merkezli Laudamotion, Polonya merkezli Ryanair Sun (2017’ye kadar Buzz) ve Malta Air şirketlerini de bünyesinde bulundurmaktadır. Filo büyüklüğüne bakıldığında ise Avrupa’da en fazla uçak sahibi olan hava yolu Lufthansa Grubu’dur. Ancak taşınan yolcu sayısına bakıldığında Lufthansa Grubu 145 milyon yolcuyla hava yolları sıralamasında ikinci sırada yer almaktadır. Alman devletinin yüzde 20 oranında hisse sahibi olduğu Lufthansa Grubu merkezleri Avrupa’nın farklı ülkelerinde bulunan Swiss Airlines, Austrian Airlines, Brussels Airlines ve Eurowings gibi birçok hava yolları şirketini de kapsamaktadır.
En büyük hava yolları sıralamalarında ön sıralarda yer alan Air France-KLM ise Fransa (yüzde 14,3) ve Hollanda’nın (yüzde 12,7) hissedar olduğu bir başka hava yolları şirketidir. Bu kuruluş aynı zamanda İtalyan hava yolu Alitalia’nın yüzde 25’ine de sahiptir.
2-AB hava yolları şirketleri Birlik ülkelerinin tahliye operasyonlarında nasıl bir rol oynadı?
Birçok hava yolu şirketi koronavirüs (Covid-19) sebebiyle alınan önlemler çerçevesinde sınırların kapatılmasıyla yurt dışında mahsur kalan kişileri ülkelerine getirmek için özel uçuşlar düzenledi. Bu uçuşlar ilgili devletler ve AB komisyonu tarafından da desteklendi. AB Komisyonu AB ve üçüncü ülke vatandaşlarını Avrupa’ya getirtme amaçlı yaklaşık 200 uçuşun finansmanını üstlendiğini veya organizasyonuna katkı sağladığını açıkladı. AB Komisyonunun yaptığı açıklamaya göre yaklaşık 47 bin kişi bu uçuşlarla ülkelerine dönebildiler.
Söz konusu uçuşların bir kısmı ise AB çatısı altında değil Birlik ülkelerinin ulusal imkanlarıyla gerçekleşti. Örneğin Almanya çeşitli hava yollarıyla beraber çalışarak yaklaşık 250 bin vatandaşını ülkesine geri getirebildiğini açıkladı. Bu yapılan müdahale için Parlamentodan 100 milyon avroluk bütçe alan hükümet uçuşların maliyetinin daha sonra yolcular tarafından üstlenileceğini duyurdu. Ancak önceden bir fiyat belirlenmediği için yolcuların ne kadar ödemeleri gerektiği halen bilinmemektedir. Bu çalışmalarda Almanya’nın en önemli partneri Lufthansa ve Lufthansa Grubu içinde yer alan Eurowings şirketiydi. Bu iki hava yolu şirketi Alman Dışişleri Bakanlığının talimatıyla en az 34 bin Alman ve AB vatandaşının Almanya’ya getirildiğini açıkladı.
Genel olarak Lufthansa Grubu’nun diğer AB ülkeleri için de koronavirüs salgını sürecinde önemli bir partner olduğu söylenebilir. Lufthansa Grubu’nun sadece Almanya için değil başka AB ülkeleri için de önemli bir rol oynadığı görülmektedir. Alman hükümeti dışında özellikle Avusturya, Belçika ve İsviçre hükümetleri de Lufthansa Grubu içinde yer alan Austrian Airlines, Brussels Airlines, Edelweiss, Eurowings ve Swiss Airlines uçuşlarından faydalanmıştır. Bu kapsamda 13 Mart-20 Nisan arasında Lufthansa Grubu’na bağlı hava yolları tarafından gerçekleştirilen uçuşlar sayesinde toplam 90 bin kişi Avrupa’ya geri getirilmiştir. Bunun dışında AB hava yollarının kapasitesinin yetersiz olduğu durumlarda AB vatandaşlarının mağdur olmasını önlemek için THY devreye girmiştir. THY’nin AB ülkeleriyle beraber yürüttüğü çalışması sonucunda Avrupa ülkelerinde mahsur kalan Türk vatandaşlarının Türkiye’ye, Türkiye’de bulunan AB vatandaşlarının da kendi ülkelerine dönüşü sağlanabilmiştir. THY 20 Nisan’da başlattığı ve bütün salgın sürecinde devam ettirdiği tahliye operasyonunda yaklaşık 60 ülkeye 200’e yakın uçuş gerçekleştirmiştir. Bu uçuşlarda en az 25 bin Türkiye vatandaşı ülkeye geri getirilebilmiştir. Türkiye birçok AB ülkesinin aksine yabancı ülkelerde mahsur kalmış vatandaşlarından bilet fiyatının ödenmesini istememiştir.
Hükümetlerin koronavirüs salgını sebebiyle aldıkları önlemler çerçevesinde sınırların kapatılması ve uçuşların iptal edilmesinin turizm üzerindeki olumsuz etkilerinin yanında bu gelişme yabancı iş gücüne muhtaç olan Avrupa ülkelerinin tarım sektörüne de darbe vurmuştur. Yabancı iş gücü açığını karşılamak için yine hava yolları devreye girmiştir. Örneğin Eurowings şirketi Alman hükümetiyle beraber çalışarak binlerce tarım işçisini Doğu Avrupa’dan Almanya’ya getirmiştir.
3-Avrupa hava yollarının koronavirüs salgınına karşı aldığı tedbirler nelerdir?
Mart itibarıyla pek çok hava yolu şirketi uçuşlarını büyük bir oranda durdurmuştur. Haziran’a kadar sadece 80 uçak ile faaliyet göstermiş olan Lufthansa Grubu Haziran itibarıyla bunu 160’a yükseltmiştir. İrlandalı Ryanair uçuşlarını 1 Temmuz’da başlatıp uçuş kapasitesini yüzde 40 oranında faaliyete sokmuştur.
Avrupa hava yolları şirketleri uçuşlarını yeniden başlatabilmek için çeşitli önlemler almıştır. Bu bağlamda tüm hava yolları şirketleri yolcularına maske takma zorunluğu getirmiştir. Bunun yanı sıra bazı hava yolları şirketleri koltukların bir kısmını boş bırakıp uçakların doluluk oranını düşürerek koronavirüse yakalanma tehlikesini azaltmayı amaçlamıştır. Örneğin easyJet ve Wizz Air bu yönteme başvurmuştur. Hava yolları şirketlerinin bir kısmı birçok uçuşta görevli olan ve günde yüzlerce insanla temasta bulunmak durumunda kalan personelini korumak amacıyla daha sıkı önlemlere başvurmuştur. Örneğin THY kabin personeli için özel olarak koruma kıyafetleri kullanmıştır. Hava yollarının koronavirüs salgınına karşı aldıkları bir başka önlem ise uçakların özel olarak temizlenip dezenfekte edilmesidir.
Hava yolları şirketleri sadece uçaklarda değil aynı zamanda hava limanlarında da önlemler almıştır. Örneğin Lufthansa Temmuz’da Frankfurt Havalimanı’nda koronavirüs test merkezi kurmuştur. Bu test merkezinde yolcuların talep etmeleri halinde ücret karşılığı koronavirüs testi yapılabilmektedir.
4-Koronavirüs salgını Avrupa’daki hava yolları şirketlerini ekonomik olarak nasıl etkiledi?
Hükümetlerin koronavirüs salgınına karşı aldığı önlemlerden dolayı Avrupa hava yolları sektörü ekonomik olarak çok büyük bir darbe almıştır. Avrupa’nın en büyük hava yolları şirketlerinin birçoğunun seferlerini uzun bir süre boyunca durdurduğu ve bundan dolayı da ağır ekonomik güçlüklerle karşılaştığı görülmektedir. Pek çok hava yolu şirketi bundan dolayı birçok çalışanını işten çıkarmak zorunda kalmıştır. Örneğin Air France-KLM koronavirüs salgının getirdiği güçlüklerden dolayı Mart-Temmuz arasında yüzde 95 oranında ekonomik bir kayıp yaşadığını açıklamıştır. Bu krizden dolayı Air France-KLM hem Fransa hem de Hollanda hükümetlerinden önemli oranda maddi destekler almıştır. Fransa hükümeti Air France hava yollarını 7 milyar ve Hollanda hükümeti de KLM hava yollarını 3,4 milyar avroyla desteklemiştir. Bu iki devletin büyük finansal yardımlarına rağmen Air France-KLM yönetimi 2022 sonuna kadar yaklaşık 7 bin 500 çalışanını işten çıkarmak zorunda olduğunu açıklamıştır.
Almanya’nın en büyük hava yolu şirketi olan Lufthansa da hükümetten önemli bir maddi destek almıştır. Alman hükümeti yaklaşık 9 milyar avro ile Lufthansa şirketine yardımda bulunurken bunun karşılığında şirket hisselerinin yüzde 20’sine sahip olmuş ve aynı zamanda yönetim kurulunda da iki kişi ile temsil hakkı elde etmiştir. Buna rağmen Mart 2020’den Ağustos 2020’ye kadar 3 milyar avroluk bir kayıp yaşayan Lufthansa şirketi 22 bin çalışanını işten çıkarması gerektiğini açıklamıştır.
Hükümetlerden yardım alan bir başka hava yolları şirketi İskandinav hava yolu SAS Grubu’dur. SAS, ortağı olan Danimarka (yüzde 15) ve İsveç (yüzde 15) hükümetleri tarafından toplam yaklaşık 274 milyon avro ile desteklenmiştir. Koronavirüs krizinden en fazla etkilenen hava yollarının başında kuşkusuz İtalyan hükümetinin büyük ölçüde hissedarı olduğu Alitalia hava yolları şirketi gelmektedir. Alitalia koronavirüs salgını öncesinde de birçok krizden geçmiş ve en son 2017’de yaşadığı krizden ancak İtalyan hükümetinin yardımıyla kurtulabilmiştir. Koronavirüs salgınından dolayı İtalyan hükümeti Alitalia’ya bir yandan 500 milyon avro para yardımı sağlarken diğer yandan da Mart 2020’de şirketi tamamen kamulaştırma kararı almıştır.
Devletlerin hava yolu şirketlerine bu çapta destek sağlamalarına en fazla itiraz başta Ryanair olmak üzere özel şirketlerden gelmiştir. Ryanair CEO’su Michael O’Lary devletlerin uçak şirketlerine verdiği finansal desteğin serbest piyasa kurallarına aykırı olduğunu öne sürmüş ve AB Komisyonuna bu yardımlara yönelik müdahale çağrısında bulunmuştur. O’Lary aksi takdirde Avrupa’nın havacılık sektörünün kalıcı bir şekilde hasar göreceğini açıklamıştır. Ryanair CEO’su devletlerin ekonomik yardımlar aracılığıyla özel hava yolu şirketlerine müdahalede bulunmasını önlemek amacıyla Air France-KLM’ye, İskandinav hava yolları SAS Grubu’na ve Lufthansa’nın aldığı desteğe karşı yasal işlemler başlatmış ve Finnair’in Finlandiya’dan aldığı parasal desteği de AB mahkemesine taşıyacağını açıklamıştır.
5-Avrupa’daki hava yolları şirketlerinin geleceğine ilişkin neler öngörülebilir?
Öncelikle koronavirüs salgını nedeniyle ortaya çıkan bu krizin hava yolları sektörü üzerindeki etkilerinin gelecek yıllarda da devam edeceği öngörülmektedir. Birçok hava yolu şirketinin bu süreçte ekonomik olarak çok büyük bir zarar görmüş olması hava yolu sektörünün bu krizden çıkış süresini de uzatmaktadır. Avrupa havacılık sektörünün geleceğine ilişkin farklı senaryolar öngörülebilir. Sorun yaşayan birçok hava yolu şirketi bu krizin sonucunda iflas edecek veya faaliyet kapasitesini önemli oranda küçültecektir. Koronavirüs salgını bittiğinde ve salgına karşı alınan önlemlerin kalkması sonucunda krizi atlatabilen hava yolları şirketlerinin rakipleri de azalmış olacaktır. Bu hava yolları şirketleri eğer faaliyetlerini krizden sonra da sürdürmeyi başarabilirlerse kriz öncesi döneme göre daha güçlü bir durumda olabilecekleri öngörülebilir. Bu bağlamda koronavirüs krizi sonrasında THY’nin önemli bir avantaja sahip olacağı düşünülmektedir.
Bir başka senaryo ise koronavirüs salgınından etkilenen Avrupa toplumunun seyahat alışkanlığının değişeceği yönündedir. Bu durumda pandemiden dolayı önemli bir travma yaşamış olan Avrupa toplumunun gelecek yıllarda daha az seyahat edeceği ve hava yollarını da daha az kullanacağı iddia edilmektedir. Avrupa toplumu böylesi bir davranış değişikliğine gidecek olursa havacılık sektörüne ilişkin talebin düşeceği ve bu durumun da ekonomik olarak zayıflamış olan hava yolları şirketleri arasında rekabeti arttıracağı öngörülebilir. Dünyada küreselleşmenin geldiği noktada salgın bittikten sonra böyle bir senaryonun gerçekleşmesi oldukça düşük bir olasılıktır.
Genel olarak Avrupa havacılık sektörünün hangi yönde bir gelişme göstereceğini bugünden öngörmek çok zordur. Ancak sektörün gelecek yıllarda da bu krizin etkileriyle baş etmek zorunda kalacağı bir gerçektir. Kriz süresince hükümetler öncelikle ortak oldukları şirketlere veya sektörün büyük şirketlerine yönelik önemli oranda finansal destek sağlamıştır. Bununla birlikte hükümetlerin –Almanya’nın Lufthansa’ya yaptığı gibi– finansal destek karşılığında direkt yönetim üzerinde etki sağlaması veya –Alitalia örneğinde görüldüğü gibi– hava yolları şirketini tamamen kamulaştırması sonucunu doğurmuştur. Bu gelişmeler gelecekte Avrupa hava yolları sektörü üzerinde Avrupa hükümetlerinin daha etkin bir rol oynayacağını da göstermektedir.
Safa MAZI & SETA Stratecist
[TÜHA Haber Ajansı, 15 Eylül 2020]