enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
09:23 “Yeni Filistin için mekansal vizyon”
08:15 Satır Aralarında Sanat
23:38 Pençe-Kilit operasyonu bölgesinde, 2022’de şehit olan ve naaşına ulaşılamayan Piyade Uzman Çavuş Nurettin Tokyürek’in naaşına ulaşıldı…
23:16 Milletvekili Doğan Demir’in acı günü 
22:59 Öcalan’ın haziran sonuna kadar serbest kalacağı iddialarına ilişkin açıklama…
22:40 TBMM’de görüşülmekte olan İklim Kanun teklifi hakkında açıklama
22:28 AK Parti İstanbul Milletvekili Serkan Bayram, 21 Mart’ın, “Nevruz Günü Tatili” ilan edilmesi için kanun teklifi verdi…
22:15 9 ilde FETÖ operasyonunda 20 şüpheli yakalandı
22:09 Devlet Bahçeli: CHP Genel Başkanı’nın otokontrolünü kaybettiği ortadadır…
21:59 Narin Güran cinayetinde ikinci dava
21:44 Minguzzi’nin mezarını tahrip eden şüpheli yakalandı…
21:15 Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Büyükkılıç’ı ziyaret eden SP Genel Başkanı Arıkan: “Üzerimde emeği olan bir büyüğümdür”
10:36 Antalya Diplomasi Forumu’ndan yansımalar!…
09:58 AB’de mikrokirleticilerin  atık su arıtım maliyetleri ilaç ve kozmetik sektörüne yükleniyor…
09:12 Avusturya’da “Türk Kültür Fuarı”na sayılı günler kaldı…
08:50 Avrupa’da Savaş Hazırlıkları!…
08:48 Dünya Haberleri ve Dünya Gündemindeki En Son Gelişmeler!…
08:48 Müslümanlar için ayrımcılığın çok fazla arttığı Hollanda’da, bazı Müslümanlar Hollanda’yı terk etmeyi düşünüyor…
08:26 Strateji Enstitisü Stratejik Araştırmalar Merkezi ‘Güçlü Türkiye’ için çalışıyor!…
08:19 Kayseri’nin geleceğini inşa eden büyükşehir’e, ‘Akıllı Şehircilik’ alanında bir ödül daha
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Heniyye sonrası Hamas liderliği ve Filistin direnişinin siyasi cephesi nasıl şekillenebilir?

Heniyye sonrası Hamas liderliği ve Filistin direnişinin siyasi cephesi nasıl şekillenebilir?
22.08.2024
A+
A-

7 Ekim’den itibaren Gazze’de süregelen çatışmalarda İsrail’in operasyonel kabiliyetlerini kullanarak benzeri saldırıları sıklıkla tatbik ettiği görülmekte. Bu çerçevede bölgesel ve uluslararası aktörlerden muhtemel tepkilerini, Hamas liderliğinin ve Filistin siyasetinin söz konusu suikastın ardından nasıl bir yön kazanacağını ve İsrail-Gazze savaşının olası seyrini konunun uzmanı SETA’dan Muhammed Hüseyin MERCAN değerlendirdi.

TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency 

Muhammed Hüseyin MERCAN, SETA

Heniyye sonrası Hamas liderliği ve Filistin direnişinin siyasi cephesi nasıl şekillenebilir? Suikastın askeri cepheye olası bir etkisi söz konusu mudur?

İsmail Heniyye’nin şehadetinin ardından zihinleri meşgul eden en önemli soru şüphesiz Hamas’ın yeni dönemde nasıl bir strateji izleyeceği ve bu minvalde yola kiminle devam edileceği hususudur. 7 Ekim öncesi bir süreçte liderlikle ilgili öne çıkan isimler ve sürecin yürütülmesine dair durum büyük oranda farklıydı. Fakat mevcut gelişmeler dikkate alındığında Gazze’de işgal güçlerine karşı direnişin aktif şekilde devam ettiği ve işgal devletinin aylardır gerçekleştirdiği soykırıma kesintisiz devam ettiği bir ortamda, Heniyye sonrası liderliğe dair sağlıklı bir sürecin işletilmesi mümkün gözükmemektedir. Filistin dışındaki yönetici isimlerle sahadaki lider kadro arasında istişarelerin derinlikli bir şekilde yapılması için uygun koşullar bulunmadığından bu dönemi bir geçiş süreci olarak görmek gerekmektedir. Hareketin karşı karşıya kaldığı bu krizi en az sorunla atlatabilmesi için Halid Meşal, geçiş sürecini yönetmek üzere geçici sıfatla Hamas’ın liderlik makamına gelmiştir. Yapı içindeki herkesin tanıdığı, sevdiği ve geçmişteki önemli rolü ve hizmetleri nedeniyle büyük saygı duyduğu Meşal, Gazze’deki konjonktür nedeniyle şu an için en uygun isimdir. Uluslararası alanda tanınırlığının bulunması, diplomatik müzakerelere yatkın tavrı ve vizyonuyla Meşal, Hamas’ın geleceğine dair riskleri en aza indirebilme potansiyel ve tecrübesine sahip. Gazze’de ateşkesin sağlanması ve bir toparlanma sürecine girilmesiyle birlikte ancak Hamas’ta yeni liderlik seçimi gündeme gelebilir ki o ana kadar da Meşal gibi güçlü ve aklıselim birinin bu kırılgan süreçte sorumluluğu üstlenmesi Hamas için oldukça önemli bir gelişmedir.

Çatışmanın çözümlenmesi bağlamında müzakerelerin geleceği hangi yönde evrilecek? Süreç göz önünde bulundurulduğunda kalıcı bir ateşkesin sağlanmasından söz edilebilir mi?

Gazze’de kalıcı bir ateşkesin sağlanmasına dair girişimlerin Heniyye’nin alçakça bir suikast sonrası şehit edilmesiyle büyük bir çıkmaza girdiği herkesin malumudur. İşgal devletinin bölgesel denklemi sarsmak ve Gazze’deki stratejik mağlubiyetin üstesinden gelerek yeniden psikolojik bir üstünlük kazanmak üzere gerçekleştirdiği bu suikast, Gazze’nin akıbetine dair belirsizliği ciddi biçimde derinleştirdi. Bu saatten sonra Hamas’ın talepleri ve sabiteleri çerçevesinde yürütülecek adil bir müzakere süreci pek mümkün gözükmemektedir. Tel Aviv yönetimi, en baştan itibaren Hamas’ın devre dışı kaldığı bir Filistin tasavvuruna sahiptir. Sahadaki toplumsal ve siyasal gerçekliğin buna izin vermeyeceği dikkate alındığında sağlıklı bir müzakere sürecinin mevcut koşullar dahilinde devam ettirilmesi için pek de olanak kalmadığını söylemek yerinde olacaktır. Adil ve sürdürülebilir bir ateşkes için öncelikli koşul, işgal devletinin saldırgan tutumundan vazgeçerek masaya oturması ya da uluslararası toplumun yeni baskı araçlarını kullanarak Siyonist yönetimin saldırganlığını sona erdirmesidir. Netanyahu hükümetinin tutumu ve açıklamalarının yanı sıra ABD’nin yaklaşımı nedeniyle saldırganlığı bitirmeye yönelik adımların atılması ihtimali gözükmemektedir. Bu nedenle müzakere sürecinde mesafe katedilmesinin yolu, bölgesel bir gerilimin tırmanması halinde daha ağır bedeller ödenmemesi için ABD’nin öncü girişimleriyle uluslararası toplum tarafından başlatılan ve Filistinlilerin haklarını koruyan yeni bir müzakere sürecinden geçmektedir. Aksi takdirde Gazze’nin geleceğine dair kısa vadede olumlu bir çerçeve sunmak mümkün değildir.

İsrail-Gazze savaşı hangi yöne evriliyor? Bölgesel bir yayılma/tırmanma bekleniyor mu?

İsrail’in Gazze’yi ilhak stratejisinde İsmail Heniyye suikastıyla yeni bir aşamaya geçtiği aşikardır. On ayı geride bıraktığımız bu süre zarfında Siyonist yönetimin uluslararası kamuoyunda değişen imajı ve kaybettiği itibarı toparlayabilmesi için yeni düşmanlara ihtiyacı olduğu ortadadır. Aslında Heniyye suikastının Tahran’da gerçekleştirilmesi de tamamen bununla alakalı bir husustur. Batı dünyasından daha fazla destek alabilmek adına ötekisi konumundaki İran’ı aktif savaş sürecine dahil ederek elde ettiği kazanımları artırmayı planlayan Netanyahu, böylece hem Tahran ve vekillerine hem de Filistin direnişine güçlü bir darbe vurmaya çalışmaktadır. İran’ın bu gelişme karşısında önünde iki seçenek vardır: Caydırıcı bir misilleme yolunu tercih ederek işgal devletinin tavrına göre savaşın bir parçası olmak ya da kendi koşullarını öne sürerek 1979 sonrası yürüttüğü stratejiyi terk edip ulus-devlet kodlarına dönmek. İlk senaryonun gerçekleşmesi halinde bölgede yıkıcı etkileri olacak bir çatışma ortamının oluşması beklenmektedir. Bununla birlikte böyle bir ortamda uluslararası toplumun savaşın küresel maliyetlerini önlemek adına daha fazla inisiyatif alıp çatışmayı durdurmak için gerçekçi adımlar atması da ihtimal dahilindedir. İkinci senaryoda ise İran artık askeri, teknolojik ve ekonomik kapasite yetersizliği ve sosyolojisinin artık bu tür bir siyaset biçimi kabul etmemesi nedeniyle İslam Devrimi sonrası benimsenen yayılmacı stratejinden vazgeçip bölgedeki vekillerini yüzüstü bırakmak zorunda kalacaktır. Bu ise işgal devletinin agresif genişlemeci siyasetine yeni imkanlar sunacaktır. Bölgede gerilimin tırmanıp tırmanmayacağını önümüzdeki saatler ya da günlerde İran’ın izleyeceği misilleme hamlesi belirleyecektir. Tahran’ın niyeti ve şayet yapılırsa misillemenin mahiyeti ve şiddeti, mevcut gerilim ya da savaşın nereye evirileceğinin ipuçlarını bize verecektir.

***

Yazar hakkında

Muhammed Hüseyin Mercan: 2008 yılında Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde lisans eğitimini, 2011’de ise Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler programında “Suriye Dış Politikası ve Ulusal Çıkar: 1990- 2010” başlıklı tez çalışmasıyla yüksek lisans eğitimini tamamladı. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler programında yürüttüğü doktora çalışmasını “İslami Hareketin Kurumsallaşma Sorunu Işığında Müslüman Kardeşler Teşkilatı” başlıklı tezle 2017’de tamamladı. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapan Mercan, genel itibarıyla Orta Doğu siyaseti üzerine araştırmalar yapmaktadır. Bu alanda ulusal ve uluslararası düzeyde çeşitli akademik makaleler kaleme alan Mercan’ın Suriye: Rejim ve Dış Politika ve Müslüman Kardeşler’in Yükselişi ve Düşüşü başlıklı iki kitabı ile Transformation of the Muslim World in the 21st Century, Orta Doğu’nun Ekonomi Politiği (Taha Eğri ile) ve Arap Ayaklanmalarını Yeniden Düşünmek (Mesut Özcan ile) başlıklı derlemeleri bulunmaktadır.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.