Geride hassas bilgiler içeren belgeler bırakmışlar. Hepsi Farsça, savaşçıların kişisel bilgileri, askeri personel kodları, ev adresleri, eşlerinin isimleri ve İran’daki cep telefonu numaraları hakkında ayrıntılar var. İsimlerden, bu üsteki birkaç savaşçının İran tarafından Suriye’de savaşmak üzere oluşturulan Afgan tugayından olduğu belli oluyor.

İran destekli gruplarla bağlantılı kaynaklar BBC Farsça servisine, üssün çoğunlukla İranlı “askeri danışmanlar” ve İranlı komutanlar eşliğindeki Afgan güçlerine ev sahipliği yaptığını söyledi.

Tahran’ın Suriye’deki askeri müdahalesinin temel gerekçesi “cihatçı gruplara karşı savaşmak” ve radikal Sünni militanlara karşı “Şii kutsal türbelerini” korumaktı.

askeri üniforma

Kuvvetler, askeri üniformalarını çıkarıp aceleyle ayrılmak zorunda kalmış.

Çoğunlukla Afgan, Pakistanlı ve Iraklı savaşçılardan oluşan paramiliter gruplar oluşturdu.

Ancak sona gelindiğinde İran hazırlıksızdı. Geri çekilme emirleri bazı üslere son anda ulaştı. İran destekli Iraklı bir paramiliter grubun kıdemli bir üyesi bana “Gelişmeler çok hızlı gerçekleşti” dedi. “Emir sadece sırt çantanızı alıp gitmenizdi.”

IRGC’ye yakın kaynaklar BBC’ye, askerlerin çoğunun Irak’a kaçmak zorunda kaldığını ve bazılarının Ruslar tarafından Suriye’den tahliye edilmek üzere Lübnan’a veya Rus üslerine gitmelerinin emredildiğini söyledi.

Bir HTŞ savaşçısı olan Muhammed el Rabbat, grubun İdlib’den Halep’e ve Suriye’nin başkenti Şam’a doğru ilerlemesine tanık olmuş.

Muhammed el Rabbat
Muhammed el Rabbat.

Operasyonlarının “yaklaşık bir yıl” süreceğini ve en iyi ihtimalle “Halep’i üç ila altı ayda ele geçireceklerini” düşündüklerini söylüyor. Ancak, onları şaşırtan bir şekilde, Halep’e birkaç gün içinde girmeleri.

Rejimin hızla çöküşü, Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği saldırıdan sonraki bir dizi olayla gerçekleşti.

Bu saldırı, İsrail’in Suriye’deki IRGC ve İran destekli gruplara yönelik hava saldırılarının artmasına ve bir diğer önemli İran müttefiki olan Lübnanlı militan grup Hizbullah’a karşı bir savaşa yol açtı. Hizbullah lideri bir hava saldırısında öldürüldü.

35 yaşındaki Rabbat, İran ve Hizbullah için bu “psikolojik yıkımın” çöküşlerinin merkezinde olduğunu söylüyor.

Ancak en önemli darbe içeriden geldi: “Esad ile İran bağlantılı müttefikleri arasında bir anlaşmazlık vardı” diyor.

“Aralarındaki güven ve askeri iş birliği tamamen bozulmuştu. IRGC bağlantılı gruplar Esad’ı ihanetle suçluyor ve onun konumlarını İsrail’e verdiğine inanıyorlardı.”

Han Şeyhun’dan geçerken İran bayrağı renklerine boyanmış bir sokağa rastlıyoruz. İran karargahı olarak kullanılan bir okul binasına çıkıyor.

Han Şeyhun'da sokak İran bayrağı renklerinde.

 Şeyhun’da sokak İran bayrağı renklerinde.

Tuvaletlerin girişindeki duvarda “Kahrolsun İsrail” ve “Kahrolsun ABD” sloganları yazıyordu.

Bu karargahların da son dakika boşaltıldığı açıktı. Burada “Son derece hassas” olarak sınıflandırılmış belgeler bulduk.

65 yaşındaki Abdullah ve ailesi, IRGC liderliğindeki gruplarla birlikte burada kalan ve yaşayan çok az sayıdaki yerel halktan biri. O dönem hayatın zor olduğunu söylüyor.

Evi karargahtan sadece birkaç metre uzakta ve arada dikenli tellerle çevrili derin hendekler var.

“Geceleri hareket etmek yasaktı” diyor.

suriyede iran üslerine yakın yaşayan bir adam

Abdullah, mahallede İran destekli grupların varlığının hayatı zorlaştırdığını söylüyor.

Komşusunun evi askeri bir karakola çevrilmiş. “Orada oturmuş, silahlarını yola doğrultmuşlardı, hepimize şüpheli gibi davranıyorlardı” diyor.

Savaşçıların çoğunun Arapça bile konuşmadığını söyleyerek ekliyor: “Afganlar, İranlılar, Hizbullah vardı. Ama biz hepsinden İranlı olarak bahsediyorduk çünkü İran onları kontrol ediyordu.”

Abdullah’ın eşi Jourieh, “İranlı milislerin” gitmesine sevindiğini söylüyor ama çekilmelerinden önceki “stresli” anı hâlâ hatırlıyor. İran destekli gruplar mevzilerini güçlendirip savaşmaya hazırlanırken çapraz ateşte kalacaklarını düşünmüştü. “Ama birkaç saat içinde ortadan kayboldular”.

“Bu bir işgaldi. İran işgali” diyor 10 yıl sonra ailesiyle birlikte buraya dönen Abdo. Onun evi de askeri üsse dönüştürülmüştü.

Suriyelilerle yaptığım birçok konuşmada İran’a karşı öfke ve Rusya’ya karşı daha yumuşak bir tutum gözlemledim.

HTŞ savaşçısı Rabbat’a bunun nedenini sordum.

Nedenini “Ruslar gökyüzünden bombalar atıyordu, onun dışında üslerindeydiler. İranlılar ve milisler karadaydı. İnsanlar onların varlığını hissediyordu ve çoğu bundan memnun değildi” şeklinde açıkladı.

Bu his, Suriye’nin yeni yöneticilerinin İran’a yönelik politikasına yansıyor.

Yeni yetkililer, İsraillilerin yanı sıra İran uyrukluların da Suriye’ye girmesini yasakladı. Ancak Ruslara karşı böyle bir yasak yok.

suriyede iran bayraklı sokaklar

Suriye’nin yeni lideri, İran’ın ülkedeki varlığını kınadı.

Rejimin düşmesinden sonra öfkeli protestocular tarafından basılan İran Büyükelçiliği kapalı kalmaya devam ediyor.

İran yetkililerinin Suriye’deki gelişmelere tepkisi çelişkili oldu.

İran’ın dini lideri Hamaney “Suriyeli gençleri, Suriye’ye istikrarsızlık getirenlere direnmeye” çağırırken, İran Dışişleri Bakanlığı daha dengeli bir bakış sergiliyor.

Ülkenin “Suriye halkı tarafından desteklenen herhangi bir hükümeti desteklediğini” söylüyor.

Suriye’nin yeni lideri eş-Şera ilk röportajlarından birinde Esad’a karşı kazandıkları zaferi “İran projesinin sonu” olarak tanımladı. Ancak Tahran ile “dengeli” bir ilişki kurmayı da reddetmiyor.

Şu an için İran Suriye’de hoş karşılanmıyor. Yıllarca askeri varlığını genişlettikten sonra, Tahran’ın inşa ettiği her şey artık hem savaş alanında hem de Suriye halkının büyük bir kısmının gözünde harabeye dönmüş durumda.

İran’ın askeri genişlemesi son günlerde bile devam ediyordu. Kampın yanında inşaat halindeki tüneller görülüyor. Bunun bir sahra hastanesi olmasının planlandığı belli oluyor. Duvarlarındaki çimento hâlâ ıslaktı ve boya tazeydi.

Ancak geride bir savaşın kanıtları kaldı… Birkaç mermi kovanı ve kanla kaplı bir askeri üniforma.