“Batı Derhal Taleban ile Görüşmeli”
TÜHA HABER / Kabil neden bu kadar hızlı düştü? Neden Batılı devletler 20 yıldır savaştığı Afganistan’da bu kadar hızlı kaybetti? Taleban değişti mi? Batı şimdi ne yapmalı? Taleban ile diyalog mümkün mü? VOA Türkçe Afganistan’da neler olduğunu ve ülkenin geleceğini Avrupa Birliği’ne Pakistan-Afganistan danışmanlığı yapan, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IRIS) araştırmacısı Georges Lefeuvre ile konuştu.
(TÜHA) TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı‘nın Avrupa Temsilcisi Tuba Nur TÜRKEL’in ‘VOA‘den aktardığı Arzu Çakır’ın söyleşisinde, Pakistan ve Afganistan uzmanı antropolog Lefeuvre, Taleban ile derhal diyaloğa geçilmesi gerektiğini savundu ve Batılı devletlerin dikkatini Peştun halkı arasındaki kırılmaya çekti.
VOA Türkçe: Başta ABD olmak üzere bütün dünya şaşırdı. Kabil neden bu kadar hızlı düştü?
Georges Lefeuvre: Kabil’in düşüşü çok hızlıydı. Bırakın ABD’yi, Taleban’ın kendisi bile bu hıza şaşırdı. Taleban’ın planı tahliye işlemleri bittiğinde Kabil’e girmekti.
”Kısa vadeli neden Trump”
VOA Türkçe: Nasıl oluyor da 20 yıllık müdahaleye rağmen, 20 yıl boyunca beslenen bir sistem bu kadar hızlı düşüyor?
Georges Lefeuvre: Bunun iki açıklaması var. Kısa ve uzun vadeli nedenler. Kısa vadede bunun nedeni Donald Trump. Ama herşey Trump’ın yüzünden oldu demek de doğru değil. Bu kadar uzun bir çatışmanın tek sorumlusu son 3-4 yılda uygulanan politikalar olamaz. Ama Trump açıklamalarıyla sadece sonu hızlandırdı. Şöyle açıklayalım. Trump Afganistan ile ilgilili çok hatalı cümleler kurdu.
Trump Doha’da Taleban ile müzakerelere girdi. Tüm dünya orada Doha Barış Anlaşması’ndan söz etti. Halbuki ordaki bir barış anlaşması değil, ‘yabancı güçlerin Afganistan’dan çekilmesi’ anlaşmasıydı. Doha’da yalnızca Amerikalılar ve Taleban vardı. Afgan halkı temsil edilmedi. Diğer koalisyon güçleri yoktu. 23 Aralık 2018’de, Doha sürecinin daha başında Trump, çoğu Peştun olan Taleban ile görüşmek üzere, Kunduz bölgesinden Peştun kökenli bir Amerikalı olan Zalmay Halilzad’ı özel elçi olarak atadı. Halilzad, Amerikalılar adına Eylül 2018’de müzakereleri yürütmek için görevlendirildi. Bu dönem aynı zamanda Baradar’ın serbest bırakıldığı bir dönemdi. Zalmay Halidzad, Abdulgani Baradar’ı çok iyi biliyordu ve müzakereleri onunla yürütmek istedi. Baradar o dönemde, daha yeni serbest bırakılmıştı.
VOA Türkçe: Trump’ın yanlış sözleri dediniz, nelerdi bunlar?
Georges Lefeuvre: Donal Trump CBS’te, “Şimdi Taleban’ı biliyorum. İyi çocuklar ama yorgunlar. Hepimiz yorgunuz. Askeri gücün yarısını çekiyorum. Çocukları eve getireceğiz” dedi. Burada Taleban anladı ki, güç dengesi kendilerinden yanaydı. Çünkü Trump, neye mal olursa olsun gitmek istiyordu.
VOA Türkçe: Bu Doha anlaşmasına nasıl yansıdı?
Georges Lefeuvre: Doha anlaşması çok yorumlandı ama iyi okunmadı. Amerikalılar, sadece ABD için değil, herkes adına imza attı. Eşref Gani hükümeti 10 Mart’tan önce 5 bin Taleban mahkumunu serbest bıraktı. ‘’Taleban’a yönelik yaptırımlar kaldırılmalı, Taleban kara listeden çıkarılmalı’’ dediler. İngilizler ya da NATO’nun imzası yok anlaşmada. Bu da Trump’ın BM adına da imza atması anlamına geliyordu.
VOA Türkçe: Yani Trump herkes adına Doha’da imza attı?
Georges Lefeuvre: ABD, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Doha anlaşmasının kabul edilmesi ve tanınmasını isteme taahhüdünün altına imza attı. 10 Mart 2020’deBMGK’nın 15 daimi üyesi tarafından, 2513 sayılı karar ile, Doha anlaşması oybirliğiyle kabul edildi. Joe Biden iktidara geldiğinde, bu anlaşmayı elinde buldu. Biden, Obama’nın yardımcısı iken, ABD askerlerinin sayısının arttırılmasına karşıydı ve göreve geldiğinde ordunun çekilmesini istedi. Ama kendi yöntemiyle. Doha Anlaşması’nın yeniden ele alınmasını istedi. Bunun üzerine Baradar, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’i aradı ve “Bay Biden’a hatırlatır mısınız lütfen, ABD Doha anlaşmasını değiştiremez. BMGK’dan geçti bu anlaşma” dedi. Biden, burada hiçbir şey yapamayacağını anladı. 14 Nisan’daki konuşmasında, “Elbette ben böyle bir anlaşma imzalamazdım ama ABD hükümeti bunu imzaladı, dolayısıyla uymak durumundayım” diyerek, bu anlaşmayı “en hızlı şekilde çekilme en güvenli yöntem olacak” diyerek uygulamaya koydu.
VOA Türkçe: Taleban bu durumu görerek hızlı mı hareket etmiş oldu?
Georges Lefeuvre: Trump, herkesi ortak bir yenilgiye dahil etti, Joe Biden birşey yapamazdı, Taleban da Biden’ın bir şey yapamayacağını anladı. Ve bu durum Taleban’a büyük bir koridor açtı. 14 Nisan’da Taleban 400 bölgeden 73’üne sahipti. Sekiz hafta sonra 220 bölgeyi ele geçirdiler; 4 ay sonra da Kabil’i aldılar. Bu kısa vadeli hatanın en önemli göstergesi.
VOA Türkçe: Uzun vadeli hatalar neydi?
Georges Lefeuvre: ABD’li güçlerin, eski sömürgeci güçler İngilizler, Fransızlar, batının dünyanın geri kalanından daha üstün oldukları, silah gücüyle bir takım şeyleri değiştirebilecekleri inancı hatanın uzun vadeli nedenleriydi. Peştun halkı arasında, Afganistan’ın 1747’deki bağımsızlığına uzanan derin bir kırılma var. İngilizler bu kırılmayı büyüttü. Resmen savaşmasa da Pakistan ve Afganistan arasında bir türlü kapanmayan bir yara açıldı. Tüm Taleban’ın bu kırılma bölgesinden geldiğini ve Peştun olduklarını düşünürseniz, Afganistan’da bitmeyen savaşın nedenlerini anlarsınız. Eğer bir yara kapanmazsa, bakteriler yarayı daha da ciddi bir hale getirir ve iltihap kapan yara büyür. Peştun kırılması, bölgeden gelen bulaşan El Kaide, Ben Laden, IŞİD gibi bakterilerle birlikte, pek çok yeni yaralar açtı. Amerikalılar ya da Fransa da bunu anlamadı.
VOA Türkçe: Bugün sanki bazı gerçekler anlaşılmaya başlandı, ne dersiniz?
Georges Lefeuvre: Umarım, ama emin değilim. Zira son yaşananlar herkes için ama özellikle de Batı için çok korkunç bir ders.
VOA Türkçe: Taleban’ın iktidarı alması diğer örgütlerde nasıl bir etki yaratır? İntihar saldırısı düzenleyen IŞİD’in Horasan kolu, bölgede dengeleri değiştirebilir mi?
Georges Lefeuvre: Eskiden El Kaide Afganistan’da Taleban’ı kontrol eden bir güçtü. Ama bugün Taleban, El Kaide’yi kontrol edebiliyor. Bu diğer ülkeler için çok önemli. Taleban’ın zaferi, El Kaide Afrika örgütleri ya da diğer gruplara Irak’ta, Suriye’de, Kuzey ve Orta Afrika’da güç duygusu verecek. Bu gerçek bir tehlike. IŞİD Horasan’a gelince, inanılanın tersine, çok zayıf, Afganistan’da çok az militanı var. Bir de Rusya, İran gibi ülkeler Taleban’dan değil, IŞİD’den daha çok rahatsız.
VOA Türkçe: Neden Rusya ve İran, IŞİD’den çekiniyor?
Georges Lefeuvre: Taleban, kendi milli sınırları içinde bir İslami emirlik kurmak istiyor. Yerel ve Afgan bir örgüt. İran’a, Buhara’ya Semerkant’a gidip savaşmak istemiyor. IŞİD ise, Horasan sınırlarında kendisini tanımlıyor. 1747’de Afganistan kurulmadan önce Horasan, Hazar Denizi’nden Buhara ve Semerkant’tan geçen, Afganistan’ın tümü, İran’ın kuzeydoğusuna kadar uzanan bu büyük bölge. Bu nedenle İranlılar ve Ruslar özellikle Putin, Taleban’dan çok IŞİD-Horasan’dan korkuyor. Bu nedenle İran ve Rusya her zaman Taleban’ı destekledi. Kandahar’dan Kunar bölgesine kadar Taleban, IŞİD’i püskürttü.
VOA Türkçe: Peki eğer Taleban kontrol altında tutma gücüne sahipse, IŞİD neden hala tehdit?
Georges Lefeuvre: IŞİD sayıca az ama rahatsız etme gücü yüksek. En büyük silahları yoksul bombası dediğimiz insan bedeni; intihar saldırıları ile çok büyük kayba yol açıyorlar. IŞİD militanları, toprakları ve askeri güçleri olmasa da, intihar saldırıları örgütün kapasitesine büyüteç etkisi yapıyor. Yani reel güçlerinin üzerinde bir görüntü veriyor. Bugün Taleban, Afganistan’da IŞİD’i bitimek istiyor. İşte bu nedenle başta söylediğim gibi Taleban, Kabil’i bu kadar hızlı almak istemiyordu. Tahliyelerin sonuçlanmasını beklemeyi tercih ediyordu.
VOA Türkçe: ABD ve İngiliz istihbaratı uyardı, Taleban güçlü ise neden IŞİD, büyük can kaybına yol açan Kabil havaalanı saldırısını yapabildi?
Georges Lefeuvre: Kabil’in alınması sırasında iki tehlike vardı. Birincisi Taleban’ın kendi savaşçılarını kontrol edememe tehlikesi. Bu tüm silahlı hareketlerin seyrinde görülen bir durum. Yani Taleban üyesi bazı militanların ülkede saldırı düzenlemesi ya da tabanın, örgütün üst kadrolarının “sakin kalın” çağrısına uymaması tehlikesiydi. Bu olmadı. 19 Ağustos’ta Şii mahallesinde Aşure bayramı vardı, Taleban bırakın saldırmayı, mahallenin güvenliğini sağladı. Aynı gün, 19 Ağustos 1919’da Kabil’de bağımsızlık bayramı vardı. Ve herşey normal geçti. Yani ilk tehlike atlatılmıştı.
‘’Havaalanına yığılma IŞİD için bulunmaz fırsattı’’
VOA Türkçe: İkinci tehlike binlerce kişinin havalimanına akın etmesi sonucu oluşan karmaşa mıydı?
Georges Lefeuvre: Evet ‘panik havası’ korkusuydu. Kabil’in bu kadar hızlı düşmesi üzerine bütün ülkeler acil tahliye operasyonlarına başladı. Türkiye, Rusya ve İran hariç pek çok ülke elçiliklerini boşaltmak ve yurttaşlarını tahliye etmek için yarıştı. Afganistan’ı bilenler tehlikeyi gördü. IŞİD’in Taleban’dan intikam almak istemesi durumunda, havaalanındaki yığılmalar onlar için bulunmaz fırsattı. Ben birkaç medya organına bunu söyledim. Ve korktuğumuz gibi de oldu. IŞİD gerçek bir tehlike. Bu intihar saldırıları ile kaos yaratılabilir ve maaledef iç savaş tehlikesi hala uzaklaştırılmış değil! Taleban bir an evvel ülkede güvenliği sağlamalı.
VOA Türkçe: Batı’nın hızla Taleban ile görüşmesi gerektiği görüşünü destekliyorsunuz bu durumda?
Georges Lefeuvre: Kesinlikle, Taleban ile konuşulmalı ve bu hızla yapılmalı. İçeride durum kaosa dönüşmeden. Askeri ya da ekonomik baskı sadece savaşı uzatır. Taleban diğer etnik gruplara açılarak, iddia ettiği gibi kapsayıcı olabildiğini gösteren bir açılım yapmalı. Koalisyon adımı gibi, sembolik bir açılım gösterebilirler. Afganistan’daki savaş ancak halk arasındaki kırılma iyileştiğinde sona erecek.
“Pençşir direnişinin hiçbir şansı yok”
VOA Türkçe: Pençşir direnişi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bir güç oluşturabilirler mi?
Georges Lefeuvre: Bu direnişin hiçbir şansı yok. Bu bir Fransız fantazisi. Genç bir idealist Ahmed Mesud. Umarım kaderi babası gibi olmaz. Onun imajını taklit ediyor. Ancak güç dengelerine bakıldığında maalesef hiçbir şansı yok, başka bir dünyadan geliyor. Pencşir vadisi tümüyle Taleban güçleri tarafından çevirilmiş durumda. Nuristan ve Kunar’ın içinde olduğu Doğu bölgesi dahil. Yani, mitlerle oynanıyor, ateşle oynanıyor bu hikayede.
VOA Türkçe: Türkiye ve Avrupa için etkisi ne olur?
Georges Lefeuvre: Genel anlamda Avrupa devletleri göçmen dalgasından korkuyor. Ama ben buna inanmıyorum. Gerçek göç yükünü Pakistan ve İran çekecek ve de Türkiye de bu sorunun kapsamında. Sanırım Avusturya, Fransa, İtalya, çok büyük bir dalga ile karşılaşmaz. Calais kampındaki Afgan sayısı biraz artabilir ama Afganlar çok hızlı adapte olan bir halk. Dev bir göç krizi olacağını düşünmüyorum.
VOA Türkçe: Peki önümüzdeki dönemden ne bekleyebiliriz?
Georges Lefeuvre: Kurgu politikası yapmak istemiyorum. Eğer IŞİD saldırılarına devam ederse kötü günler bekliyor. Yaklaşık 50 yıldır Afganistan ve Pakistan’da pek çok görevde bulundum. Köylülerle sohbet ettim. Köylüler, halk, sosyal tabakalar Taleban tarafından yönetilmek istemiyorlar. Bu net. Ama Afgan halkı, iç savaşın Taleban’dan daha kötü olduğunu düşünüyor. Eğer Taleban, halka biraz nefes aldırır, güvenliği istikrarı sağlamayı başarırsa, o zaman başka bir şey oluşturulabilir. Aksi taktirde, hala iç savaşa kadar varan kötü ihtimaller uzaklaştırılmış değil. Taleban yetkilileri 1996-2001’deki örgüt unsurlarının tersine, artık büyük konferans salonlarının yabancısı değil. Diplomatik temasları var. Dünya tarafından tanınmak, meşru olmak istiyorlar. Bunun için “insani yüzü olan bir emirlik” olduklarını göstermek istiyorlar. Taleban’ın burada olmasından mutluluk duymak olanaklı değil ama belki de bölgede ‘kötünün iyisi’ bir çözüm olabilir?
‘’AB Peştun halkı arasında kırılmayı gidermeli’’
VOA Türkçe: Önümüzdeki günlerde Batılı devletler ne yapmalı?
Georges Lefeuvre: Batılı devletler Kabil ve İslamabad arasında mekik diplomasisi yaparak Peştun halkı arasındaki kırılmayı giderebilirler. AB danışmanlığı görevim nedeniyle bunu AB yetkililerine de söylüyorum. Taleban tümüyle Peştunlar’dan oluşuyor. Yapılabilecek en iyi adım bu kırılmayı tamir etmek olacaktır. O zaman sorunun köklerine inilmiş olur.
Söyleşi : Arzu ÇAKIR & Paris
[TÜHA Haber Ajansı, 31 Ağustos 2021]