Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Diyarbakır’ın kaderi Türkiye’nin kaderidir”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Milletimizin birliğini, vatanımızın bütünlüğünü, devletimizin ebed müddet gücünü, Ahmet Arif’in ifadesiyle, bu yılanlara, bu çıyanlara yedirmeyeceğiz.” dedi.
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
“Diyarbakır’ın kaderi Türkiye’nin kaderidir”
Diyarbakır’ın huzuru unutmayın, Türkiye’nin huzurudur. Diyarbakır’ın refahı unutmayın, Türkiye’nin refahıdır. Diyarbakır’ın kaderi Türkiye’nin kaderidir. Diyarbakır Türkiye’de en çok sahabeye ev sahipliği yapan, ortak medeniyetimizin mirası İslam’ın mührü bir şehirdir. Bu şehrin tarihi boyunca her şeyden çok birlikte yaşama hakkına kundak olduğu dost da, düşman da çok iyi bilir.
Bizim kardeşliğimiz, unutmayın, İslam kardeşliğidir. Bizim kardeşliğimiz, kader kardeşliğidir. Bizim kardeşliğimiz, orduları Diyarbakır’ı fetheden, dönemin gavurlarına karşı gaza eden, adalet timsali Hz. Ömer kardeşliğidir. Bizim yoldaşlığımız, Hz. Ebubekir yoldaşlığı; gönüldaşlığımız, Hz. Ali gönüldaşlığıdır. Bizim cömertliğimiz ve konukseverliğimiz, Hz. Osman misalidir. Bizim kardeşliğimiz daha dün işgalcileri denize dökerken omuz omuza mücadele ettiğimiz istiklal ve istikbal kardeşliğidir.
“Kardeşliğimiz, bu ırmakları kıskandıracak güzelliktedir”
Dicle ve Fırat nasıl tabi ve tazeyse, bizim kardeşliğimiz de bu ırmakları kıskandıracak tazelikte ve güzelliktedir. Bizim kardeşliğimiz Diyarbakır surlarından daha muhkem, daha sağlam, daha aşılmaz ve daha görkemlidir. Sahabelerden, Selçuklulardan, Artuklulardan, Eyyubilerden, Akkoyunlulardan, Osmanlılardan izler taşıyan Diyarbakır’ın her bir ferdi bu kadim medeniyetin asli mirasçısıdır. Bakınız, bu bölgede halk müziği en zengin olan yer Diyarbakır’dır. Müşterek hayatımızı, müşterek duygularımızı anlatan Diyarbakır türküleri, tek başına nasıl bir millet olduğumuzu dünyaya göstermeye yeter. Ne diyor o güzel Diyarbakır türküsünde: “Bahçede yeşil çınar boyu boyuma uyar. Ben seni gizli sevdim, bilmedim alem duyar.” Evet, biz sizi gizli değil hep aleni sevdik, açıktan sevdik. Sadece sevmekle kalmadık. Yatırımlardan, hak ve özgürlüklere kadar her alanda eşi benzeri görülmemiş hizmetlere, eserlere kavuşturduk.
“İdeolojilerine uygun, suni bir tarih icat etmeye çalışıyorlardı”
Biz işte böyle bir aşkla Diyarbakır’a hizmet ederken birileri ne yapıyordu? İdeolojilerine uygun, suni bir tarih icat etmeye çalışıyorlardı. Milletimizi inancından ve kültüründen uzaklaştırma peşinde koşuyorlardı. Mayası Müslümanlıkla yoğrulan yurdu bölmek için uğraşıyorlardı. Bu topraklarda kardeşliğin altını oymak için türlü oyunlar çeviriyorlardı. Bu gayretlerinin gerisindeki sinsi niyetleri gayet iyi biliyoruz. Kim desteklerse desteklesin. Küçük çıkarlar uğruna bu tür ihanet projelerine payandalık edenlerin sonu hüsran olacaktır. Selahaddin Eyyubi’nin gaza arkadaşlarını, emperyalist emellerine alet etmeye çalışanlar, hepimizin ortak hasmıdır.
“Milletimizin birliğini bu yılanlara yedirmeyeceğiz”
Varsın eli kanlı katiller, tefrika amaçlarıyla ihanetlerini örtmeye çalışsın. Biz Diyarbakır’la yürümekten kopup gelen kardeşlik türkülerimizi söylemeye devam edeceğiz. Milletimizin birliğini, vatanımızın bütünlüğünü, devletimizin ebed müddet gücünü, Ahmet Arif’in ifadesiyle, bu yılanlara, bu çıyanlara yedirmeyeceğiz.
“Bu millete nice acılar yaşatan emperyalist oyunun son halkasını bozma aşamasındayız”
Neredeyse yarım asırdır bu millete nice acılar yaşatan, evlatlarından ayıran, bu milletin geleceğini karartan emperyalist oyunun son halkasını da Allah’ın izniyle bozma aşamasındayız. Bölgemizde yaşanan her hadise, oynanan yıkıcı oyunun, sergilenen alçak senaryonun gerçek yüzünü biraz daha açığa çıkarmaktadır. Bizi birbirimize düşürmek isteyenlerin süslü ve yaldızlı kavramlarla örtmeye çalıştıkları sinsi niyetleri ortaya dökülmektedir. Yine bir Diyarbakır türküsünün sözleriyle ifade edecek olursak: “Diyarbakır etrafında bağlar var, fitil işler yüreğimde yara var. Sen gidersen, benim başka kimim var? İsterim ki bir gün evvel gelsen.”
Evet, bizim birbirimizden başka kimimiz var? Soruyorum size. İyi günümüzde, sevincimizi, kötü günümüzde, üzüntümüzü paylaşacağımız, beraber gülüp, beraber ağlayacağımız kimimiz var? Hayatın her alanında etle tırnak gibi birbirine geçmiş insanları ayırmaya kalkmak zulmün en büyüğü değil midir? Bölgemizde ve dünyada birliğini, beraberliğini, kardeşliğini kaybedenlerin yaşadıkları acıları sizler de görüyorsunuz. Vatanına sahip çıkan ve bunları korumayanların, devletine sahip çıkıp güçlendirmeyenlerin, hayallerini ve hedeflerini aynı vizyon etrafında bütünleştirmeyenlerin, velhasıl, ülkesinin ve insanının üzerine titremeyenlerin akıbetlerinin nasıl berbat olduğunu sizler de takip ediyorsunuz.
“Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edeceğiz”
Bizi birbirimizden ayırmak isteyenlerin gayesi ne size ne de bize iyilik etmek değil, kendi köhne düzenlerini sürdürebilecekleri bir ortam oluşturmaktır. İşte bunun için, yaşadığımız toprakları ortak vatanımız yapan bin yıllık hamuru kim bozmaya, kim zehirlemeye kalkarsa karşısına hep beraber biz dikileceğiz. Nasıl bir asır önce sırt sırta verip emperyalistlerin elinden ülkemizi kurtarmış ve cumhuriyetimizi kurmuşsak, şimdi de omuz omuza verecek, Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edeceğiz.
“Diyarbakır’sız bir Türkiye, yetim kalır”
Nasıl cumhuriyet tarihi boyunca, tek parti faşizminin darbelere kadar nice badirelere birlikte göğüs germişsek demokrasi ve kalkınma tırmanışını da birlikte yapacağız. Unutmayınız, tıpkı 81 vilayetimizin her biri gibi Diyarbakır’sız bir Türkiye, yetim kalır. Tıpkı 783 bin kilometrekare vatan toprağının her karışı gibi Türkiye’siz bir Diyarbakır öksüz kalır.
“Son yarım asırdır yaşadığımız sancılara artık dur deme vaktidir”
Son bir buçuk asırdır, bilhassa da son yarım asırdır yaşadığımız sancılara artık dur deme vaktidir. Artık yeni şeyler söyleme vaktidir. Türkiye’nin uzunca bir geçmişe sahip, terörle mücadele serencamını doğrusuyla ve yanlışlarıyla tarihimizin bir parçası olarak kayıtlardaki yerini almıştır. 40 yılı aşan bu uzun mücadele sürecinde güvenlik güçlerimizden, kamu görevlilerimize ve masum vatandaşlarımıza kadar binlerce şehit verdik. Şehitlerimizin aziz hatıraları ilelebet kalbimizin en mutena köşesinde yaşayacaktır. Attığımız her adımın, şehitlerimizin canları pahasına bize emanet ettikleri ülkemizin geleceğini güvence altına alma gayesi taşıdığından kimsenin şüphesi olmasın.
“Sadece elimizi değil, tüm gövdemizi taşın altına koymaktan çekinmedik”
Tabii bunun yanında terör örgütü tarafından gasp edilerek ve kandırılarak dağa çıkartılan bölge insanımızın on binlerce evladı hayatını kaybetti. Bölücü örgütün zorla dağa kaçırdığı evlatlarına tam 5 yıldır kavuşma mücadelesi veren Diyarbakır annelerinin acılarını da çok iyi biliyoruz. Aynı şekilde milyonlarca insanımız ata yurdundan, köyünden, evinden ayrılıp başka şehirlere gitmek zorunda kaldı. Ülkemizin kalkınması, milletimizin refahı için kullanmamız gereken yüz milyonlarca dolar kaynağı terörün önünü kesmek için harcadık. En kıymetli varlığımız olan beşeri sermayemizi uzun yıllar hakkıyla değerlendiremedik.
Yine bu dönemde vesayet karşısında sivil siyaseti güçlendiremedik. Demokrasimiz terör aracılığıyla yönlendirilmiş, yıpratılmış, hak ettiği seviyelere gelmesi engellenmiştir. Hiç şüphesiz rahmetli Özal’dan beri terör meselesini bitirmek için farklı yöntemler konuşulmuş, kimi teşebbüslerde bulunulmuştur. Biz de hükümetlerimiz döneminde terörle sadece güvenlik araçlarıyla mücadele etmedik. Terörü bitirmek için çok ciddi inisiyatifler aldık. Sadece elimizi değil, tüm gövdemizi taşın altına koymaktan çekinmedik. Ancak karşımızdaki yapı bu ülkenin ve bu milletin değil, bölgesel ve küresel güçlerin sesine kulak verdiği için bu çabalar hedefine ulaşamadı.”