Yukarı Karabağ’a dair veriler

TÜHA HABER / Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) Başkanı Doç. Dr. Ufuk ULUTAŞ, dondurulmuş çatışmaların her an patlamaya hazır birer bomba gibi olduğunu ve Yukarı Karabağ’da on yıllardır devam eden Ermeni işgalinin de bundan istisna olmadığını açıkladı.
Doç. Dr. Ufuk ULUTAŞ, ‘Yukarı Karabağ’a dair veriler‘ konusunda (UHA) Uluslararası Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, “Periyodik olarak Ermenistan’ın ateşkes ihlalleri sonucunda çatışmalar çıkar, uluslararası toplum “itidal” çağrısı yapardı. Ermenistan bu “itidal” çağrılarını ve uluslararası toplumun “tarafsız görünen tarafgirliğini” işgalini derinleştirip kalıcılaştırmak için bir açık çek olarak gördü” ğünü ifade etti.
Azerbaycan’ın uluslararası hukuka göre haklı ve mağdur taraf olmasına ve normal şartlar altında Ermenistan’ı kolayca etkisiz hale getirebilecekken itidalli taraf olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. ULUTAŞ, Ermenistan’ın ise Rusya’dan aldığı destekle işgal ettiği ve etnik temizlik yaptığı Yukarı Karabağ topraklarını askeri açıdan tahkim etmeyi seçtiğinin altını çizdi.
Doç. Dr. Ufuk ULUTAŞ, Yine Ermenistan’ın siviller de dahil olmak üzere Azerbaycan’ı hedef almasıyla başlayan son çatışmaların, Yukarı Karabağ’da yeni bir paradigmayı tetiklediğine vurgu yaparak, Azerbaycan’ın hiçbir zaman olmadığı kadar kendinden emin bir şekilde işgal altındaki topraklarını özgürleştirmek için geniş kapsamlı operasyon başlattığını ifade etti.
Son çatışmaların başlamasıyla birlikte, Ermenistan ve müttefikleri tarafından yoğun bir dezenformasyon kampanyasının da başladığını ifade eden Doç. Dr. ULUTAŞ, “Tıpkı PKK gibi Ermenistan da eski fotoğraflara, montaja ve mesnetsiz iddialara başvuruyor. Bu “fake news” bombardımanı altında yapılacak tüm tartışmaların temel alması gereken bazı veriler var” açıklamasında bulundu.
Doç. Dr. Ufuk ULUTAŞ, bunların ilkinin, bahsedilen toprak parçasının Azerbaycan toprağı olduğunu, yani çatışmaların Azerbaycan’ın Ermenistan tarafından işgal edilen topraklarında geçtiğini hatırlatarak, BM kararlarının da işaret ettiği gibi Ermenistan’ın işgalci güç ve Azerbaycan’ın da kendi topraklarını özgürleştirmeye çalışan bir devlet statüsünde bulunduğunu belirtti.
“İkincisi, Ermenistan’ın söz konusu topraklarda şimdiye kadar sayısız katliam ve etnik temizlik operasyonlarına başvurduğudur” diye ifade eden Doç. Dr. ULUTAŞ, “Hocalı başta olmak üzere birçok Azerbaycan köyünde Ermeni çetelerin saldırıları sonucunda 1 milyonu aşkın Azerbaycan Türkü “kaçkın” statüsüne girmiş, topraklarını terk etmek zorunda kalmıştır” dedi.
Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) Başkanı Doç. Dr. Ufuk ULUTAŞ, şöyle devam etti:
“Üçüncüsü, daha önce de defalarca olduğu gibi bu sefer de kırılgan ateşkesin Ermenistan tarafından bozulduğudur. Çünkü Ermenistan Yukarı Karabağ’daki işgalinin muhkem olduğunu, Rusya, İran, Fransa gibi devletlerin kendisine açık çek verdiğini ve uluslararası toplumun kendisini desteklediğini düşünmektedir.
Dördüncüsü, Ermenistan’ın kendi kapasitesiyle Azerbaycan’a karşı durmasının mümkün olmadığıdır. Ermenistan müstakil bir devlet olmaktan ziyade Rusya’nın bir vekili olarak hareket etmiş, bu desteği Azerbaycan’a karşı caydırıcı bir güç olarak kullanmıştır. Rusya da söz konusu topraklara enerji, lojistik ve ekonomik açılardan verdiği önem sebebiyle Ermenistan’ın işgalini destekleyegelmiştir.
Beşincisi, AGİT bünyesinde kurulan Minsk Grubu’nun, Yukarı Karabağ işgaline çözüm bulmaktan çok uzak olduğudur. Eş Başkanlıklarını ABD, Fransa ve Rusya’nın yaptığı Grup, sorunun bir parçasıdır; zira her üç ülke de Ermenistan yanlısı bir tavır sergilemekte ve yukarıda sunulan verileri göz ardı etmektedir.”
HABER : Ataner YÜCE
[TÜHA Haber Ajansı, 07 Ekim 2020]