Prof. Dr. Fahrettin Altun, ‘Dijitalleşmenin en yoğun şekilde hissedildiği sektörlerin başında medya geliyor’
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Sahada güvenlik güçlerimizle baş edemeyen terör örgütleri ve destekçileri, sosyal medya hesapları ve yayın organları aracılığıyla, terörle mücadelemize yönelik algı operasyonlarına sarılıyor. Ancak hamdolsun bütün bunları bir bir boşa çıkarıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, günümüzde teknolojik gelişmelerin oluşturduğu muazzam değişim ve dönüşümün izlerini, ekonomiden medyaya, uluslararası ilişkilerden toplumsal etkileşimlere kadar bütün alanlarda hissettiklerini söyledi.
Bu değişimin bir boyutunun da “dijitalleşme” olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Altun, dijitalleşmenin kuşatıcılığı nedeniyle birçok kişinin bu çağı dijital çağ olarak tanımladığını belirtti.
Dijitalleşmenin kendisini en yoğun şekilde hissettirdiği sektörlerin başında ise medya sektörünün geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Fahrettin Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Günümüzde internet ve dijital teknolojiler üzerine yükselen bir ‘yeni medya‘ gerçeğiyle karşı karşıyayız. Dijital medya mecraları elbette bilgiye erişim, demokrasi ve katılımcılık anlamında önemli kazanımlar sağlıyor. Dijital medya teknolojilerinin bir yönüyle bilgiye erişimi kolaylaştırdığı ve bu haliyle de bilgiyi demokratikleştirdiği de bir gerçektir. Ancak bu mecralar aynı zamanda, kişilik haklarından milli güvenliğe, hakikatin çarpıtılmasından sansasyon kültürünün kurumsallaşmasına kadar birçok boyutta çeşitli meydan okumaları, yeni sorunları, hatta ve hatta tehdit ve tehlikeleri de bünyelerinde barındırıyor.”
“Yeni medya ortamlarına sahte kimlikler hükmetmekte”
Prof. Dr. Altun, bugün geleneksel medya etiği sorunlarına yenilerinin eklendiğini, bunun da birçok nedeninin olduğunu ifade etti.
Medya etiği sorunlarının en önemli nedeninin dijital medya, yeni medya ve sosyal medyadaki kimlik karmaşası ve hatta kimliksizlik olduğunu anlatan Prof. Dr. Fahrettin Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Toplumsal ortamlarda her birimiz kimliklerimizle var olur, bu kimliklerimizle toplumsal rollerimizi icra ederiz. Mesleklerimizi de böyle icra ederiz. Bir gazeteci kimliğiyle, müktesebatıyla, toplum içindeki konumuyla, adıyla sanıyla haber yapar, habere de mührünü vurur, imzasını atar, kimliğinden iz bırakır. Bugün ne yazık ki dijital medyaya, yeni medya ortamlarına bir kimliksizlik, başka deyişle sahte kimliklenmeler hükmetmektedir. Yeni medya mecralarında sahte profillerin, çarpıtılmış kimliklerin kolaylıkla oluşturulabilmesi, yalan bilgilerin, tahrif edilmiş gerçeklerin bir o kadar kolay yayılabilmesine neden olmaktadır. Hele bir de buna sansasyonun kurumsallaşması dediğimiz süreç eşlik ettiğinde, daha fazla etkileşim hevesiyle karşımıza yeni medya etiği sorunları, insani, sosyal ya da ekonomik tahribatlar çıkmaktadır.”
Prof. Dr. Altun, etkileşim uğruna kaos, korku ve endişe pompalayan, manipüle edilmiş haber ya da paylaşımların okuyucuyu, izleyiciyi, takipçiyi aldatmakta ve adeta tuzağa çekmekte olduğunu aktardı.
Yeni teknolojiler ve sosyal platformların herkese yayın hakkı ve çekim imkanı sağladığını anımsatan Prof. Dr. Fahrettin Altun, “Dijital medyada sıklaşan uydurma yayıncılığa en başta medya profesyonellerinin itiraz etmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü hem geleneksel hem de dijital alanda hakikat çizgisinden ayrılmayan medya kurumlarının ve basın mensuplarının varlığı, demokratik değerler ve mesleki ilkeler açısında büyük bir güvencedir” ifadelerini kullandı.
Geçmişte medya üzerinden Türkiye’ye yönelik gerçekleştirilen manipülasyon ve dezenformasyon saldırılarının bugün dijital mecraların da sürece katılmasıyla daha da karmaşık bir yapıda sürdürüldüğüne dikkati çeken Prof. Dr. Altun, dijital mecraların sağladığı imkanların kötücül siyasetin aparatı olarak kullanılmaya çalışıldığına, tüm etik kuralların hiçe sayılarak akla izana sığmayacak yalan ve çarpıtılmış haberler yapıldığına ne yazık ki şahit olduklarını dile getirdi.
Gazeteci * Ataner YÜCE
[TÜHA Haber Ajansı, 02 Aralık 2022]