Fransa Eski Cumhurbaşkanı Giscard d’Estaing Corona’ya Yenildi
TÜHA HABER / Fransızlar’ın “modern, liberal, feminist ve Avrupa yanlısı” eski Cumhurbaşkanı Valerie Giscard d’Estaing, Corona virüsüne yakalanarak, 94 yaşında hayata veda etti.Türkiye’nin AB’ye girmesine karşı çıkan Giscard d’Estaing, Loir-et-Cher bölgesinde Authon kasabasındaki evinde, hayata gözlerini yumdu.
İsminin ilk harfleri “VGE” ile anılan ve aristokrat bir aileden gelen eski Cumhurbaşkanı, Fransızlar’ın “sevmediği ve yanlış anladığı” bir lider oldu. Giscard d’Estaing, kamuoyu anketlerinde hep listenin en altında oldu. Fransız medyası Giscard’ı, “Anlaşılmayan reformcu” sözleriyle andı.
Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkan Giscard, Türkler’in hafızasına ise, “Türkiye AB’ye girerse, bu Avrupa’nın sonu olur” sözleriyle kazındı.
Dahi Maliye Bakanı
Coblence kasabasında 2 Şubat 1926’da doğan Giscard, 15 yaşında çift dereceyle liseyi bitiren, 1944 yılında dünyanın en önemli üniversitelerinden Ecole Polytechnique’e giren dahi bir öğrenciydi. 1948’de Fransa’ya bürokrat yetiştiren, hemen tüm cumhurbaşkanlarının eğitim aldığı Ulusal İdarecilik Okulu’na (ENA) katıldı. Buradan maliye müfettişi olarak mezun oldu. 17 Aralık 1952’de evlendi ve 4 çocuğu oldu. 1956’da milletvekili seçildi, 8 yıl sonra da matematik dehası, güçlü hafızası ve yeteneği ile Maliye Bakanı oldu. Meclis kürsüsünde tek bir nota dahi başvurmadan bütçe rakamlarını anlatabilen tek Maliye Bakanı olarak tarihe geçti.
Ancak dengeli bütçe ve ekonomik kriz nedeniyle sıkı kemer sıkma politikaları uygulayan Giscard, kısa sürede halk nezdinde popülaritesini yitirdi. Charles De Gaulle, Elysee’ye yeniden dönünce, Giscard’ı kabineden çıkardı. De Gaulle’ün ölümünden sonra, Pompidou döneminde yeniden Maliye Bakanı oldu.
En genç cumhurbaşkanı
Charles de Gaulle ve Georges Pompidou gibi Fransız politikasının ağır toplarından sonra, 27 Mayıs 1974’te 48, yaşında 5. Cumhuriyet’in en genç cumhurbaşkanı olarak seçildi. 1981’e kadar bu görevde kaldı. De Gaulle’cü çizgiye karşı yeni bir sağ sloganıyla kampanya yürüttü, ikinci turda dişli rakibi solun adayı François Mitterrand karşısında yalnızca yüzde 50.8, yani 400 bin oy farkla seçimleri almayı başardı. Seçim kampanyasında iki tur arasında yapılan televizyon tartışmasında “Gönüllerin tekeli size ait değil” sözü, Fransız siyaset tarihine geçti. Elysee Sarayı’na görevi devralmaya giderken, yürüyerek gitmesiyle, Fransızlar’a farklı bir cumhurbaşkanı olacağı mesajını verdi.
Özel yaşamını medyaya açan ilk cumhurbaşkanı oldu, kızıyla poz verdi, kameralar kayak yaparken ya da futbol oynarken çekti. Televizyonlarda akerdeon çalıp, “Servet Arıyorum” şarkısını seslendirdi. Fransız milli marşı “La Marseillaise’nin” hızını yavaşlattı, 14 Temmuz ulusal törenlerini Champs Elysee’den Fransız devriminin sembol alanı Bastille Meydanı’na aldı.
Fransa’da başlayıp dünyaya yayılan 68 hareketinin yarattığı atmosferde, oy kullanma yaşını 18’e çekti. O dönemde kabul edilmesi zor olan “anlaşmalı boşanma” yasasını getirdi. Kadınlara kürtajı serbest kılan yasa da, efsane kadın hakları Bakanı Simone Veil ile birlikte, kendi partisinden muhafazakar vekillerin sert eleştirilerine göğüs geren ve solun desteğini alan, Giscard sayesinde geçti.
Petrol şoku ve kriz
Ekonomik alanda 1973 sonundaki ilk “petrol şoku” ile karşı karşıya kaldı. Enflasyonla mücadele planı başlattı, petrol kıtlığına karşı enerji tasarrufu önlemleri getirdi, kurumsal vergileri ve zenginlerin vergilerini artırdı. Ancak kriz nedeniyle, bu önlemler yeterli olmadı ve 1975’in sonunda, işsizlik rakamları “bir milyon eşiğini” aştı.
Başbakan Jacques Chirac da, kendi adına politika yapmaya başlayınca Giscard d’Estaing puan kaybetti. Chirac 1976’da istifa etti ve 1978’de Paris Belediye Başkanı seçildi. Yerine Raymond Barre atandı. Artan işsizliğin tetiklediği kriz nedeniyle içeride zora girince, Giscard, Alman Başbakan Helmut Schmidt ile Avrupa Konseyi’ni ve bugünkü Euro’nun yolunu açan ortak para sistemini kurdu. Avrupa Parlamentosu seçimlerinin genel oyla yapılmasına ortaklarını ikna etti. Kadın hakları bakanı Simon Veil, ilk AP Başkanı oldu.
Ancak bunlar Fransızlar’ı ikna etmeye yetmedi. Halk Giscard’ı, aristokrat ailesi nedeniyle “tüm zamanını Afrika’da safaride geçiren bir monarşist” diye tanımladı. 1979 yılı sonunda “Elmas yolsuzluğu” da patlak verince 1981 seçimlerine kan kaybederek girdi. Chirac ve Giscard arasındaki rekabetten faydalanan sosyalist François Mitterrand, 10 Mayıs 1981’de Cumhurbaşkanı oldu. Giscard’ın seçimleri kaybettiği akşam söylediği “Hepinize bol şans diliyorum, Au revoir (Hoşçakalın)!” sözleri de siyaset tarihine geçen bir cümle oldu. Elysee Sarayı’nı, tıpkı geldiği gibi, yürüyerek terketti.
Türkiye’nin AB’ye girmesi Avrupa’nın sonu olur”
Uzun süre, 55 yaşında gelen erken emeklilik ve yenilgi psikolojisini üzerinden atamayan Giscard, 3 ciltlik anılarında yenilgiyi ve Chirac’ın ihanetini hala hazmedemediğini anlattı. 1984’te yeniden milletvekili seçilerek Meclis’e geldi. 1989’da yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde liste başı olduğu partisi UDF birinci oldu.
2001 yılında Avrupa Birliği anayasa taslağını hazırlamaktan sorumlu Avrupa Konvansiyonu Başkanı olunca kendisini tümüyle Avrupa’ya adadı. En büyük hayali, yeni AB anayasasına kendi elleriyle yazdığı “Avrupa Başkanı” olmaktı.
Ancak 2005 yılında yapılan yeni anayasa referandumuna Fransız halkı “Hayır” diyerek bu maceraya son verdi. Giscard da, geleneklere uyarak, eski cumhurbaşkanlarına tanınan Anayasa mahkemesi üyeliğine çekilerek, 1981’de asla unutmayacağı bir ihanetle kendisine seçimleri kaybettiren Chirac ile yeniden aynı sıralara oturdu.
Giscard’ın, 2002 yılında, “Türkiye AB’ye girerse, bu Avrupa’nın sonu olur” sözleri Türkler’in hafızasına kazındı. 2004 yılında Financial Times ve Le Figaro’ya verdiği söyleşilerde, Türkiye’nin “asla AB’ye üye olamayacağını, bunun için AB anayasasının değişmesi gerektiğini” söyledi ve Türkiye ile tam üyelik değil yakın işbirliği ilişkisi içinde kalınmasını savundu. Ancak 3 Ekim 2005’te ezeli rakibi Jacques Chirac, Türkiye’nin tam üyelik kararını Fransa adına onayladı.
Haber: Arzu Çakır / VOA
[TÜHA Haber Ajansı, 04 Aralık 2020]