Para Politikasında Sadeleşme Dönemi
TÜHA HABER / SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Nurullah GÜR, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB), yeni başkan Naci Ağbal yönetimindeki ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısını geride bıraktı hatırlatarak, Politika faizi olarak adlandırılan bir haftalık repo faizinin, 475 baz puanlık artışla yüzde 15’e çekildiğini açıkladı.
Doç. Dr. Nurullah GÜR, Politika faizi ile ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin (AOFM) arasındaki makasın kapandığına dikkat çekerek, “TCMB, finans piyasalarını çeşitli enstrümanlar kullanarak farklı vadelerde (gecelik ve haftalık gibi) fonlar. Bu fonlama imkânları için oluşan faiz oranlarının ağırlıklı ortalaması AOFM’yi verir. Politika faizine dokunmadan fonlamanın kompozisyonunu değiştirerek de AOFM arttırılabilir. Bir önceki toplantıda yapıldığı gibi” ifadesini kullandı.
“Para politikası bu yolla sıkılaştırıldığında da kredi ve mevduat faizleri yükselir” diyen Doç. Dr. Nurullah GÜR, “Faiz koridorunu kullanarak faizleri örtük biçimde değiştirmek, size ilave bir para politikası aracı sunar. Esnek hamleler gerçekleştirmek için alan açılır. Bunun faydasını göreceğiniz zamanlar olabilir. Ancak, bu politikaya çok sık başvurmak kafaları karıştırır. Zira, bu tip bir parasal sıkılaşma, politika duruşunuzla ilgili net mesajlar vermez. Öngörülebilirlik azalır. Hatta politika belirsizliğinden dolayı ülke risk priminiz (CDS) yükselebilir. Fiyat istikrarı ve finansal istikrar için daha sade bir politika ihtiyacı ortaya çıkar. TCMB bu toplantıda tam anlamıyla bir sadeleşme adımı attı. Piyasaların tamamen bir haftalık repo üzerinden fonlanmasına karar verildi. Temel gösterge artık politika faizi. AOFM toplantı öncesinde yüzde 14.8’di. Dolayısıyla politika faizi yüzde 15’e yükseltilse de çok ciddi bir sıkılaşma yapılmamış oldu” dedi.
İşin Can Sıkıcı Tarafı
GÜNÜN sonunda faiz artışının sevinilecek bir şey olmadığını ifade eden Doç. Dr. Nurullah GÜR, tüm dünyanın salgın ile ekonomik olarak mücadele etmek için faizleri indirdiği bir dönemde Türkiye’nin faizleri arttırdığını belirtti.
Doç. Dr. Nurullah GÜR, “KOBİ’lerin finansman maliyetlerinin böylesi zorlu bir dönemde yükselmesi tabi ki acı. Ancak, yüksek enflasyonu ve döviz piyasasında yaşanan dalgalanmaların şirket bilançolarını bozan etkisini diğer G20 ülkelerine kıyasla biz daha derinden hissediyoruz. Bu yüzden uzun vadeli düşünüp ekonominin temellerini güçlendirmek için acı reçeteyi bir süreliğine uygulamak zorundayız” dedi.
Makro istikrarı yeniden yakalama noktasında başarı elde ettikçe Türkiye ekonomisinin mevcut avantajları (sanayideki üretim çeşitliliği, yenilenen altyapı ve güçlü beşeri sermaye) daha fazla ön plana çıkacağına dikkat çeken Doç. Dr. Nurullah GÜR, “böylece salgın sonrası küresel üretim zincirlerinde dengeler değişeceği zaman yerli ve yabancı şirketlerin uzun vadeli yatırımları için daha cazip hale gelebiliriz. O günler gelene kadar da salgına karşı reel ekonomiye destek olmak için maliye politikası araçlarına yönelmemiz gerekecek” değerlendirmesinde bulundu.
Sözlü Yönlendirme
SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Nurullah GÜR, EN az sadeleşme kadar önemli olan bir başka politika adımının sözlü yönlendirme cephesinden geldiğine işaret ederek, Şeffaf ve vurucu bir iletişim ile piyasaları yönlendirmek için kullanılan bu yöntemin, bir süredir gelişmiş ülke merkez bankalarının en etkili biçimde kullandığı politika aracı olduğunu açıkladı.
Doç. Dr. Nurullah GÜR, “TCMB’nin geçmişte bu alanda geri kaldığını kabul etmek lazım. PPK metninde şu cümle geçiyor: “Önümüzdeki dönemde parasal duruşun sıkılığı, enflasyonu etkileyen tüm unsurlar dikkate alınarak, enflasyonda kalıcı düşüş sağlanana kadar kararlılıkla sürdürülecektir.” dedi.
Bunun, sözlü yönlendirme kapsamında verilen önemli bir mesaj olduğunu belirten Doç. Dr. Nurullah GÜR, TCMB’nın bu ifadeyle antibiyotik etkisini tam olarak gösterene kadar ilacı içmeye devam edeceğini anlatmaya çalıştığını söyledi.
Doç. Dr. Nurullah GÜR, Enflasyonun tek haneli seviyelere kalıcı olarak yerleşmeden para politikasının erken gevşetilmesi gibi geçmişte yapılan bir hatanın tekrar edilmeyeceğinin sinyalinin verildiğine vurgu yaparak, bundan sonrası için politika faizinde olası değişimlerin zamanlamasını iyi ayarlamanın kritik olacağının altını çizdi.
“Politikanın daha sade ve öngörülebilir hale getirilmesi, makro istikrarı sağlama noktasında daha etkin sonuçlar verecektir” diyen Doç. Dr. Nurullah GÜR, “Son iki haftalık süreçte yapılan sözlü yönlendirmeler ve politika değişimleri finansal göstergelerde kendini gösterdi. Döviz kurlarında 1TL’lik geri çekilme yaşandı. Tahvil faizi yüzde 15.4’ten 14’ün altına sarktı. CDS 559’dan 391’e geriledi” ifadesini kullandı.
HABER : Ataner YÜCE
[TÜHA Haber Ajansı, 25 Kasım 2020]