Zaporijya Nükleer Santrali patlarsa ne olur?
* Ukrayna ve Rusya’nın Zaporijya Nükleer Santrali’nin patlatılmasıyla ilgili iddiaları gündemde.
* Böyle bir senaryoda, patlamanın etkisi, yerleştirilen patlayıcıların gücü ve konumuna bağlı olarak değişebilir.
* Uzmanlar, bu tür bir patlamanın Çernobil felaketiyle benzer hatta daha büyük zararlara yol açabileceğini belirtiyor.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin açıklamalarıyla, Rus ordusunun Zaporijya Nükleer Santrali’nin bazı güç ünitelerinin çatısına patlayıcı benzeri maddeler yerleştirdiği iddiası gündeme geldi. Zelenskiy, Rusya’nın santrale bir saldırı simüle etmek istediğini belirtti ve dünyanın bu konudaki tek tehdit kaynağının Rusya olduğunu söyledi.
Rus nükleer enerji şirketi Rosenergoatom’un Genel Müdür Danışmanı Renat Karaçaa ise iddialara karşılık olarak Ukrayna ordusunun Zaporijya Nükleer Santrali’ne saldırı düzenlemeyi planladığını öne sürdü. Karaçaa, Ukrayna’nın radyoaktif atıklarla dolu bir mühimmatı santrale atmayı planladığını savundu.
Bu karşılıklı suçlamalar, nükleer santralin durumunu daha da tehlikeli hale getirdi. İki ülke arasındaki gerilim, uluslararası toplumda da endişelere neden oluyor. Zira, santralin patlaması ihtimali, bölgedeki birçok ülke için büyük bir tehlike.
Endişe verici iddialar, bir nükleer santralin patlama senaryosunu gündeme taşırken, akıllara da Çernobil faciası ve sonrasında yaşananları getiriyor. Bu kritik durum hakkında daha fazla bilgi edinmek için Nükleer Enerji Uzmanı Hasan Saygın ile konuştuk.
Nükleer Enerji Uzmanı Prof. Dr. Hasan Saygın, öncelikle bu durumu “insanlık suçu” olarak nitelendirdi ve böylesi bir eylemin kabul edilemez olduğunun altını çizdi.
Hava hareketlerine bağlı olarak Finlandiya, Polonya, Romanya, Türkiye’nin Trakya ve Karadeniz bölgesi başta olmak üzere bölge etkilenir. Bilerek bunu yapmak insanlık suçudur. [Nükleer Enerji Uzmanı Prof. Dr. Hasan Saygın]
Finlandiya, Polonya, Romanya, Türkiye etki alanında
Saygın, Zaporijya Nükleer Santrali’nin patlaması durumunda ortaya çıkacak sonuçlar hakkında önemli bilgiler paylaştı. Öyle ki, nükleer santraldeki patlamanın etkisinin çeşitli faktörlere bağlı olduğunu ve tam olarak öngörülemeyeceğini belirtti.
“Patlayıcılar, kullanılmış yakıt havuz/depolarına yerleştirildiyse bombanın gücüne bağlı olarak radyoaktif izotoplar atmosfere yayılır. Sonra da hava hareketlerine bağlı olarak Finlandiya, Polonya, Romanya, Türkiye’nin Trakya ve Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere bölge etkilenir. Bilerek bunu yapmak insanlık suçudur.”
“En yüksek kaza dereceleri yaşanabilir”
Saygın’ın dikkati çektiği bir nokta da olası patlamanın gerçekleşeceği yerin önemi.
“Eğer patlayıcılar jeneratörlere yerleştirildiyse, sadece elektrik üretimi etkilenecektir. Ancak soğutucu sistemlere yerleştirildiyse, soğutucu su kaybı kazası meydana gelebilir ve bu en yüksek kaza derecelerinden biri olan 6 veya 7 seviyesinde bir kaza olabilir.”
Patlayıcıların kalbe yakın bir noktaya yerleştirilmesi senaryosunda ise Saygın, radyoaktif malzemenin atmosfere yayılabileceğini söyledi ve ekledi:
“Kullanılmış yakıt havuzlarına yerleştirildiyse, radyoaktif izotoplar atmosfere yayılabilir ve hava hareketlerine bağlı olarak çevredeki bölgeler etkilenebilir.”
“Çernobil’deki kadar zarar verir”
Prof. Dr. Saygın, nükleer santral patlamasının sonuçlarının çok ciddi olabileceğini vurgulayarak, bu tür bir olayın Çernobil felaketiyle benzer zararlar verebileceğini söyledi. Ayrıca, Ermenistan’daki Metsamor Nükleer Santrali’nin uzun süredir benzer bir tehdit oluşturduğunu da hatırlattı.
“Bombanın gücü ve yerleştirildiği yer önemli. Buna bağlı olmak koşuluyla Çernobil’deki kadar zarar verir diyebiliriz. Aslında 1988 yılından beri benzer ağırlıkta bir tehdidi Ermenistan Metsamor Nükleer Santrali nedeniyle yaşıyoruz. Türkiye sınırına 15-16 km uzaklıkta ve de 1988 Ermenistan depreminden beri bu tehdit yanı başımızda.”
Bu bilgiler ışığında, Zaporijya Nükleer Santrali’ndeki potansiyel bir patlamanın ne kadar tehlikeli olabileceği daha da açığa çıkıyor. Hem Ukrayna hem de Rusya’nın birbirini suçladığı bu gerilim dolu dönemde, uluslararası toplumun nükleer santralin güvenliğini sağlama ve tansiyonu düşürme konusunda aktif rol oynaması büyük önem taşıyor.