Diyarbakır Anneleri Türkiye’ye Ne Kattı?

TÜHA HABER / Pek çoğu daha önce kendisinin de HDP’ye oy verdiğini söyleyen anneler babalar, bugün artık “Başlarım sizin Kürdistan davanıza!” diye seslerini yükseltiyor ve PKK’nın ABD uşağı bir örgüt olduğunu, çocuklarını Amerikan çıkarları uğruna heba ettiğini belirtiyor. Yılların sol siyasi partilerinin görmediği bir gerçeği Diyarbakır Anneleri iki cümlede özetleyiveriyor.

Hikaye Ağustos 2019’da, bir annenin kaçırılan oğlunu bulmak için Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Başkanlığı önünde oturma eylemi yapmasıyla başladı. Sur ilçesinde yaşayan anne Hacire Akar, bir hafta önce nişanını yaptığı oğlu Mehmet bir anda ortadan kaybolunca polise başvurdu. Eve döndüğünde oğlunun telefonunu inceleyen Hacire Ana, HDP’den çok sayıda mesaj geldiğini gördü ve soluğu HDP il binasının önünde aldı.
Bu konuda tecrübesi vardı çünkü daha önce bir oğlu ve bir akrabası HDP aracılığıyla dağa çıkarılmış ve ölmüşlerdi. İl binasında hiç de hoş karşılanmayan Hacire Ana binanın camlarını taşla kırarak oğlunu alana kadar oradan ayrılmayacağını feryat figan ilan etti. İl yöneticilerinin saldırılarına da aldırmayan Akar binanın önünde geceli gündüzlü oturma eylemine başladı.
Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü de bir yandan araştırmasını sürdürüyordu. Dördüncü günün sonunda polisin sıkı takibi ve Akar’ın kararlı direnişi sayesinde Mehmet bulundu, annesine teslim edildi. Olayla ilgili bir il ve bir belediye yöneticisi gözaltına alındı.
Dağa insan götürmede HDP’nin rolü ortaya çıktı. O andan sonra Kürt annelerinin yüreğine 40 yıldır ateş düşüren bu sorunda kökten değişiklikler oldu. Kıvılcım bir kere çakılmıştı.
Mehmet kurtuldu, evlendi, hatta bir de bebeği oldu. Annesi olmasa o da abisinin ve binlerce Kürt gencinin akıbetine uğrayacak, belki şu anda çoktan öldürülmüş olacaktı.
Akar’dan cesaret alan ve devletin de kendilerini tavizsiz desteklediğini gören başkaları da kendi çocuklarını istemek için HDP binası önünde birikmeye başladılar. Bugün 180’den fazla aile, yaklaşık 500 gündür orada direniyor ve 20’den fazlası çocuklarına kavuştu.
Aslında Akar’ınki ilk deneme değildi. 2014’te henüz Çözüm Süreci devam ederken, yine başka anneler Diyarbakır Belediyesi önünde oturarak evlatlarını istediler. Fakat HDP’den çok sert tepki gördüler. Önce “iş birlikçi hain” diye aşağılandılar. Demirtaş bu annelerin MİT’ten para aldığını iddia etti.
Belediye görevlileri anneleri saçlarından sürükleyerek uzaklaştırmaya çalıştı. Hatta o dönem belediye başkanı olan Kışanak’ın (ki kendisi de bir anne) emriyle, temizlik bahanesiyle, ailelere böcek muamelesi yapılarak köpük sıkıldı, çadırları yıkıldı. Devlet desteğini de arkalarında bulamayan aileler kısa sürede dağıldılar.
Diyarbakır’da “Ciğerim için buradayım” diyerek HDP İl başkanlığı önünde başlattığı oturma eylemiyle oğlu Mehmet Akar’ı terörün pençesinden kurtaran Hacire anne, torun sevinci yaşadı, 9 Eylül 2020
Peki Değişen Neydi?
Öncelikle, bir tek cesur çıkışın bile yılların ataletinden sıyrılmayı tetikleyebileceği görüldü. Anneler korku duvarını yıktı. Daha önce hem örgüt korkusundan hem de ses ederlerse dağda evlatlarının başına bir iş gelmesi kaygısından harekete geçmeleri zordu. Ama şimdi sonuç alabileceklerini gördüler.
Üstelik açılım zamanı hükümetin (her ne kadar henüz FETÖ devletten temizlenmemiş olsa da) samimiyetle elini taşın altına koyduğunu, süreci baltalayanın PKK olduğunu net biçimde görmüşlerdi. Çocukların isteneceği adres de artık netti: PKK’nın siyasi temsilcisi HDP.
Çeşitli siyasi partiler Diyarbakır Anneleri’ne “yanlış adrese” başvurduklarını, evlatlarını istemek için AK Parti’nin önünde oturmalarını söyleseler de anneler gerçeği biliyordu. HDP’nin ön kapısından giren arka kapıdan dağa gönderiliyordu.
Yakalanan veya teslim olan çoğu militanın itiraflarında bunu apaçık gördük. Yani annelerin direnişinin ilk somut sonucu ailelerdeki korku eşiğinin aşılması ise ikincisi de HDP’nin PKK’ya “askerlik şubesi” görevini yerine getirdiğinin görülmesiydi.
Diyarbakır direnişi kararlılıkla devam ettikçe büyüdü, şehrin sınırlarını aştı. Örneğin Şırnak’ta aileler, uzun zamandır her perşembe, ellerinde Türk bayraklarıyla teröre karşı yürüyüş yapıyor, eylemi HDP binası önünde PKK ve HDP’ye lanet okuyarak bitiriyorlar.
Şırnaklı aileler de çocuklarını doğru adresten, HDP’den istiyor. İzmir’de, küçük de olsa benzer bir eylem sürüyor. Hatta Almanya’da bile kızı PKK tarafından kaçırılan bir anne uzun zamandır parlamento binası önünde eylem yapıyor.
Daha önce çoğunlukla devleti suçlayan aileler artık doğrudan PKK-HDP’yi suçluyor ve hesap soruyor. Terörle yaşadığımız 40 yılda bu daha önce olmuş bir şey değildi.
Ailelerin eyleminin ürettiği çok önemli sonuçlardan biri de PKK’ya eleman akışının büyük oranda kesilmesi oldu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sık sık açıkladığı rakamlara göre örgüte katılım sayıları son yıllarda neredeyse yüzde bire kadar düşmüş durumda (2014’te PKK’ya katılım 5 bin 600 civarındayken 2020’de sadece 52’de kaldı).
Bu durum örgütün hem yurt içinde eylem yapma kapasitesini azaltıyor hem de kalan elemanlarıyla iletişim kurmakta zorlanmasına neden oluyor. Lojistiğin kesilmesinde de önemli rol oynuyor.
Bunu da yine örgütün Kandil’deki üst düzey yöneticilerinin basına yansıyan ifadelerinden anlıyoruz. Bu kişiler sık sık eleman bulmakta zorlandıklarından, sivil alanda kendilerine desteğin sıfıra yaklaştığından, hatta bazı şehirleri “tamamen kaybettiklerinden” şikayet ediyorlar.

[TÜHA Haber Ajansı, 15 Ocak 2021]