Siyasette İnandırıcılık Erozyonu Nasıl Oluşur?

TÜHA HABER / SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Nebi MİŞ, CHP ile ilgili son iki haftada öne çıkan bazı tartışma başlıklarını, kaleme aldığı ‘Siyasette İnandırıcılık Erozyonu Nasıl Oluşur?’ başlıklı yazısında değerlendirdi.
SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Nebi MİŞ
Doç. Dr. Nebi MİŞ, CHP’li bir milletvekilinin bir televizyon programında “devletin ordusu Katar’a satılmış” dediğini hatırlatarak, Parti içinden böyle bir iddiaya düzeltme ihtiyacı bile duyulmadığını dile getirdi.
Parti genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, tank paleti fabrikası ile ilgili uzun süredir dile getirdiği iddiaları tekrar ederek, milletvekilinin infial oluşturan sözlerini perdelemeyi tercih ettiğini ifade eden Doç. Dr. Nebi MİŞ, “Ama milletvekilinin sözleri orada duruyor. Millet orduya atılan iftirayı izledi, duydu, tartışmaları takip etti. Meselenin, özür dilemenin dışında, tevil edilebilecek bir yönü yoktu” değerlendirmesinde bulundu.
Doç. Dr. Nebi MİŞ, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Akdeniz’de hukuksuz şekilde aranan Türk gemisi ile ilgili, baskın yapanları değil hükûmeti suçladığını söyledi.
Kılıçdaroğlu’nun,“NATO’nun sessizlik yöntemi diye bir kuralı var. Yani cevap vermezseniz kabul ediyorsunuz anlamına geliyor. Bunlar da iniyorlar, gemiyi arıyorlar” sözleri ile bir ticaret gemisine müdahaleyi meşrulaştırmaya çalıştığını belirten Doç. Dr. Nebi MİŞ, “Meselenin aslı aslında CHP Genel Başkanının aktardığı gibi değildi. Kılıçdaroğlu’nun iddia ettiği gibi, NATO’da işletilen “sessizlik” kuralına göre müdahale meşru olsa bile, bu kural hiçbir şekilde ticaret gemileri için geçerli değildi. Zaten müdahale Kılıçdaroğlu’nun aktardığı şekilde de cereyan etmemişti” dedi.
Doç. Dr. Nebi MİŞ, Türk gemisine yabancı devletlerin müdahalesini meşrulaştırıcı bir içerikle açıklama yapan Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin, Yunan medyasına, “Türk muhalefeti: Yunan komutan Libya’ya giden gemide arama yapmakta haklıydı” şeklinde manşet olduğunu hatırlattı.
CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na suikast planlandığı, bizzat basın danışmanı tarafından duyurulduğuna da değinen Doç. Dr. Nebi MİŞ, “Hatta CHP’yi destekleyen medyada eylem planlayan teröristlerin son anda yakalandığı gündemleştirildi. Bunun üzerinden bir kampanya yürütüldü. Ancak hem İstanbul Emniyeti hem de İçişleri Bakanlığı yetkilileri, “Suikast girişimi veya suikastçı yakalanması söz konusu değildir” diyerek iddiaları sert bir dille yalanladılar” dedi.
Doç. Dr. Nebi MİŞ, Ekrem İmamoğlu’na yönelik suikast iddiasından siyasi bir fayda sağlanamayınca bu sefer, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun telefonlarının devlet tarafından dinlendiği haberlerinin de öne çıkarıldığını belirtti.
“Bizzat Kılıçdaroğlu bir gazeteciye verdiği demeçte, “kendisinin, eşinin ve çocuklarının telefonlarının dinlendiğini” söyleyerek, “Ailemin ellerine silah alıp beni koruyacak hâlleri yok. Sanıyorlar ki bir kişiyi ortadan kaldırdığınız zaman sorunlar çözülür. Tam tersine Türkiye kaos süreci içine girebilir” gibi bir açıklama yaptı” diyen Doç. Dr. Nebi MİŞ, Kılıçdaroğlu’nun bu iddialarının İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından bir açıklama ile yalanlandığını ve Soylu’nun açıklamayı, “Tamamen gündemi değiştirme çabasıyla yaptığı bir iftira” olarak değerlendirdiğinin altını çizdi.
Doç. Dr. Nebi MİŞ, bazı gazetecilerin, İçişleri Bakanının, dolayısıyla devletin yaptığı açıklamaya inanmak yerine Kılıçdaroğlu’nun sözlerine inanmayı tercih ettiğini ifade ederek, Gazete köşelerinde, “Kılıçdaroğlu’nun dinlenmediğine kimse inanmaz” başlıklı yazılar yazıldığını aktardı.
İçişleri Bakanı Soylu, tekrar açıklama yapmak zorunda kaldığını hatırlatan Doç. Dr. Nebi MİŞ, Soylu’nun bir kez daha; “Hukukun izin vermediği kimse dinlenemez, ağır suçtur… Ana muhalefet başkanının dinlenmesi de devlet sapıklığıdır. Bunun iddiası da korkunç bir iftiradır!” sözleri ile dinleme iddialarını yalanladığına dikkat çekti.
SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Nebi MİŞ, İki haftadır CHP teşkilatlarında yaşanan taciz skandalları konuşulduğunu, CHP’li yöneticilerin, taciz iddialarını örtmek için elinden geleni yaptığını hatırlattı.
Sadece parti yöneticileri değil, muhalefeti destekleyen tüm kesimler başını kuma sokmuş durumda olduğunu söyleyen Doç. Dr. Nebi MİŞ, Medyası, STK’sının tamamen bir suskunluğa bürünmüş durumda olduğunu belirtti.
Siyasette inandırıcılık sorununun nasıl oluştuğuna ilişkin uzun uzun analizlere hiç ihtiyaç olmadığını ifade eden Doç. Dr. Nebi MİŞ, Sadece son iki haftalık süreçte, muhalefetin kendi içindeki tartışmalarda ortaya koyduğu siyaset tarzı inandırıcılık konusunda topluma çok şey söylediğini açıkladı.
SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Nebi MİŞ, yazısını şöyle noktaladı:
“Erdoğan’ın 20 yıldır sürekli tekrar ettiği bir sözü var. “Siyasette ne aldanan olduk. Ne de aldatan.” Bu duruştan dolayı, 20 yıldır kesintisiz bir şekilde seçimleri kazanıyor. Muhalefet ise bir türlü topluma güven vermediği için kaybetmeye devam ediyor. Böyle bir siyaset tarzıyla da yakın bir gelecekte kazanması zor”.
HABER : Ataner YÜCE
[TÜHA Haber Ajansı, 13 Aralık 2020]