enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
08:02 Hollanda’ya Türk göçünün 60. yılı röportajın 2. bölümü…
07:33 DSÖ’nün pandemi anlaşması hakkında internette yer alan iddialar doğru mu?
23:56 MSB kaynakları: Yunanistan’ın deniz yetki alanları planlaması uluslararası hukuka aykırıdır
23:43 Doktorlardan, Önder açıklaması: Genel durumu düne göre iyi
23:33 Devlet Bahçeli: CHP ve yönetimi bitmiş bir hikayenin siyaset ayağıdır
22:49 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terörsüz Türkiye hedefimize ulaşacağız…
22:21 Kitap: “Son Teknoloji Faciası-Zeki Ama Çalışmıyor”…
21:52 Adalet Bakanı Tunç, Kocaeli’nde “Sırrı Süreyya Önder’in rahatsızlığı nedeniyle ‘Terörsüz Türkiye’ süreci ötelendi”…
21:27 Kocaeli’nde katıldığı Yargı ve İş Dünyası Sempozyumu’da konuşan Adalet Bakanı Tunç, “Yargı, kendi mecrasında yürür”…
20:59 CHP’nin 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde gerçekleşen 38. Olağan Kurultayı’nın iptaline ilişkin açılan davaya başlandı.
20:39 İletişim Başkanı Altun’dan İstanbul Havalimanı‘ndaki üçlü pist operasyonuna ilişkin paylaşım…
08:52 “Sınırlarla Yüzleşmek: Beceriler ve Değerler” uluslararası konferans gerçekleşecek…
08:23 (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter Dergi’nin 100. sayısı çıktı…
08:09 Merz hükümeti dış politikada nasıl bir rota belirledi?…
07:54 Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Macaristan ziyaretine soruşturma…
22:51 İktisatçı Mahfi Eğilmez, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yönetimine bugün yapılacak yılın 3. Faiz kararı öncesinde önemli bir öneride bulundu…
22:28 TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Can Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararının Genel Kurul’da okutulmasına tepki gösterdi…
22:10 Kalp krizi geçiren DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, uzun süren bir ameliyatın ardından yoğun bakıma alındı…
20:07 Rümeysa Öztürk davasında yargıçtan “anayasa krizi” uyarısı…
19:35 TBMM’de okunan AYM’nin Can Atalay kararı AK Parti’yi kızdırdı…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Avrupa “yeni sayfa” için Türkiye’den ne bekliyor?

Avrupa “yeni sayfa” için Türkiye’den ne bekliyor?
23.01.2021
A+
A-

TÜHA HABER / Türkiye, AB ile yeniden yakınlaşmak istiyor. Peki Avrupa, demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti alanlarında yükümlülüklerini yerine getirmediği için AKPM’nin denetiminde olan Türkiye’den ne istiyor? 

Ankara, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerde “yeni sayfa” açmak istediğini söylüyor. Bu kapsamda Gümrük Birliği ve göç mutabakatını güncellemek, vize serbestisinde ilerleme kaydetmek ve böylece özellikle son dört yılda iyice yıpranan ilişkileri yatıştırıp normalleştirmek istiyor. Peki AB ne istiyor? Türkiye, AB’nin gözünde nasıl normalleşir?

AB, her şeyden önce Türkiye’nin “Avrupa değerlerine” geri dönmesini istiyor. Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve hukuk devletine saygının özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası “erozyona uğradığını” düşünüyor. AB, o tarihten bu yana da Ankara’ya, Avrupa Konseyi üyeliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini hatırlatıyor. AB ve Türkiye arasında yeni bir sayfa açılması için Avrupa’nın beklentilerini ve çatışma noktalarını derledik.

Türkiye denetim sürecinde

Türkiye “demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti alanlarında Avrupa Konseyi üyeliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği” gerekçesiyle Nisan 2017’de Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) tarafından yeniden “denetim sürecine” alınmıştı. AKPM her ne kadar bir AB organı olmasa da 1990’lı yıllarda Avrupa’nın eski sovyetik rejimlerini Batı demokrasisine dönüştürmek için icad edilmiş bu denetim süreci, kısaca “Kopenhag siyasi kriterleri” olarak tanımlanan ölçütler şeklinde tanımlamak mümkün. Ankara, 2005’te AB ile katılım müzakerelerine başlamadan önce gerçekleştirdiği reformlar sayesinde Haziran 2004’te AKPM’nin denetim sürecinden -şartlı da olsa- çıkarılmış, bu gelişme AB’nin Türkiye ile müzakerelere başlaması için referans olmuştu.

Türkiye’nin AİHM kararlarına uyması isteniyor

AİHM kararlarının uygulanması Avrupa Konseyi, AKPM ve AB açısından olağanüstü önemli bir gösterge. Ankara, bir Avrupa Konseyi organı olan AİHM’nin bazı kararlarını “siyasi” oldukları gerekçesiyle uygulamıyor. Bu bağlamda Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş kararları son bir yılda sembol hale geldi. AİHM, Kavala ve Demirtaş’ın “hukuki değil siyasi nedenlerden ötürü hapiste olduklarına” kanaat getirip “derhal ve koşulsuz serbest bırakılmalarına” hükmetti. Bu iki karar, Ankara’nın gerek Avrupa Konseyi gerekse AB ile ilişkilerinde apayrı birer gündem maddesine dönüşmüş durumda. Venedik Komisyonu, Avrupa İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi (CPT), Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi ve Avrupa İnsan Hakları Komiseri gibi diğer Avrupa Konseyi organlarının hazırladıkları Türkiye raporlarında yer alan tavsiyeler de AB tarafından referans alınıyor. Bu raporlarda Türkiye’deki yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, anayasal değişiklikler, seçim kanunları, yerel yönetimlere müdahale, siyasi partilerin yasaklanması, ifade ve medya özgürlüğü, cezaevi koşulları ve her türlü ayrımcılıkla mücadele gibi konular ön plana çıkıyor.

Kıstas yaratan Avrupa Parlamentosu

Türkiye-AB ilişkilerinde Avrupa Parlamentosu (AP) da devrede. AP, Türkiye-AB ilişkilerinde geri planda görülse de her yıl hazırladığı Türkiye raporlarıyla aslında kıstaslar belirliyor. Bu raporlar ilişkilerin gidişatına yön veriyor; Avrupa Komisyonu ve AB Konseyi üzerinde baskı oluşturuyor. Türkiye’ye yönelik AB mali yardımlarının son yıllarda kesintiye uğraması, örneğin, AP tarafından alınan bir kararla başladı. AP içinde Türkiye tartışmalarının büyük ölçüde Yunan ve Kıbrıslı Rum parlamenterler tarafından yönlendiriliyor olması ve diğer üye ülkelerin parlamenterlerinin bu duruma seyirci kalması da bir başka sorun. AP cephesindeki bu tabloya Ankara’nın iki taraf arasındaki Karma Parlamento Komisyonu (KPK) çalışmalarını frenleyerek yanıt vermesi iletişim kanallarını tıkamış durumda. Normal şartlarda KPK’nin iki taraf arasındaki ilişkiler açısından itici güç işlevi görmesi gerekiyor.

Gümrük Birliği ve vize serbestisinin koşulları

AP son yıllarda aldığı kararlarla Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği’nin güncellenmesini “insan hakları ve temel özgürlükler alanlarında ilerleme” koşuluna bağladı. Bir diğer deyişle, bu alanlarda ilerleme kaydedilmediği takdirde Gümrük Birliği’nin güncellenmesiyle ilgili müzakerelere başlanması, başlansa da AP engelinin aşılması zor görünüyor. Vize serbestisi konusunda da benzer bir manzara mevcut. İnsan hakları ve temel hak ve özgürlüklerle ilgili somut adımlar atılmaması halinde AP ve üye ülkelerin ulusal parlamentolarından bu konuda onay almak kolay değil. Dahası, bu yıl Almanya gelecek yıl ise Fransa en önemli seçimlerini yaşayacaklar. Bu iki ülkede, aşırı sağcı ve popülistler dışında hiçbir siyasi parti ve lider şu anda Türkiye’nin AB dosyasını, hangi boyutuyla olursa olsun, gündeme getirmek niyetinde değil. AP ayrıca bu yıl Mart ayında oylayacağı Türkiye raporunda bir ilke daha imza atacak ve ilk defa Türkiye ile üyelik yerine özel ilişki formüllerinin tartışmaya açılması çağrısında bulunacak.

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu dün Brüksel'de AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'le görüştü Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Brüksel’de AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’le görüştü

Türkiye’nin dış politikası ve çıkar çatışmaları

AB açısından Türkiye’yle ilişkilerin bir de giderek zemin kazanan dış politika boyutu var. Bu boyuta verilen önem AB içinde ülkeden ülkeye değişiyor. Ankara’nın son yıllarda yürütüğü dış politika ve gerçekleştirdiği askeri müdahaleler kimi AB ülkelerinin ulusal çıkarlarıyla bağdaşmıyor. Suriye, Libya ve Yukarı Karabağ krizlerine müdahale ve Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’yle yaşanan gerilim son yıllarda Türkiye adının AB içinde sistematik biçimde olumsuz yankılanmasına neden oldu. Ankara’nın Atina ve Kıbrıslı Rumlarla yaşadığı kronikleşmiş sorunlara ek olarak, AB’nin lokomotif güçlerinden biri olan Fransa’nın Türkiye ile ilişkileri bu krizler nedeniyle kopma noktasına geldi.

Avrupa’da İslam tartışmaları

Burada bir parantez açıp Fransa gibi Müslüman nüfusun yoğun olduğu Batı Avrupa ülkelerinde İslam’la ilgili son yıllarda süregelen tartışmanın Türkiye-AB ilişkilerini ister istemez etkilediğini hatırlatmakta fayda var. Başta Fransa olmak üzere kimi AB ülkeleri Türkiye’yi bu tartışmada pozitif bir unsurdan ziyade “sorun” olarak görüyor ya da öyle görmeyi yeğliyor. Özetlemek gerekirse; Türkiye AB içinde bozulan imajını düzeltmek için, pratikte uygulanacak somut siyasal ve hukuksal reformlara imza atmak zorunda. Bunun için Avrupa’daki en önemli en önemli müttefiki ise 1949’dan bu yana üyesi olduğu Avrupa Konseyi. Türkiye’nin ayrıca AB kurumlarından ziyade Avrupa’da sokaktaki sıradan vatandaşın kalbini fethedecek adımlar atması gerekiyor. Sokaktaki Avrupalı’yı kazanamayan Türkiye’nin, Türkiye hakkında kararlar alacak Avrupalı politikacıları ikna etmesi mümkün değil.

Haber: Kayhan Karaca / DW

[TÜHA Haber Ajansı, 23 Ocak 2021]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.