Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimizin gözbebeği olan imam hatip okulları Menderes’in döneminde açıldı”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aydın Atatürk Kent Meydanı’nda düzenlenen mitingde halka yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin her 3-5 ayda bir siyasetin krize girdiği eskinin kelebek ömürlü koalisyon günlerine dönmemesi için hepimize görev düşüyor” dedi.
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
“Bunları gümbür gümbür sandığa gömeceğiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
Tabloyu görüyorsunuz. Bay Bay Kemal kimlerle el ele? Teröristlerle el ele. Ve bu Selo, Diyarbakır’da 51 Kürt kardeşimizin katline neden oldu. Yasin Börü yavrumuzu bunlar şehit ettiler. Ben buradan Aydın’daki Kürt kardeşlerime de sesleniyorum. Bunların bu halini görüp de hala CHP’ye, İP’e, HDP’ye oy verir misiniz? Vermeyeceğiz… Onun için bunları gümbür gümbür sandığa gömeceğiz. Karşımızdaki tablo bu. Ne diyor Bay Bay Kemal? Selo’yu diyor çıkaracağız. Bu ne millidir ne yerlidir. Öyleyse bu hesabı kim sorabilir? Milletim ve bu kardeşiniz. Soracağız, Türkiye’nin her 3-5 ayda bir siyasetin krize girdiği eskinin kelebek ömürlü koalisyon günlerine dönmemesi için hepimize görev düşüyor.
21 yılda sabırla inşa ettiğimiz kazanımların sürmesi için her birimize çok önemli sorumluluklar düşüyor. Pazara kadar olan kısıtlı vakti çok iyi değerlendirmemiz lazım.
“Menderes’i idama götürenler kimlerdi?”
Merhum Menderes, ömrünü ülkemizin demokratikleşmesine, güçlenmesine ve kalkınmasına adamış büyük bir devlet adamıydı. Başbakanlığı döneminde Türkiye’nin ekonomik açıdan daha müreffeh, siyasi olarak daha demokratik ve özgür olabilmesi için mücadele etti. Demokrasi ve kalkınma yolunda çok büyük mesafe de aldı. 18 yıllık hasretin ardından minarelerimizden ezanı Muhammediler onun döneminde yükseldi. Menderes’i idama götürenler kimlerdi? O günün CHP’si… Şu andakilerin ondan farkı yok, aynı. Bunlar sadece masanın etrafında fırıldak çeviriyorlar. Tek parti faşizminin camilerimizin kapılarına vurduğu zincir onunla kırıldı. Ama bunlarda tezgah çok, fırıldak çok, onun için bakarsınız türbe türbe dolaşırlar. Milletimizin gözbebeği olan imam hatip okulları Menderes’in döneminde açıldı.
Köylü ayağındaki çarığı ilk kez onun döneminde çıkarabildi. Çiftçimiz traktörle, sanayicimiz yolla, elektrikle, makinayla, vatandaşımız en temel hak ve hürriyetlerle onun döneminde tanıştı. Cumhurla Cumhuriyet arasındaki uçurumlar ilk kez onunla kapanmaya başladı. Milletimiz Menderes’te bizatihi kendini gördü. Ülkesi için çalışan, koşturan, samimi bir siyasetçi gördü. İnsanımız ilk defa milletimizin derdiyle dertlenen gerçek manada bir halk adamı gördü. Böyle gördüğü için de Menderes ve arkadaşlarına girdiği tüm seçimlerde sahip çıktı, onları daima bağrına bastı. 14 Mayıs 1950… Menderes’in ‘yeter, söz milletindir’ diyerek başladığı yolculuğu 27 Mayıs darbesiyle maalesef son buldu.
27 Mayıs sıradan bir darbe asla değildir. 27 Mayıs, her şeyden önce 14 Mayıs’ın bir rövanşıdır. 27 Mayıs, milletten asla yüz bulamayan CHP’yi tank namlusuyla iktidara getirme operasyonudur. 27 Mayıs’ın senaristi CHP’dir. Yapımcısı CHP’nin bürokrasi, akademi ve medyadaki uzantılarıdır. Baş aktörü de CHP’nin milli şefidir. Sandıktan çıkamayacağını anlayan CHP’nin genel başkanı il il dolaşarak milleti kışkırtmış, müdahaleye ortam hazırlamıştır. CHP medyası da bu provokasyon siyasetine o dönem çanak tutmuştur. Üniversite öğrencilerinin kıyma yapıldığı iftirası… Düşünebiliyor musunuz? Bu yalanı uydurdular. Menderes’in uçaklar dolusu altın kaçırdığı yalanına kadar her türlü kepazelik sergilenmiştir. Sandık dışı yollarla iktidar arayışı CHP için asla yeni bir durum değildir.
“Bu süreçlerin aynısını biz de yaşadık”
Bu, milletten şamarı yedikleri 1950’den itibaren CHP’nin milli sporudur. Daha sonra da rahmetli Özal başta olmak üzere birçok siyasetçimiz bu tarz yöntemlerle sindirilmek istenmiştir. Bu süreçlerin aynısını biz de yaşadık. Tek parti faşizmi temsilcilerinin yalanlarının, iftiralarının hedefi olduk. Mahkeme kararıyla önümüzü kesmek istediler, vesayetle gözümüzü korkutmayı denediler, MİT Kumpasıyla müsteşarımız üzerinden bizi hedef aldılar, Gezi olaylarında sokaklarımızı ateşe vererek bizi sindirmeye çalıştılar.
17-25 Aralık girişiminde şimdi bizzat Bay Bay Kemal’in montaj olduğunu itiraf ettiği kayıtlar üzerinden milli iradeyi gasbetmeye yeltendiler. 15 Temmuz’da bu sefer FETÖ ihanet çetesi eliyle canımıza kast ettiler, ailece. Bay Bay Kemal’i tankların arasından kaçırdılar, Bakırköy Belediye Başkanı’na götürdüler. Orada o kahvesini yudumladı.
“Gerektiğinde canımız pahasına demokrasimize sahip çıktık”
DEAŞ’ından PKK’sına kadar tüm terör örgütlerinin azdırılmasından, ekonomimize, bunlara yönelik tehditlere hepsi aynı senaryonun parçaladıydı. Hepsinin de amacı milletin sandıkta verdiği emaneti silah zoruyla gasbetmekti. Her seçim öncesinde denenen provokasyonları da buna eklemek lazım. Milletimizle aramıza giremeyenler, siyaset mühendislikleriyle, istihbarat operasyonlarıyla milli iradeyi yönlendirmek istedi. Biz 21 yıldır işte bu kirli senaryolarla da mücadele ettik. Gerektiğinde canımız pahasına demokrasimize sahip çıktık. Ne azgın azınlığın baskılarına boyun eğdik ne de sivil siyasetten başka kendimize yol aradık.
Pek çok davamızı bölücü örgütün saldırılarında şehit verdik. Seçim bürolarımıza molotof bombaları atıldı. Seçim çalışması yapan nice kardeşimiz taciz edildi. Maruz kaldığımız onca hakarete, kışkırtmaya, ahlaksızlığa rağmen hukuk ve adaletten sapmadık. Birileri gibi batılı güçlerin kulaklarımıza fısıldadığına değil, biz hep Anadolu irfanına inandık. Milletimize inandık, Allah’ımıza dayandık. Hiçbir güce boyun eğmedik, sandığın onuruna, sandığın şerefine asla ve asla halel getirmedik. Ne söyleyeceksek sandıkta söyledik, sandık aracılığıyla söyledik. Bugün yine aynı yerdeyiz, aynı hassasiyeti taşıyoruz. Çakalla avlanıp çobanla ağlayan mürailerin ne yapmaya çalıştıklarını çok iyi biliyoruz.”