Öfkeliyim çünkü…
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
Konuk Yazar Selime Sümeyye ABATAY’ın “Öfkeliyim çünkü…“ başlıklı yazısının detayı şöyle:
İsrail’den nefret etmiyorum demiyorum. Vicdanı olan her insan gibi İsrail’den nefret ediyorum… fakat 7 Ekim’den sonra içimde büyüyen bu öfke ve nefretin kaynağı farklı…
Ve bu öyle bir öfke ve nefret ki, İsrail’e duyduğum nefretten daha büyük…
Evet, insanlara öfke doluydum… hem de İsrail’e duyduğumdan daha çok…
Önceleri kendimden korktum. Bu kadar kötülük yapan, çocukların ninnilerini bölen canavardan bu denli nefret etmem gerekirken içimdeki bu nefret ve öfke neden ona değil?
Neden İsrail’den değil de insanlıktan nefret ediyordum?
Düşününce taşlar yerine oturmaya başladı. İsrail’den daha çok insanlardan nefret ediyordum çünkü yapması gerekenleri yaparken yapmıyorduk. Eğer birlik olmayı başarabilseydik bırakın bugün katledilen binlerce insana ağlamayı, İsrail’in varlığı bile söz konusu olamazdı.
Yaşanan tüm acı ve zulmün sorumlusu biziz.
İsrail, adi bir virüs gibi yapması gerekeni yapıyor…
Peki biz?..
İsrail’den nefret ediyoruz ama bu nefretin hakkını veriyor muyuz?
Hali pür melalimiz yangın karşısındaki insanın hali gibi…
Gözlerimizin önünde bir yangın olduğunu hayal edin….
Ne yapardınız?
-Yangın söndürücü ile müdahale mi edersiniz?
-İtfaiyeyi mi ararsınız?
-Yangını önlemek için alınması gereken tedbirleri mi anlatırsınız?
-Yangını çıkartan kişi yangını körüklemeye devam ederken aranızdaki birtakım husumetlerden dolayı komşunuzu mu suçlarsınız?
Mantıklı olan, eğer yangın küçükse yangın söndürücü ile müdahale ederek yangını büyümeden küçültmektir. Yok yangın çok büyükse ve bizim müdahalemiz işe yaramayacaksa itfaiyeyi aramak ve alınması gereken tedbirleri uygulamak gerekir.
Yangın önlemlerini anlatmak ve yangınla hiçbir alakası olmayan komşuyu suçlamak beyhudedir. Biz bunlarla meşgulken yangın daha da büyür ve bizi de bulur.
Bugün İslam dünyasında yaşananları anlatmak için bundan daha iyi bir örnek gelmiyor aklıma. Karşımızda yıllardır büyüyen bir katil var… Bundan yıllar önce ona karşı alınması gereken tedbirleri anlatıyor olsaydık belki bir karşılığı vardı. Fakat gerçekleşmiş ve günden güne büyüyen bir yangın var karşımızda. Bu yangını kahve boykotları ile söndürmemiz mümkün değil.
Hadis-i şerif, “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin” buyurmakta. Eğer eliyle düzeltmeye yetmiyorsa diliyle, ona da yetmiyorsa kalbiyle buğz etsin buyuyor. Biz elimizle yapmamız gerekenler varken üstelik gücümüz buna yeterken kalbimizle buğz etmeyi tercih ediyoruz.
İşte bundan nefret ediyorum!
Selime Sümeyye ABATAY